Makaleler

VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE %5 VERGİ İNDİRİMİNDE TEREDDÜT EDİLEN HUSUSLAR

08.10.2025

İmdat TÜRKAY/Gelir İdaresi Grup Başkanı

 

Öz: Vergi sistemimizde sekiz yıldır uygulanmakta olan vergisini düzenli beyan edip ödeyen vergiye uyumlu gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine sağlanan %5 vergi indirimi uygulaması her yıl mart ve nisan aylarında gelir ve kurumlar vergisi beyan sürecinde kamuoyunda vergi hukukçuları, vergi uzmanları tarafından yargı kararları da dikkate alınarak yoğun bir şekilde tartışılan bir konudur.

 

Anahtar kelimeler: %5 vergi indirimi, vergi indiriminin şartları, indirimden yararlanan mükellef sayısı, vergi indiriminde tereddütlü hususlar.

 

1. Giriş

Vergiye uyumlu mükellef indirimi uygulamasıyla, ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerine, belirli şartlarla yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5'inin, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilmesi imkanı sağlanmıştır.

Mükellefler için %5 vergi indiriminden yararlanmak, beyannamelerini süresinde beyan edip ödeyen bir mükellef kategorisinde olduklarının göstergesi kabul edildiğinden, artık her ortamda övünülecek bir konu olarak son sekiz yıldır gündemdeki yerini korumaktadır.

Yirmi yıldır makale yazan biri olarak son yıllarda en çok makale yazılan konulardan biri de şüphesiz %5 vergi indirimi konusudur. Son üç yılda baktım da bu makalede benim beşinci makalem oluyor. Demek ki konu çok dikkat çekici ve de önemli bir uygulama. Özellikle vergi idaresinin uygulamaları konusun vergi hukukçuları ve vergi uzmanlarının aksi yöndeki görüşleri ile idari uygulamalarla yargı kararları arasındaki farklılıkta her geçen gün artmaktadır.

Peki, vergiye uyumlu mükellefler için bu kadar olumlu bir uygulama neden sürekli olarak tartışma ve yargıda ihtilaf konusu oluyor. Yaşanan bu sorunlar, yapılan yasal düzenlemenin eksikliğinden mi yoksa vergi idaresinin uygulamasından mı kaynaklanıyor? Yoksa, mükellefler mi kanuni düzenlemeden yararlanma şartlarını farklı yorumluyor, ne dersiniz?

Bu çalışmamızda, vergiye gönüllü uyumu yüksek mükelleflerin yararlandığı %5 vergi indirimi uygulamasındaki tartışmalı hususlara değinilecektir. Peki nedir bu tartışmalı hususlar, takip edebildiğim kadarıyla tartışmalı hususlar şöyledir:

  • Vergi indirimine ilişkin yasal düzenlemede vergi idaresi uygulamaları ile mükelleflerin ve yargı kararlarının farklı yorumladığı hususlar,
  • Gelirin yedi unsurundan sadece ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle mükellef olanların bu uygulamadan yararlanması, ancak ücret, kira, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat gelirini beyan eden mükelleflerin bu indirimden yararlanamaması,
  • Yeni işe başlayan ve 3 yıldan az mükellefiyeti olan mükelleflerin indirimden yararlanamaması,
  • “Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz” konusunun idari yorumu ve mükelleflerin farklı yorumlaması,
  • Şartların taşınmadığının sonradan anlaşılması durumunda indirilen verginin mükelleften geri alınması durumunda, izaha davet kapsamında kesilen vergi ziyaı cezasının vergi indiriminden yararlanmaya engel teşkil edip etmediği,
  • İndirimin hesaplanacağı gelir/kurumlar vergisi beyannamesini, beyanname verme süresinin son gününden daha önceki tarihlerde veren mükelleflerin, tahakkuk eden vergilerini vadelerinde ödemeleri durumunda, vergi indiriminden yararlanma durumu,
  • Süreksiz mükellefiyetlere ilişkin beyanların uyumlu mükellef indirimine olan etkisi,
  • Tevkifattan kaynaklanan 2 no.lu katma değer vergisi beyannamesinin pişmanlıkla verilmesi durumunda indirimden yararlanma durumu,
  • Kanuni süresinden sonra verilen ve vergi tahakkuk etmeyen beyannamelerin durumu,
  • “Vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması” konusunun idari yorumu,
  • Vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen veya re’sen bir tarhiyat  bulunmaması şartında tarhiyatın hangi yıla ilişkin olarak yapıldığı konusu,
  • Belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması şartı konusu,
  • Pişmanlık hükümleri uyarınca verilen düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesildiği durumda, vergi indiriminden yararlanma durumu,
  • Vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminin muhasebe kaydı,
  • Hesaplanan vergi indirimi tutarının kurumlar vergisi beyannamesinde "Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler" olarak dikkate alınıp alınamayacağı,
  • Kesinleşen tarhiyat üzerinden yapılacak hesaplamalarda verginin yanında vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinin dikkate alınıp alınmayacağı,
  • Tahakkuk eden vergi borçlarının süresinde ödenmemesi nedeniyle 6183 sayılı Kanun kapsamında tecil/taksitlendirme yapılarak taksitlerin vadelerinde ödenmiş olması, ancak vadesi gelmediğinden ödenmemiş taksitler bakımından vergi indiriminden yararlanma durumu,
  • 7440 sayılı Kanunun 2 nci maddesi kapsamında yapılandırılmak suretiyle taksitlendirilen ve ödemeleri devam eden vergi borçları nedeniyle vergi indiriminden yararlanma durumu,
  • Birleşilen şirketler nedeniyle vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasından yararlanıp yararlanamayacağı durumu,
  • Sermaye şirketinin birleşmesinde devralınan şirketin şartları yerine getirmemiş olması durumunda devralan şirketin vergi indiriminden yararlanıp yararlanamayacağı durumu.

Yukarıda yer alan ihtilaf konusu hususların çokluğu bize, konuya ilişkin yasal düzenleme ve vergi idaresi uygulamaları, verilen özelgeler ile vergi hukukçuları ve vergi yargısının görüşlerinin bazı konularda farklılık taşıdığını göstermektedir.

 

2. Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimine İlişkin Yasal Düzenleme

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 121. Maddesinde düzenlenen “Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi” konusunda yasal düzenleme şöyledir.

Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5'i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir.

Şu kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1 milyon (329 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1/1/2025 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 9.900.000 TL)Türk lirasından fazla olamaz.

İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez.

Gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit edilir. Söz konusu indirimden faydalanabilmek için;

1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) olması,

2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, birinci fıkradaki indirim tutar sınırının %1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),

3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, (1) numaralı bent kapsamındaki vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması (Ödemenin, ilgili mevzuatı gereği istenilen bilgi ve belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibraz edilmiş olması koşuluyla, vergi kanunları gereği doğan iade alacaklarından mahsuben yapılmış olması ve indirimden yararlanıldıktan sonra söz konusu iade alacağı tutarının mahsuben ödemesi talep edilen vergi borcu tutarının altına düşmesi hâlinde, eksik ödenmiş duruma gelen vergilerin mahsuben ödenmek istenilen tutarın %10'unu aşmaması kaydıyla, eksik ödenmiş vergiler dolayısıyla veya vergi kanunları gereğince, tecil edilerek belirlenen şartların gerçekleşmesine bağlı olarak terkin edilecek vergilerin, şartların sağlanamaması hâlinde kanunlarında belirlenen tecil süresinin sonunu takip eden onbeşinci günün bitimine kadar ödenmesi şartıyla, bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.), ayrıca, vergi aslı (vergi cezaları ile fer'i alacaklar dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,

şarttır.

İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilenler, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar.

Bu madde kapsamında vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti hâlinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir.

Bu maddede geçen vergi beyannameleri ibaresi, yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi beyannamelerini; vergi ibaresi, anılan Bakanlığa bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri ifade eder.

Birinci fıkrada yer alan tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarın %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. 

Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada yer alan oranı ve tutarı iki katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, kanuni oran ve tutarına getirmeye; Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.

