Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de insan hayatı açısından son derece tehlikeli olan COVID-19 kaynaklı koronavirüs salgını nedeniyle can kaybı ve vaka sayısı artmaya devam etmektedir.
11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde tespit edilmiş olan COVID-19’un 25 Mart 2020 itibariyle tespit edilen vaka sayısı 1872 ve ölüm sayısı 44 olarak güncellenmiştir.
Bulaşıcı niteliğinin önem arz etmesi ve ölümle sonuçlanan vakaların artması sebebiyle, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından 21.03.2020 tarihinde 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi ve 22.03.2020 tarihinde 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Ek Genelgesi yayımlanmış ve bu itibarla 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanlar için sokağa çıkma yasağı uygulamaya konulmuştur.
Bu duyurumuzda; yayımlanan Genelgeler dahilinde ilgili sokağa çıkma yasağının dayanağı ile ayrıntıları öncelikli olarak ele alınacak ve sonrasında bu düzenlemenin işçi ve işveren ilişkilerine olan yansımaları inceleme konusu yapılacaktır.
1. 21 Mart 2020 Tarihli 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi
21.03.2020 tarihi saat 24.00’den sonra yürürlüğe girmek üzere Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından 81 ile gönderilen Genelge’de; 65 yaş ve üzeri ile bağışıklık sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan vatandaşların ikametlerinden dışarı çıkmaları, açık alanlarda, parklarda dolaşmaları ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmeleri sınırlandırılarak sokağa çıkmaları yasaklanmıştır.
Sokağa çıkma yasağını tatbik etmekle görevlendirilen il valilerinin söz konusu tedbirleri uygulaması;
“İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.” şeklindeki hükmü,
“Umumi hıfzıssıhha meclisleri mahallin sıhhi ahvalini daima nazarı dikkat önünde bulundurarak şehir ve kasaba ve köyler sıhhi vaziyetinin ıslahına ve mevcut mahzurların izalesine yarayan tedbirleri alırlar. Sari ve salgın hastalıklar hakkında istihbaratı tanzim, sari ve içtimai hastalıklardan korunmak çareleri ve sıhhi hayatın faideleri hakkında halkı tenvir ve bir sari hastalık zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbirlerin ifasına muavenet eylerler.” şeklindeki hükmü ile
“57 nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur: Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen icap eden müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve fenni şartları haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz'ı. “şeklinde hükmü kapsamındadır.
2. 22.03.2020 Tarihinde Yayımlanan 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Ek Genelgesi
İçişleri Bakanlığı tarafından 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanlar için uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağı genelgesine ek bir genelge 22 Mart saat 01.00’de 81 il valiliğine gönderilmiştir. Valiliklere gönderilen ek genelge ile 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanlar için uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağı kapsamında getirilecek istisnalar belirtilmiştir.
Bu kapsamda; yürüttükleri kamu görevinin niteliği, mevcut durumdaki aciliyeti ve kamu hizmetinin sürekliliğinin sağlanmasında kanser hastaları ve organ nakli olanlar hariç olmak üzere hizmetine ihtiyaç duyulacak başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanları, belediye başkanları, kurum il müdürleri, sosyal hizmet kuruluşları görevlileri vb. kamu görevlileri/kamu hizmeti yürütenler ile eczacılar açısından sokağa çıkma yasağı çerçevesinde istisna getirilmiştir.
Ayrıca, söz konusu Ek Genelge kapsamında olan vatandaşlardan yasakların yürürlüğe girmesi ile kendi ikameti dışında bir yerde olanlar başta olmak üzere seyahat etmesi/evden çıkması zorunlu olanların acil arama hatları üzerinden taleplerini iletmeleri öngörülmüştür. Bu doğrultuda; bu taleplerin valilik/kaymakamlıklarda oluşturulan vefa iletişim merkezlerini tarafından takip edileceği, uygun görülenler için tarih, zaman, güzergâh ve seyahat edenlerin açık kimlikleri belirtilerek seyahat belgeleri oluşturulacağı ve bu seyahat belgelerinin talep sahiplerine kolluk birimleri tarafından teslim edileceği düzenleme altına alınmıştır.