 

3. Vergi İndirimine İlişkin İdari Düzenleme ve Diğer Dokümanlar

Konuya ilişkin ayrıntılı açıklama ve örnekler, Gelir İdaresi tarafından yayımlanan 301 ve 312 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yer almaktadır. Mükelleflerin %5 vergi indirimi konusunda detaylı bilgi için Gelir İdaresinin internet sayfasında (gib.gov.tr/Rehber ve Broşürler) yer alan Vergiye Uyumlu Mükelleflere %5 Vergi İndirimi Broşürüne bakmasında fayda vardır. Ayrıca konu hakkında Gelir İdaresinin internet sayfasında yayınlanan infografik de konuyu çok güzel özetlemektedir (https://www.gib.gov.tr/yardim-kaynaklar/infografikler).

Bu arada unutmadan söyleyelim, mükellefler Dijital Vergi Dairesinde (https://dijital.gib.gov.tr) sorgulama yaparak, size nasıl yardımcı olabiliriz kısmına uyum yazılması durumunda ekrana gelen “Vergiye Uyumda Vergi İndirim Bilgisi Sorgulama” kısmına tıklayarak gelen hizmet modülünden, sorgulama kısmına ilgili dönemi yazarak durumlarını sorgulayabilmektedirler.

 

4. Vergi İndiriminden Yararlanan Mükellef Sayısındaki Artış Süreci

Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için %5 vergi indiriminden yararlanmak için gerekli şartları sağlama konusunda hem mükelleflerde hem de meslek mensuplarında öylesine bir hassasiyet söz konusu ki bu indirimden yararlanan mükellef sayısı her geçen yıl artmakta ve gönüllü uyumu yüksek mükellef grubunun kapsamı genişlemektedir. Vergi İdaresi 2018 yılından bu yana konu hakkında iki defa yasal düzenleme yapmış ve vergi indiriminden yararlanma şartlarını ciddi manada kolaylaştırmıştır.

Şubat/2025 tarihinde yayımlanan 2024 Yılı GİB Faaliyet Raporunda yer alan verilere göre, 2019-2023 döneminde vergi indirimden yararlanan gelir vergisi mükellef sayısı sürekli olarak artış göstermiş ve en son 2023 yılına ilişkin olarak Mart/2024 tarihinde verilen gelir vergisi beyannamelerinde indirimden yararlanan mükellef sayısı 51.160 olmuş, yıllık beyannamede hesaplanan indirim tutarı ise 732.653.348 TL olmuştur. (www.gib.gov.tr, GİB 2024 Faaliyet Raporu, Yayın No: 560, Şubat 2025)

Vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanan gelir vergisi mükelleflerinin sayısına ve yararlanılan indirim tutarlarına ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

 

*2024 takvim yılına ait gelir vergisi beyannamelerinin mükellefleri tarafından henüz verilmemiş olması sebebiyle 2024 yılına ilişkin veriler tabloda yer almamaktadır.

 

2024 Yılı GİB Faaliyet Raporunda bulunan tabloda da görüldüğü üzere, son beş yılda bu indirimden yararlanan kurumlar vergisi mükellef sayısı sürekli olarak artış göstermiş ve en son 2023 yılına ilişkin olarak Nisan/2024 tarihinde verilen gelir vergisi beyannamelerinde indirimden yararlanan mükellef sayısı 80.638 olmuş, yıllık beyannamede hesaplanan indirim tutarı ise 13.174.153.454 TL olmuştur.

Vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanan kurumlar vergisi mükelleflerinin sayısına ve yararlanılan indirim tutarlarına ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

 

*2024 hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamelerinin mükellefleri tarafından henüz verilmemiş olması sebebiyle 2024 yılına ilişkin veriler tabloda yer almamaktadır.

 

5. %5 Vergi İndiriminde Uygulamada Yaşanan Sorunlar

5.1. Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz konusunun idari ve yargısal yorumu

Kanuni düzenlemeye göre, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz. İşte farklı yorumlar ve aksine yargı kararlarının sebebi de bu cümlede yer alan “veya” kelimesinden kaynaklanmaktadır. Vergi indirimi konusunda daha sonra parentez içi hükümle yapılan bu düzenleme aslında mükelleflerin lehine olan bir düzenlemedir. Ancak “veya” kelimesi öyle bir yere konmuş ki ortaya iki farklı yorum çıkmaktadır.

Vergi hukukçuları ve vergi uzmanları ile yargı bu cümleyi iki farklı şekilde yorumlamaktadır. Birinci yoruma göre;

  • Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen beyannameler,
  • Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra pişmanlıkla verilen beyannameler,

beyannamelerin süresinde verilmesi şartının ihlali sayılmaz. İkinci yoruma göre ise;

  • Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen beyannameler,
  • Pişmanlıkla verilen tüm beyannameler,

beyannamelerin süresinde verilmesi şartının ihlali sayılmaz. Gelir İdaresi yasal düzenlemenin hazırlık sürecini, amacını ve bu cümle ile ne kastedildiğini bildiği için birinci yoruma göre uygulamada işlem yapmaktadır. Ancak birçok vergi hukukçusu, uzmanı ve özellikle yargının yaklaşımı ikinci yoruma göre olmaktadır. Görüldüğü üzere bir veya kelimesi çok farklı yorumlara yol açmaktadır.

Aslında vergi indiriminde esas olan belirlenen süre içinde vergi beyannamelerinin süresinde verilmesi ve ödenmesidir. Yasal hükümde yer alan; “kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz” ifadesi ile istenen ve amaçlanan ortada süresinde verilen bir beyanname olması ve bu beyannameye ilişkin olarak sonradan düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla bir beyanname verilirse, mükellefin vergi indiriminden yararlanmasına engel bir durum olmasın diye mükellef lehine bir düzenleme yapılmıştır.

Ancak, kanuni süresinde verilmeyen bir beyannameyi daha sonra pişmanlıkla veren bir mükellef esasen beyannamenin süresinde verilmesi şartını ihlal etmiş olmaktadır. Dolayısıyla, hiç verilmeyen ve sonradan pişmanlıkla verilen tüm beyannameler bu kapsama alınırsa vergi indirim sisteminin konuluş amacına aykırı bir durum yaratılmış olmaktadır. Dolayısıyla ben birinci yoruma yani Vergi İdaresinin yorumuna katılıyorum. Yine de yapılacak bir düzenleme ile mükellef lehine olmak üzere süresinde verilmeyen her beyanname indirimden yararlanma anına kadar pişmanlıkla verilmek ve ödenmek şartıyla vergi indirimine engel olmaz denilebilir.

Konu hakkında, Ankara YMM Odasının 26.04.2021 tarih ve 2021/239-03 sayılı Mevzuat İzleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararında yapılan açıklamaya göre;

(https://www.aymmo.org.tr/#!/haberler/DUYURU)

  • Son yıllarda mükelleflere yönelik çıkarılan-yürürlüğe giren mali af kanunları beraberinde vergisini/mükellefiyetlerini düzgün yerine getirenler nezdinde olumsuz düşüncelere sebebiyet vermiştir. Bu olumsuzluğu gidermek ve de mükellefiyetlerini düzgün yerine getirenleri de korumak-vergisel anlamda düzenleme yapılması gereği kaçınılmaz olmuştur. Bu düşüncelerle bu müessese vergi mevzuatımıza 193 sayılı Gelir Vergi Kanunu’nun mülga mükerrer 121’inci maddesi ile yerleşmiş bulunmaktadır.
  • Komisyonda öncelikle meslek mensubunun GVK’nın mükerrer 121’inci maddesinin 2. fıkrasının 1 numaralı bendinin “…İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin (eklenmesi istenilen indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibariyle) (kaldırılması istenilen kanuni süresinde verilmiş…” şeklinde önerisi ele alınmış ve talebin işin doğasına aykırı olması nedeniyle kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Komisyonda ele alınan diğer bir tartışmalı konu beyannamelerin pişmanlıkla verilmesinin beyannamelerin zamanında verilmesi ile ilgili şartı ihlal edip etmediği ile ilgilidir. Komisyonda yapılan tartışmalar sonucu Kanunda yer alan “Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.” yönündeki hükmün ister daha önce bir beyanname verilmiş olsun ya da olmasın tüm pişmanlıkla verilen beyannamelerin indirimden yararlanma şartının ihlali sayılmayacağını hükme bağladığı, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olma hususunun sadece düzeltme amacıyla verilen beyannameleri kapsadığı aradaki veya bağlacı nedeniyle pişmanlıkla verilen beyannamelerin bundan etkilenmediği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Komisyon ayrıca pişmanlıkla verilen beyannameler için herhangi bir yaptırımın uygulanmamasından ve sadece pişmanlık zammı uygulanıyor olmasından hareketle pişmanlıkla verilen beyannamelerin hukuken zamanında verilen beyannamelerle aynı sonuçları doğurması gerektiğini, bunun beyannamelerin zamanında verilip verilmediği hususu için de geçerli olduğunu değerlendirmiştir.

Komisyon Kararında; Kanunda yer alan “Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.” yönündeki hükmün ister daha önce bir beyanname verilmiş olsun ya da olmasın tüm pişmanlıkla verilen beyannamelerin indirimden yararlanma şartının ihlali sayılmayacağını hükme bağladığı, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olma hususunun sadece düzeltme amacıyla verilen beyannameleri kapsadığı aradaki veya bağlacı nedeniyle pişmanlıkla verilen beyannamelerin bundan etkilenmediği sonucuna ulaşılmıştır.

 

5.2. Vergi indirimi şartlarının taşınmadığının sonradan anlaşılması durumunda indirilen verginin mükelleften geri alınması durumunda, izaha davet kapsamında kesilen vergi ziyaı cezasının vergi indiriminden yararlanmaya engel teşkil edip etmediği konusu

Yasal düzenlemeye göre, uygulama kapsamında vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti hâlinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilerek mükelleften geri alınmaktadır.

Burada iki durum söz konusudur. Birincisi; vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde ilgili vergilendirme döneminde indirim nedeniyle alınmayan vergiler bu kez vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınmasıdır.

İkincisi ise; indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine, yapılan tarhiyatların kesinleşmesi halinde de yine indirim nedeniyle zamanında alınmayan vergilerin vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın mükelleften geri alınmasıdır.

Ancak konu bu kadar basit ve kolay değildir ve mükelleflerin vergi indiriminden yararlandıktan sonra, şartları taşımadığının sonradan anlaşılması halinde, indirim dolayısıyla zamanında ödenmeyen vergilerin geri alınmasında, vergi ziyaı cezası uygulanıp uygulanmayacağı konusunda uygulamada tereddütler yaşanmaktadır.

193 sayılı GVK’nın mükerrer 121. Maddesi ve 213 sayılı VUK’nın 370. Maddesi uygulamada çatışabilmektedir. Şöyle ki, izaha davet kapsamında mükellefe %20 indirimli vergi ziyaı cezası uygulanmaktadır. Vergiye gönüllü uyumda ise öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde vergi ziyaı cezası kesilmeden mükelleften indirimi konusu yaptığı vergi geri alınmaktadır. Ancak, vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, söz konusu indirimden sonradan faydalanamayacağı anlaşılan ve izaha davet yazısına istinaden yapılan izahatın kabul edilmemesi sonrasında düzeltme beyannamesi vermesi gerektiği durumlarda ya da doğrudan doğruya beyanname vermesi gerektiğinde, sistem tarafından izaha davet hükümlerinin uygulandığı ve %20 indirimli vergi ziyaı cezası kesildiği görülmektedir.

Bu durum, idarenin ıttılasına girdiği durumlarda (örneğin vergi indiriminden faydalanarak, ilgili dönem beyannamesinde iade doğan ve iadesi gerçekleştirilen mükellef) izaha davet kapsamında kesilen vergi ziyaı cezasının vergi indiriminden yararlanmaya engel teşkil edip etmediği mevzusu sorulmuş ve İstanbul Defterdarlığı 20.01.2025 tarih ve 46454 sayılı yazısında, vergi ziyaı cezası uygulanmaması gerektiği vurgulanarak, vergi indiriminden yararlanabileceği yönünde görüş bildirmiştir.

Kanuni düzenlemenin öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti” ifadesiyle; indirim uygulamasında şartları hiç taşımadan indirimden yararlanılması mı kastedilmektedir, yoksa indirimden yararlandıktan sonra şartların ihlal edilmesi mi kast edilmektedir. Bu ayırımın tespiti çok önemlidir. Zira indirim dolayısıyla ödenmeyen vergiler için vergi ziyaı cezasının kesilip kesilmeyeceği, bu yorum farkına bağlıdır. Konu hakkında yorum yapan vergi uzmanlarına bakıldığında, kanunun lafzı ifadesinin, şartları baştan itibaren sağlayıp sağlamadığını esas aldığı görülmektedir. İndirimden yararlanan mükelleflerin, şartlardan herhangi birini sonradan kaybetmesi durumu, indirim uygulaması nedeniyle ödenmeyen vergilere ilişkin tarhiyatın, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın yapılması gerektiği şeklinde yorumlanmaktadır.

Öte yandan, şartları baştan sağlamadığı halde indirimden yararlanan mükellefler açısından ise, idarece yapılan tespit sonucunda (izaha davet yoluyla yapılan) vergi indirimi dolayısıyla ödenmeyen verginin, tarhiyatın kesinleştiği tarih itibariyle vergi ziyaı cezası uygulanmak suretiyle tarh edilmesi gerektiği yönünde bir değerlendirme yapılmaktadır.

Özetle, şartların sonradan kaybedilmesi halinde vergi ziyaı cezası uygulanmayacağı, ancak şartların en baştan sağlanmaması durumunda ise vergi ziyaı cezası uygulanacağı yönünde genel bir görüş bulunmaktadır.

Vergi indirimi uygulamasında, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmamaktadır. Yani süresinde verilmiş bir beyannameye süresinden sonra verilen düzeltme beyannamesi, tek başına indirim hakkının kaybı anlamına gelmemektedir. Bu iki düzenleme bir arada değerlendirilmesi sonucunda, hiç beyanname vermeyen mükelleflerin kanuni süre geçtikten sonra verdikleri beyannameler nedeniyle re’sen tarhiyata tabi tutulmaları normaldir. Ancak, süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak sonrasında eksik veya hatalı beyanları düzeltmek amacıyla verdikleri düzeltme beyannamesi nedeniyle, indirim şartlarını ihlal etmiş sayılmamaları gerekmektedir (Didem Germi, İzaha Davet Kapsamında GVK Mükerrer 121: Uyumlu Mükellefler İçin Bir Hak mı, Risk mi?, YGUDER, Vergi Bülteni, Şubat-Haziran 2025).

Bu nedenle, izaha davet edilen ve öncesinde beyannamesini kanuni süresinde veren mükellef, izaha davet kapsamında yapılan denetimler vergi ziyaına neden oldukları tespit edilse bile, düzeltme beyannamesi vermeleri (izaha davet kapsamında düzeltme beyannamesi) %5 vergi indiriminden yararlanma hakkını ortadan kaldırmayacak ve bu mükellef vergi indiriminden yararlanacaktır.

 

5.3. Yeni işe başlayan ve 3 yıldan az mükellefiyeti olan mükelleflerin indirimden yararlanamaması durumu

Bilindiği üzere vergi indiriminden yararlanmanın şartlarından biri de indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması gerektiğidir. Örneğin 2023 yılının Ocak ayında işe başlayan gelir vergisi mükellefinin 2023, 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde tüm beyannamelerini zamanında beyan edip ödemiş olsa ve kanundaki diğer şartları sağlaması şartıyla, 2025 yılına ilişkin olarak Mart/2026’da vereceği gelir vergisi beyannamesinde %5 vergi indiriminden yararlanabilecektir.

İşte en çok eleştiri de bu şart için yapılmaktadır. Özelliklede vergi hukukçuları tarafından yapılan eleştiriler de yeni işe başlayan ve üç yıldan daha az mükellefiyeti olanların bu indirimden yaralanamaması mükellef haklarına aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Vergi hukukçusu Ahmet Erol ve Bumin Doğrusöz’e göre, yeni işe başlayan mükellefleri bu haktan yararlandırmamak, onların haklarının ihlali anlamına gelmektedir. Bu durumda olan mükelleflerin ihtirazi kayıtla beyanname verme ve dava yoluna gitmeleri gerekmektedir. Oysa mükellefin işe başladığı tarihten, indirimden yararlanılacak olan gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinin ilk verildiği tarihe kadar beyannamelerin süresinde verilmesi ve vergilerin ödenmesi yeterli olmalıdır.

Mükellefin %5 vergi indiriminden yararlanmak için üç yıl bekletilmesi ve gönüllü uyumu yüksek olduğunu ancak üç yılda vergi idaresine ispat etmesi doğru değildir. Mükellefin vergiye uyumlu olduğu bir yıl içindeki beyan ve ödemelerini süresinde vermiş olmasıyla da anlaşılır, bunun için üç yıl beklemeye gerek yoktur. Örneğin 2024 yılının Ocak ayında kurulmuş bir şirketin 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde tüm beyannamelerini zamanında beyan edip ödemiş olsa ve kanundaki diğer şartları sağlasa bile sadece iki hesap döneminde kurumlar vergisi beyannamesi verdiğinden dolayı indirimden yararlanamayacaktır.

İndirimden yararlanabilmek için en az üç hesap dönemi  beyannamelerinin yasal süresi içinde verilmesi gerekiyor. Bu koşul yerine getirilemediği için, üç  hesap dönemi faaliyette bulunmayanlar indirimden yararlanamıyor (Danıştay 3. Dairesinin 05.10.2021 tarih ve Esas No:2019/4464, Karar No:2021/4195 sayılı Kararı da bu yöndedir).

Konu hakkında 14/01/2019  tarihinde  işe  başlayan bir gelir vergisi mükellefinin, 2019 yılı geliri için 2020 yılında vereceği yıllık beyannamede vergi indiriminden yararlanabilmek için, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde hüküm altına alınan "İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olma" şartının indirimden yararlanmaya engel teşkil edip etmediği hakkında sorulan bir soruya Gelir İdaresince verilen görüş şöyle olmuştur.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 312 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "4.1.İlgili dönem beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş ve indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması" başlıklı bölümünde yapılan açıklamalara göre; indirimden yararlanılabilmesi için mükelleflerin, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu beyannamenin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin olarak yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi beyannamelerini kanuni süresi içerisinde vermiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerini de indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla ödemiş olmaları gerekmektedir.

Buna göre, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121 inci maddesinde düzenlenen "Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi" müessesesinden faydalanabilmek için indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması şartı bulunduğundan, söz konusu şart tamamlanmadan mükellefiyetin başlangıç tarihi göz önünde bulundurulduğunda, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde yer alan vergi indiriminden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır (www.gib.gov.tr/Özelge Sistemi, Edirne Vergi Dairesi Başkanlığının 09.12.2020 tarih ve 60938891-120.01.02.04[GVK: 3-1]-E.45079 sayılı özelgesi).

Benzer şekilde Mayıs/2018 itibarıyla faaliyete geçen bir şirket tarafından, vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasından faydalanılabilmesi için indirimden faydalanılacak yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda faaliyette bulunma şartının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla şirketin vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminden faydalanıp faydalanamayacağı hususlarında Gelir İdaresine sorulan bir soruya verilen görüşte aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun "Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi" başlıklı mükerrer 121'inci maddesinde yer alan hükümlerden bahsedilmiş ve söz konusu indirimden faydalanabilmek için indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması şarttır. Ayrıca, 301 seri no.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde yapılan açıklamalara göre; vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasından faydalanılabilmesi için kurumların en az 3 yıldır (beyannamenin ait olduğu yıl ve önceki iki yıl) faaliyette bulunuyor olması gerekmekte olup bu şartı sağlamayan şirketin ilgili dönemlere ilişkin olarak %5'lik vergi indirimi uygulamasından yararlanması mümkün değildir. Öte yandan şirket tarafından 2020 hesap dönemine ilişkin verilecek kurumlar vergisi beyannamesinde, indirime ilişkin tüm şartların sağlanması kaydıyla, söz konusu indirimden yararlanılması mümkün bulunmaktadır (www.gib.gov.tr/Özelge Sistemi, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 04.08.2020 tarih ve 62030549-120[mük121-2019/37]-E.567753 sayılı özelgesi).

Bu konuda idarenin görüşleri bu şekilde olmakla beraber vergi hukukçusu Sayın Doğrusöz tarafından yapılan yorumda bu durum mükellef haklarına aykırı olarak görülmüştür. Yazara göre; mali idare indirimin verileceği beyanname ile önceki son iki yıla ilişkin söz konusu beyannamelerin süresinde verilmiş olması koşulunu, üç yıldır faaliyette bulunma (mükellef olma) koşulu olarak anlamaktadır. Dolayısıyla yeni kurulmuş veya indirimden yararlanacak beyannamenin verildiği tarihten önceki takvim yılında kurulmuş şirketlerin indirimden yararlanma hakları engellenmiş olmaktadır.

Kanundaki bu koşulu, mali idarenin anladığı şekilde anlamaya veya yorumlamaya olanak yoktur. Madde gerekçesinde de bu şekilde yoruma elverişli bir açıklama yer almamaktadır. Nitekim “Vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili” başlıklı 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinde benzeri bir koşul yer almış ve koşul kanunda; “Başvuru tarihi itibariyle en az 3 yıl süreyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmak” şeklinde belirtilmiştir. Oysa örneğin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-ı maddesinde yer alan indirimde, üç yıldır mükellef olma koşuluna yer verilmemiş, son üç yılın beyannamesinden söz edilmiştir. İki Kanun arasındaki ifade farklılığına rağmen, her iki ifadenin de aynı şekilde yorumlanması mümkün değildir. Lafzi yorum dahi buna engeldir.

Bu nedenle yeni mükellef olanları, indirimden yararlandırmamak onların haklarının ihlali anlamını taşır. Kurulduğu tarihten itibaren indirimden yararlanılacak beyannamenin verildiği tarihe kadar olan beyannamelerin süresinde verilmiş olmasının yeterli sayılması gerekir. Mükellefiyetin olmadığı dönemde hukuken ve fiilen verilmesi mümkün olmayan beyannamelerin verilmesinin aranması, her şeyden önce mantığa aykırıdır.

Öte yandan indirimden yararlanmak için aranan koşulların külli halefiyet ilkesi uyarınca devir alma yoluyla birleşmelerde hem devralan hem de devrolunan şirket için aranıyor olması dolayısıyla, bir şirketin yeni kurulmuş bir şirketi devralması halinde, devrolan şirkette indirim hakkını kaybetmektedir. Bu da birleşme ve bölünme yoluyla şirketlerin daha sağlıklı yapılanmalarını teşvik amacıyla getirilen düzenlemelerin önünde haksız bir engel oluşturmaktadır (Bumin Doğrusöz, Uyumlu Mükelleflerde Üç Yıl Koşulu, Hukuka Göre, Dünya Gazetesi, 12.08.2021, https://www.dunya.com/kose-yazisi/uyumlu-mukelleflerde-uc-yil-kosulu/630501).

 

5.4. Ücret, kira, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat gelirini beyan eden mükelleflerin bu indirimden yararlanamaması durumu

Gerçekten de gelirin yedi unsurundan sadece ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle mükellef olanların bu uygulamadan yararlanması; ancak ücret, kira, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat gelirini beyan eden mükelleflerin bu indirimden yararlanamaması vergi indirimi uygulamasının ilk yürürlüğe girdiği andan itibaren eleştiri konusu olmuştur.

Düşünsenize bu dört gelir unsurundan beyanname veren ve vergilerini süresinde ödeyen milyonlarca gelir vergisi mükellefi bulunmaktadır. Yasal düzenleme bu şekilde çıktığı için fazla yorum yapmak mümkün olmasa da vergilemenin en temel ilkesinden biride eşitlik ilkesidir. Yedi gelir unsurunu elde edenler şartları sağlıyorsalar gelir vergisi beyannamesi veriyor. Üç gelir unsuruna %5 vergi indirimi yapıp diğer dört gelir unsuruna bu indirimi sağlamamak en başta mükellef haklarına uymamak anlamına gelmektedir. Bu nedenle yapılacak bir yasal düzenleme ile bu durum düzeltilmelidir. Mevcut durum, vergilendirmede en temel ilke olan eşitlik ilkesine aykırı bulunmaktadır.

Vergi hukukçusu Ahmet Erol’un vergi indiriminden yararlanması gereken mükellef kapsamının genişletilmesi gerektiği konusundaki değerlendirmesi ise şöyledir. Çeşitli zamanlarda, çeşitli ekonomik, mali ve hukuki gerekçelerle çıkarılan vergi afları nedeniyle vergisini zamanında beyan eden ve ödeyen mükelleflerde olumsuz bir psikolojinin ortaya çıktığı; devlete karşı görevlerini süresinde yapmış olmaktan dolayı cezalandırıldıkları duygusunun bu mükellef gruplarında oluşmaya başladığı gözlenmektedir. İşte bu olumsuz yargı ve düşünceleri ortadan kaldırmak, bir derece de olsa verginin toplumsal adaletini sağlamak amacıyla vergisinin zamanında beyan eden ve düzenli biçimde ödeyen “iyi vatandaşlara” da makul bir vergi indirimi yapılması uzun zamandır düşünülmekteydi. Bunun 6824 sayılı Kanun ile 193 sayılı GVK’nın mükerrer 121. Maddesinde yapılan düzenleme ile yaşama geçirilmiş olması yerinde ve doğru bir adım olmuştur.

Yasanın indirimden yararlanacak mükellefler düzenlemesine bakıldığında verilen vergi indirimi hakkından tüm mükelleflerin yararlandırılmadığı görülmektedir. Yasanın getirdiği indirimden yararlanma koşullarına tam olarak yerine getirseler dahi aşağıdaki mükellefler verdikleri yıllık gelir vergisi beyannamesinde %5 vergi indirimi hakkından yararlanamayacaklardır:

  • Ücret geliri elde edenler
  • Gayrimenkul sermaye iradı elde edenler
  • Menkul sermaye iradı elde edenler
  • Diğer kazanç ve iratları (arızi kazanç ve değer artış kazançları) elde edenler

Getirilen vergi indirimi hakkı ücret, menkul sermaye iradı ve gayrimenkul sermaye iradı gibi toplumun çok geniş kitlelerini ilgilendiren ve yasa ile getirilen koşullara uygun davranarak “vergiye uyumlu mükellef” tanımına giren mükelleflere tanınmadığı için açık ve net biçimde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın eşitliği düzenleyen 10. maddesine ve vergi alma hakkını hükme bağlayan 73. maddesine aykırıdır (Ahmet Erol, Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi, Vergi Dünyası, 2017, Yıl 36, Sayı 428).

 

5.5. Tevkifattan kaynaklanan 2 no.lu katma değer vergisi beyannamesinin pişmanlıkla verilmesi durumunda indirimden yararlanma durumu

Damga vergisi beyannamesi kapsam dahilinde olmayan bir beyanname olduğundan dolayı; bu beyannamenin süresinde beyan edilmemesi, indirim şartlarını ihlal etmeyecektir. Ancak sorumlu sıfatıyla verilen 2 no.lu katma değer vergisi beyannamesinin süresinde beyan edilmemesi, sonradan hiç beyan edilmemiş beyannameye düzeltme verilmesi halinde indirim şartları ihlal edilmiş sayılacaktır. Özellikle yurt dışından alınan hizmetler için ilgili faturaların zamanında temin edilmesi, bu açıdan önem arz etmektedir.

 

5.6. Kesinleşen tarhiyat üzerinden yapılacak hesaplamalarda verginin yanında vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinin dikkate alınıp alınmayacağı

Vergi indiriminden yararlanmak için gerekli şartlardan biri de; belirlenen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmamasıdır. Ancak, kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, birinci fıkradaki indirim tutar sınırının %1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.

Bu düzenleme uyarınca indirimden yararlanabilmek için diğer koşulların yanı sıra indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde kesinleşmiş olması kaydıyla yıllık gelir vergisi, kurumlar vergisi, geçici vergi, stopaj, katma değer vergisi, özel tüketim vergisine ilişkin ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekiyor.

Görüldüğü üzere, 7338 sayılı Kanunla mevcut yasal düzenlemede yapılan değişiklik ile tarhiyatlarda kesinleşme şartı getirilmiş olup ayrıca kesinleşen tarhiyatın indirimden yararlanılacak yılın maksimum indirim tutarının %1'ini aşmaması durumunda indirimden yararlanmaya engel olmaması sağlanmıştır. Böylece kesinleşse bile küçük vergi tarhiyatlarının vergi indiriminden yararlanmaya engel olmaması hüküm altına alınmıştır.

Ancak bu defa da kesinleşen tarhiyatın verginin yanı sıra vergi ziyaı cezası ve gecikme faizini de içerip içermediği konusunda tartışma çıkmıştır. Vergi İdaresi, kesinleşen tarhiyatın vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi toplamından oluşacağı görüşündedir.

Mükellefin aleyhine olan bu yoruma göre, kesinleşen vergi %1'in altında olsa bile vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi de dahil edildiğinde yüzde 1'lik sınır aşılıyorsa indirimden yararlanamayacaktır. Yasal düzenlemede geçen tabir "kesinleşen tarhiyat" olup, vergi kanunlarında tarhiyat sadece vergi için kullanılır. Vergi ziyaı cezası tarh edilmez "kesilir." Gecikme faizi de tarh edilmez "uygulanır."

Zaten kanun koyucunun hedefinin vergi kaybının belli bir tutarı aşmaması halinde indirimin uygulanmasını sağlamak olduğu anlaşılıyor. Bu değerlendirmede vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinin dikkate alınmaması gerektiğini ortaya koyuyor. Uygulamada mükelleflerin beklentisi  Vergi İdaresinin, beyanname sisteminde vergiye uyumlu mükellef uygulamasına ilişkin hesaplamalarda, sadece yukarıda belirtildiği gibi kesinleşen tarhiyat tutarını (yani vergi aslını) dikkate almasıdır. Eğer vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi de dikkate alınırsa birçok ihtilaf çıkacaktır (Haluk Erdem, 9.1.2025, Vergiye Uyumlu Mükellef indiriminde Mükellefe Yapılan Tarhiyatların Etkisi, https://www.mondaq.com/).

 

6. %5 Vergi İndiriminde Vergi İdaresi Ve Yargının Farklı Görüşleri

%5 vergi indirimi uygulamasında yaşanan ihtilafların temel sebebi vergi indiriminden yararlanma şartlarının sağlanması konusunda Gelir İdaresi ile mükelleflerin ve meslek mensuplarının farklı düşünmesinden kaynaklanmaktadır. Mükelleflerde yaşadıkları ihtilafları yargı sürecine taşımakta ve vergi idaresi uygulamaları ile yargı kararlarının farklı olduğu bazı hususlar ortaya çıkmaktadır.

 

6.1. Belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması şartı konusu

Uygulamada, vergi daireleri tarafından yapılan tespitler sonucunda, mükelleflerden daha önce vermiş oldukları vergi beyannamelerini düzeltmeleri istenmektedir. Vergi dairesi tarafından bir tespit söz konusu olduğu için mükellef düzeltme beyannamesini pişmanlık hükümlerine göre verememekte ve bu beyannameler kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulmaktadır. Bu durumda, kendiliğinden verilen bir beyanname olarak vergi ziyaı cezası bir kat değil % 50 olarak kesilmektedir.

Benzer şekilde pişmanlıkla verilen bir beyanname sonucunda mükellefin pişmanlık hükümlerine uymaması ve vadesinde tahakkuk eden vergi ve pişmanlık zammını ödememesi durumunda, mükellefin verdiği beyanname kendiliğinden verilen beyanname olarak kabul edilmekte ve mükellefe %50 vergi ziyaı cezası kesilmektedir.

İşte bu konu hakkında meslektaşım YMM Mehmet Çağlar’ın linkedin’de 4.4.2025 tarihinde paylaşmış olduğu çalışmasında (Vergiye Uyumlu Mükellef Uygulamasında Danıştay’dan Olumlu Karar -Vergi Ziyaı Cezası Tarhiyat Değildir) Danıştay 3. Dairesinin vermiş olduğu bir karardan bahsetmiş ve konuyu şöyle özetlemiştir (Danıştay 3. Dairesinin 8.10.2024 tarih ve Esas No:2023/5858, Karar No: 2024/5166 sayılı Kararı).

Vergi dairesi verilen beyanname üzerine kesilen % 50 vergi ziyaı cezasını vergi tarhiyatı olarak görmekte ve bu tarhiyatında vergiye uyumlu mükellef olma şartını ihlal ettiğini düşünmektedir. Mükellef ise bunun aksini düşünmüş ve konuyu yargıya taşımıştır.

Mükellef tarafından pişmanlık hükümleri uyarınca verilen düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle kesilen %50 vergi ziyaı cezasının vergiye uyumlu mükelleflere uygulanan vergi indiriminden yararlanmasına engel olup olmayacağına ilişkin tereddütte kalmış ve 2019 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesi mükellef tarafından ihtirazi kayıt ile verilmiştir.

Açılan davayı ilk derece mahkemesi reddetmiştir. Bölge İdare Mahkemesi ise “…pişmanlıkla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden verginin 15 günlük vadesinde ödenmemesi nedeniyle pişmanlık hükümlerinin ihlal edilmesi sonrasında 1 sayılı ceza ihbarnamesi ile kesilen vergi ziyaı cezasının, davacı hakkında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat olduğu anlamına gelmeyeceği, bunun dışında davalı idarece davacının sözü edilen yasal düzenlemede öngörülen indirimden yararlandırılmasına engel bir durumun ileri sürülmediği de anlaşıldığından ihtirazi kaydının kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkukta hukuka uygunluk bulunmadığı…” gerekçesi ile istinaf başvurusunu kabul ederek mükellefi haklı bulmuştur:

Danıştay 3. Dairesi ise vergi dairesinin “…pişmanlık hükümleri uyarınca verilen düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesildiği dolayısıyla adına tarhiyat yapıldığı açık olan davacı vergi indiriminden yararlanılamayacağından dava konusu tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığı…” yönündeki temyiz iddiasını reddetmiştir. Sonuç olarak, vergi idaresi tarafından ileri sürülen kesinleşen vergi ziyaı cezalarının tarhiyat olarak dikkate alınarak vergiye uyumlu mükellef olma şartının bozulduğu iddiası vergi yargısı tarafından kabul edilmemiştir.

 

6.2. Vergi indiriminden yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, indirimin hesaplanacağı beyannamenin  ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla, vergi  beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat  bulunmaması gerektiği şartına ilişkin kararlar   

Vergi uzmanı Recep Bıyık üstadın bir makalesinde belirtilen iki yargı kararında, vergi  indiriminden yararlanılabilmesi için, indirimin hesaplanacağı vergilendirme dönemi ile öncesi iki vergilendirme dönemine ilişkin olarak, beyana tabi vergi türleri itibariyle ikmalen, re’sen veya  idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. 

Danıştay 9. Dairesinin Kararında; 2018 yılı beyannamesinde vergi indiriminden yararlanılabilmesi için  2016, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin olarak beyana tabi vergi türleri itibariyle ikmalen, re’sen veya  idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiğinden, 2014 yılına ilişkin 2016 tarihli vergi  inceleme raporlarına istinaden yapılan tarhiyatın, bu üç yıllık zaman dilimine ilişkin olmaması  nedeniyle, indirimden yararlanma başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde yasaya ve  hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davayı kabul eden Vergi Mahkemesi Kararına yönelik  istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi Kararını temyizen incelemiş ve söz konusu  kararı onamıştır (Danıştay 9. Dairesinin 27.01.2022 tarih ve Esas No:2021/2119, Karar No:2022/110 sayılı  Kararı).

Danıştay 9. Dairesi Kararında aynı yöndeki diğer bir Kararında; 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde indirim yapılabilmesine  ilişkin olarak verilmiş. Söz konusu Kararda da 2017 yılı beyannamesinde vergi indiriminden  yararlanılabilmesi için 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olarak beyana tabi vergi türleri itibarıyla  ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması gerektiğinden, 2014 yılına ilişkin 2016 tarihli vergi inceleme raporlarına istinaden yapılan tarhiyatın, bu üç yıllık zaman dilimine ilişkin olmaması nedeniyle, indirimden yararlanma başvurusunun reddine ilişkin dava konusu  işlemde yasaya ve hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davayı kabul eden Vergi Mahkemesi Kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi Kararını temyizen inceleyen Danıştay, söz konusu kararı onamıştır (Danıştay 9. Dairesinin 27.01.2022 tarih  ve Esas No:2019/4978, Karar No:2022/109 sayılı Kararı).

Recep Bıyık üstadın aktardığı başka bir yargı kararında ise konu şöyle özetlenmiştir. 2010-2013 yıllarına ilişkin düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden tarhı önerilerek tarhiyat  öncesi uzlaşmayla 2015 yılında ödenen vergilerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121.  maddesinde belirtilen, haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece  yapılmış bir tarhiyat olarak değerlendirilemeyeceği, tarhiyat öncesi uzlaşmanın vergi indirimine engel olmayacağı dikkate alındığında, fazladan yapılan tahakkukta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, 2017 yılı için fazladan tahakkuk ettirilen kurumlar vergisini kaldıran Vergi Mahkemesi Kararına yönelik istinaf başvurusu Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. 

Konuyu temyizen inceleyen Danıştay 3. Dairesi; 

  • 2017 yılı için vergi indiriminden yararlanılabilmesi için indirimin hesaplanacağı beyannamenin  ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda, yani 2015-2017 yılları içerisinde hakkında beyana  tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması  gerektiği, 
  • Olayda, davacı şirket hakkında, indirimin hesaplanacağı 2017 yılı kurumlar vergisi  beyannamesinin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin tarhiyat üzerinde taraflarca  imzalanan tarhiyat öncesi uzlaşma tutanağı ile uzlaşmaya varılmış ise de uzlaşma sonucu tarhiyat tamamen ortadan kaldırılmadığından, söz konusu uzlaşmanın, indirimden  yararlanmaya engel teşkil eden durumu bertaraf etmeyeceği, 

gerekçeleriyle, istinaf isteminin reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuştur (Danıştay  3. Dairesinin 18.10.2022 tarih ve Esas No:2019/7612, Karar No:2022/3885 sayılı Kararı).

Esasen bazı vergi hukukçularının konuyu tartışmasının sebebi, örneğin 2020 yılına ilişkin olarak 2024 yılında yapılan bir tarhiyatın 2025 yılında kesinleşmesi halinde, beş yıl önceki bir vergisel işlem ve cezanın bu kadar yıl sonra, üstelik yasaya aykırı bir durumun olmadığı üç yıl için (2023-2025) indirim olanağının ortadan kaldırması doğru değildir ve mükellefin vergi indirim hakkını ortadan kaldıramaz.

Aslında indirimden yararlanmak için gerekli olan şartlardan biri olan kanuni düzenlemenin lafzına baktığımızda şöyledir; indirimden yararlanabilmek için, indirimin  hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda kesinleşmiş olması  koşuluyla, vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibariyle ikmalen veya re’sen bir tarhiyat  bulunmaması gerekiyor. Örneğin 2025 yılına ilişkin olarak Mart-Nisan/2026 aylarında verilecek gelir/kurumlar vergisi beyannamesinde vergi indiriminden yararlanabilmek için gerekli olan şartlardan biri olan 2023-2025 yıllarında kesinleşmiş bir tarhiyatın bulunmamasıdır.

Yani kesinleşme son üç yıl içinde olmayacak, yapılan tarhiyatın döneminin son üç yıl içinde olması şart değildir. Yapılan tarhiyat son üç yıla ilişkin olarak da yapılabilir önceki yıllara ilişkin olarak da yapılabilir. Tarhiyatın hangi yıla ilişkin olarak yapıldığının bir önemi yoktur. Tarhiyatın döneminin örneğin 2019, 2020, 22021, 2022 yıllarına ilişkin olabilir veya 2023-2025 yıllarına ilişkin de olabilir. Vergi indiriminden yararlanmak için önemli olan yapılan tarhiyatın kesinleşmesinin son üç yıl içinde yani 2023-2025 yıllarında olmamasıdır.

 

6.3. Pişmanlıkla verilen (2) no.lu katma değer vergisi beyannamesinin tevkifattan kaynaklandığı dikkate alındığında, kuralın ihlali sayılmayacağı konusu

Konuya ilişkin olarak Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen bir Kararda; yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinden, belirtilen şartları taşımaları durumunda, vergiye uyumlu oldukları kabul edilen mükelleflere, diğer mükelleflerden farklı olarak ek bir vergi indiriminden yararlanma imkanı tanındığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, pişmanlıkla verilen (2) no.lu katma değer vergisi beyannamesinin tevkifattan kaynaklandığı dikkate alındığında, kuralın ihlali sayılmayacağı, davacının tüm vergi beyannamelerini süresinde verdiği ve bu dönem dışında tüm vergilerini vadesinde ödediği, vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanma koşullarını taşımadığı yönünde davalı idarece başkaca bir tespit de yapılmadığı dikkate alındığında, mükellefin vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanması gerekmektedir (Danıştay 3. Dairesinin 10.10.2024 tarihli ve Esas No:2022/1526, Karar No:2024/5244 sayılı Kararı).

Aynı konuda Konuya ilişkin olarak Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen diğer bir Kararda; Davacının tevkifata konu işlem için düzenlenen 06/11/2015 tarihli faturaya ilişin 2015/11 dönemine ait 2 no'lu KDV beyannamesini süresinden sonra 25/01/2016 tarihinde verdiği ve söz konusu beyanname üzerine pişmanlık zammı tahakkuk ettirilerek 26/01/2016 tarihinde ödendiği olayda, mükerrer 121. madde gereğince kanuni süresinden sonra pişmanlıkla verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanma hakkına engel olmadığından vergiye uyumlu mükelleflere tanınan vergi indiriminden faydalanma koşullarını taşımadığından bahisle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir (Danıştay 4. Dairesinin 30.5.2023 tarihli ve Esas No:2020/6266, Karar No:2023/2985 sayılı Kararı).

 

6.4. Kanuni süresinden sonra verilse dahi verilen beyannameden kaynaklı herhangi bir özel tüketim vergisinin doğmadığı, bu nedenle indirimden yararlanması gerektiği

Konuya ilişkin olarak Danıştay 9. Dairesi tarafından verilen bir Kararda; kanuni süresinden sonra verilse dahi verilen beyannameden kaynaklı herhangi bir özel tüketim vergisinin doğmadığı, pişmanlıkla verilen beyannamelerin vergi indirimine ilişkin şartın ihlali sayılmayacağının da hükme bağlandığı, vergi aslının (vergi cezaları ile fer'i alacaklar dâhil) 1.000 TL ve altında vadesi geçmiş borcunun bulunmasının dahi vergi indirimine ilişkin şartların sağlanmadığı anlamına gelmeyeceğinin kurala bağlanması nedeniyle davacı şirketin geç beyanname vermesindeki amacının vergi kaybına sebebiyet vermek olmadığı, vergi doğmayan bir beyannamenin geç verilmesi dışındaki diğer bütün vergisel yükümlülüklerini süresinde yerine getiren davacı şirketin vergi indiriminden faydalandırılmamasının düzenlemedeki amaca ters düşeceği (Danıştay 9. Dairesinin 27.2.2024 tarihli ve Esas No:2023/8459, Karar No:2024/857 sayılı Kararı).

Vergi hukukçusu Bumin Doğrusöz’e göre yargı, kanunda yazılı koşulları uygularken koşullara uymayan durumu değerlendirmekte, oradan hareketle mükellefin genel davranışını ölçüt almakta, pişmanlıkla verilen beyannameleri de kanunun genel yapısından hareketle süresinde verilmiş beyanname gibi görmektedir. Yargının bu yaklaşımı, vergi adaletinin gerçekleşmesi yönünde ve hakkaniyetin tahakkuku yolunda, yasal düzenlemenin daha başarılı uygulanmasının temininde önemli bir işlev görmektedir. 

 

6.5. Sistemsel sorunlar nedeniyle bir gün geç verilen beyannamenin %5 vergi indirimine engel olup olmadığı 

Bu konuda yasal düzenleme ve mevcut yayınlanan genel tebliğler ve verilen özelgelere göre, söz konusu beyannamelerin kanuni süresinde verilmesi ve vergilerinde ödenmiş olması gerekmektedir. Bu tarz uygulamalarda bir vergi beyannamesi veya tahakkuk eden bir vergi kanuni süresinde verilip ödenmesi şart koşulmuşsa mutlaka süresinde yapılmalıdır. Mükellefin unutkanlığı veya sistem arızası diyerek beyannamelerin bir iki gün geç verilmesi halinde vergi dairesinin bunu hoş görmesi beklenemez. Beyannamelerin geç verilmesinde kesilen cezalarda da aynı kural geçerlidir. Ancak, yargı konuya farklı yaklaşmaktadır.

Vergi Uzmanı ve YMM Recep Bıyık üstadın konuya ilişkin makalesinde aktardığı dava konusu olayda, uyumlu mükellef indiriminden yararlanan ve indirim tutarının diğer vergilerden mahsuben iadesini talep eden kurumun talebi vergi dairesince, bir döneme ilişkin  muhtasar beyannamenin bir gün geç verildiği gerekçesiyle reddedilmiştir. Mükellef işlemin  iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açmıştır (Recep Bıyık, Vergiye Uyumlu Mükellef İndirimiyle İlgili Bir Özelge, İki Yargı Kararı, 17.07.2024).

Vergi mahkemesi; bir döneme ilişkin muhtasar beyannamenin yasal sürenin son gününü takip eden ilk iş günü verildiği, beyanname vermeme kastının bulunmadığı, bu yükümlülüğün sistemsel bir  sıkıntından kaynaklı olarak sehven yerine getirilemediği, ayrıca beyannameye istinaden tahakkuk  eden vergilerin yasal süresi içerisinde ödendiği, kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin  olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannamelerin bu şartın ihlali sayılmadığına ilişkin düzenleme de nazara alındığında, beyannameyi süresinde vermekle beraber beyanname içeriğinde eksiklik ya da hata yapan mükelleflerin dahi vergi indiriminden faydalanabildiği, esasa etkili olmayan usule ilişkin eksikliklerin yasaların tanıdığı haklardan yararlanmaya engel olmayacağı, davacının vergiye uyumlu mükellef olarak kabulünün  hukuk ve hakkaniyet gereği olduğu, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. 

İstinaf başvurusunu inceleyen Bölge İdare Mahkemesinin başvuruyu reddeden kararı, temyiz  talebini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından da uygun bulunarak temyiz istemi  reddedilmiş ve Bölge İdare Mahkemesi kararı onanmıştır (Danıştay 9. Dairesinin 12.10.2023 tarih ve Esas No:2022/1647, Karar No:2023/3605 sayılı Kararı).

 

7. Sonuç ve Genel Değerlendirme

Vergi sistemimizde biri verginin beyanı aşamasında yani tahakkuk aşamasında, diğeri ise tahsilat aşamasında olmak üzere iki tane vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan kolaylık bulunmaktadır. Verginin tahsilatı sürecinde vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan kolaylık, 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinde yer alan “Vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili” uygulamasıdır.

Diğeri ise Gelir Vergisi Kanununda yer alan verginin tahakkuku aşamasında uygulanan %5 vergi indirimidir. Şuan için vergi beyannameleri süresinde düzenli olarak beyan eden ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergiyi süresinde ödeyen ve belirlenen dönemde kesinleşmiş cezalı tarhiyatı da olmayan bir mükellefin şartları sağlaması durumunda yararlanacağı en somut avantaj %5 vergi indirimi olmaktadır. 2023 yılına ilişkin olarak 2024 yılında verilen 5,6 milyon gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden sadece 132.000 mükellef (%2’si), vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanmış olup bu sayı çok azdır.

Ancak ücret, kira, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat gelirini beyan eden mükelleflerin bu indirimden yararlanmasının yapılacak bir yasal düzenleme ile sağlanması gerekir. Gerçekten de gelirin yedi unsurundan sadece ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle mükellef olanların bu uygulamadan yararlanması; ancak ücret, kira, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve irat gelirini beyan eden mükelleflerin bu indirimden yararlanamaması vergi indirimi uygulamasının ilk yürürlüğe girdiği andan itibaren eleştiri ve tartışma konusu olmuştur.

Düşünsenize bu dört gelir unsurundan beyanname veren ve vergilerini süresinde ödeyen milyonlarca gelir vergisi mükellefi var. Yasal düzenleme bu şekilde çıktığı için fazla yorum yapmak mümkün olmasa da vergilemenin en temel ilkesinden biride eşitlik ilkesidir. Yedi gelir unsurunu elde edenler şartları sağlıyorsalar gelir vergisi beyannamesi veriyor. Üç gelir unsuruna %5 vergi indirimi yapıp diğer dört gelir unsuruna bu indirimi sağlamamak en başta mükellef haklarına uymamak anlamına gelmektedir. Bu nedenle yapılacak bir yasal düzenleme ile bu durum düzeltilmelidir.

Vergi uzmanı Recep Bıyık üstadın önerileri; vergiye uyumlu mükellef indiriminin yeni baştan tekrar değerlendirilmesinde, öncelikle  de bu makalenin konusu olan indirimden yararlanma koşulunun gözden geçirilmesinde yarar  olduğunu düşünüyorum. Son beş yıllık döneme ilişkin kesinleşen tarhiyata bakılması veya her yılın bağımsız olarak değerlendirilmesi ve ek tarhiyat yapmayı gerektiren bir durum varsa da ilgili yılın  indirim tutarının ceza ve faiziyle istenmesi alternatif çözümler olabilir.

Vergilerin beyan ve ödemesinde sürekliliği sağlaması açısından %5 vergi indirimi uygulaması hem vergi idaresine hem de mükelleflere birçok kolaylık ve avantaj sağlayan nadir uygulamalardan biridir. Dileğimiz gelir vergisini düzenli beyan edip ödeyen tüm mükelleflerin (ücret, kira, menkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlar da dahil edilerek) bu uygulamadan yararlanmasıdır. Uygulamada gri alanlarında da mutlaka mükellefler lehine yorumlanması gerekmekte olup vergiye uyumu yüksek mükellefler her açıdan korunmalı ve desteklenmelidir aksi halde onların vergiye uyumları düşmektedir.

Ayrıca mükelleflerin vergi indiriminden yararlanması şayet akaryakıt sektöründe faaliyet göstermeleri halinde indirimli teminat imkanından faydalanabilmesi için de büyük önem taşımaktadır. Vergiye uyumlu mükellefler için verilmesi gereken teminatlarda kolaylık sağlanmıştır. Kim bilir belki de gelecek yıllarda vergi indiriminden yararlanan mükelleflere başka ayrıcalıklarda sağlanır ve bu uygulama daha cazip hale gelir.

Ancak, %5 vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının Gelir İdaresi tarafından sonradan tespiti hâlinde, ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilerek mükelleften gecikme faizi ile birlikte geri alındığı unutulmamalıdır.

Vergi indiriminden yararlanmak isteyen mükelleflerin; dijital vergi dairesi sistemi üzerinden, interaktif vergi dairesi sistemine giriş yaptıktan sonra sol tarafta yer alan Bilgilerim/Vergide Uyumda Vergi İndirim Bilgisi menüsünden sorgulama yapabilmektedir. Sonuç olarak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu artıran ve idare ile mükellef arasındaki iletişimi güçlendiren %5 vergi indirimi uygulaması hakkında, çalışmamızda bahsedilen tartışmalı ve gri alanlarda mükellefler lehine yasal ve idari bir düzenleme yapılmasında büyük fayda vardır.

*Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.

 

KAYNAKÇA

  1. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 121. Maddesi
  2. 301, 312 ve 329 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğleri
  3. Gelir İdaresi Başkanlığı. 2019/1 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesi (05.04.2019 tarih ve 27238360-010.06.01 sayılı), www.gib.gov.tr
  4. gib.gov.tr/ Kurumsal Raporlar ve Tablolar/İdare Faaliyet Raporları/Gelir İdaresi Başkanlığının 2024 Yılına Ait Faaliyet Raporu, Yayın No: 560, Şubat 2025
  5. gib.gov.tr/Rehber ve Broşürler, Vergiye Uyumlu Mükelleflere %5 Vergi İndirimi Broşürü
  6. https://www.gib.gov.tr/infografikler
  7. https://www.gib.gov.tr/vergikonulari/2_isletme_ve_girisimci/17_vergiye_uyumlu_mukelleflere_5_vergi_indirimi/17
  8. Ankara YMM Odasının 26.04.2021 tarih ve 2021/239-03 sayılı Mevzuat İzleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararında (https://www.aymmo.org.tr/#!/haberler/DUYURU)
  9. Recep Bıyık, Vergiye Uyumlu Mükellef İndirimiyle İlgili Üç Yargı Kararı, Nasıl Bir Ekonomi, 10.05.2023
  10.  İmdat Türkay, Vergiye Uyumlu Mükelleflere Sağlanan %5 Vergi İndirimi Uygulama Kitapçığı, Eylül/2025, https://tr.nazali.com/vergiye-uyumlu-mukelleflere-saglanan-5-vergi-indirimi-uygulama-kitapcigi/
  11.  İmdat Türkay, Vergisini Düzenli Ödeyen Mükelleflere %5 Vergi İndirimi Uygulaması, Gündem Nazalı Dergisi, 03.02.2023, Sayı: 22
  12. İmdat Türkay, %5 Vergi İndiriminde Bilinmesi Gereken Bazı Hususlar, 16.05.2023, (https://nazaligundem.com/tr/yayinlar/5-vergi-indiriminde-bilinmesi-gereken-bazi-hususlar?onlyTm=&tm=)
  13. İmdat Türkay, Vergiye Uyumlu Mükelleflere Sağlanan %5 Vergi İndiriminde Özellikli Durumlar, 25.06.2024, https://nazaligundem.com/tr/yayinlar/vergiye-uyumlu-mukelleflere-saglanan-5-vergi-indiriminde-ozellikli-durumlar?onlyTm=&tm=
  14. İmdat Türkay, Vergiye Uyumlu Mükelleflere Sağlanan %5 Vergi İndiriminin Esasları, 9.3.2025, https://nazaligundem.com/tr/yayinlar/vergiye-uyumlu-mukelleflere-saglanan-5-vergi-indiriminin-esaslari?onlyTm=&tm=
  15. İmdat Türkay, 7338 Sayılı Kanunla Vergi İndirimi Müessesesinde Yapılan Düzenleme Sonrasında Mevcut Durum Analizi Ve Yapılması Gerekenler, Vergi Sorunları Dergisi, 2021
  16.  Didem Germi, İzaha Davet Kapsamında GVK Mükerrer 121: Uyumlu Mükellefler İçin Bir Hak mı, Risk mi?, YGUDER, Vergi Bülteni, Şubat-Haziran 2025
  17.  Bumin Doğrusöz, Hukuka Göre, Uyumlu Mükellef İndirimine Yargı Yaklaşımı, 15.04.2025, https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/uyumlu-mukellef-indirimine-yargi-yaklasimi/812057
  18.  Bumin Doğrusöz, Hukuka Göre, Uyumlu Mükellef İndiriminde Bir Sorun, 5.8.2025, https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/uyumlu-mukellef-indiriminde-bir-sorun/834876
  19.  Haluk Erdem, Vergiye Uyumlu Mükellef indiriminde Mükellefe Yapılan Tarhiyatların Etkisi, 9.1.2025, https://www.mondaq.com/turkey/withholding-tax/1566230/vergiye-uyumlu-m%C3%BCkellef-indiriminde-m%C3%BCkellefe-yap%C4%B1lan-tarhiyatlar%C4%B1n-etkisi