3. Kronik Hastalıkların Kapsamı
21 Mart 2020 tarihli Genelge’de, sokağa çıkma yasağının, bağışıklık sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan kişiler açısından söz konusu olacağı belirtilmiştir.
Ancak, konunun mahiyeti ve önemi göz önüne alındığında, yayımlanan Genelge’de sayılan hastalıkların dışında tıbben ve doktor raporuyla kronik olarak kabul edilen hastalıklara sahip olan kişilerin de bu kapsam dahilinde kabul edilmesi gerekeceğini değerlendirmekteyiz.
Bu kapsamda, kronik hastalığa sahip olan işçilerin kronik hastalık tedavisi kapsamında sürekli olarak ilaç kullandıklarını gösteren reçetelerini veya hastalığı taşıdığını gösteren klinik doktor raporlarını işverene ibraz etmesi söz konusu olacaktır.
4. Söz Konusu Genelgelerin İş Hukuku Açısından Yansımaları
Genelgeler uyarınca getirilen sokağa çıkma yasağı dolayısıyla 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunan işçilerin iş edimlerini iş yerlerinde yerine getirmeleri mümkün olmayacaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki, söz konusu sokağa çıkma yasağı süresince, iş yerine devam edemeyen işçilerin iş sözleşmelerinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-g. maddesinin “İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” şeklindeki hükmüne dayanarak devamsızlık sebebiyle sona erdirilmesi haksız fesih niteliğinde olacaktır.
İşverenler, sokağa çıkma yasağı süresince işçiye idari ücretli izin verebileceklerdir. Ayrıca, söz konusu sokağa çıkma yasağının zorlayıcı sebep olarak nitelendirilmesi dolayısıyla iş sözleşmesinin askıda olması durumu ve feshi gündeme gelebilecektir.
4.1. Sokağa Çıkma Yasağının Zorlayıcı Sebep Teşkil Etmesi
İşçinin söz konusu Genelgeler uyarınca sokağa çıkamaması ve dolayısıyla iş yerine ulaşamaması durumu, İş Kanunu’nun 25/III. maddesi uyarınca, zorlayıcı sebep olarak değerlendirilebilecektir.
Bu doğrultuda; zorlayıcı sebepler, iş yerinde değil, işçinin çevresinde meydana gelen ve işçinin iradesi dışında gelişen yangın, deprem, salgın hastalık gibi olaylardır. Söz konusu olaylar neticesinde işçi herhangi bir kusuru olmaksızın geçici ifa imkansızlığı sebebiyle iş görme borcunu yerine getirememektedir. Zira, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 18.09.2019 tarihli, 2016 / 9116 E. ve 2019 / 16141 K. numaralı kararında;
“İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu madde kapsamına girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı neden sayılmaz (Yargıtay 9. HD. 25.4.2008 gün 2007/16205 E, 2008/10253 K.). Ancak, sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir.” şeklindeki değerlendirmesiyle salgın hastalık sebebiyle karantina uygulamasını zorlayıcı neden olarak kabul etmiştir.
Bu itibarla, işçinin iradesi dışında gelişen ve işçinin iş yerine devam etmesini engelleyen söz konusu sokağa çıkma yasağı, zorlayıcı sebep olarak nitelendirilebilecektir. Bu kapsamda, işçinin çalışmasını engelleyen zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması durumunda iş sözleşmesi, zorlayıcı sebep süresi boyunca askıdadır. İş Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca, işveren, söz konusu bir haftalık bekleme süresi içerisinde işçiye her gün yarım ücret ödemek durumundadır.
Ancak, zorlayıcı sebebin bir haftadan fazla süre ile işçinin işine devam edememesine neden olması halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme imkânı olduğu gibi zorlayıcı sebep süresince iş sözleşmesini feshetmeden ve işçiye ücret ödemeden zorlayıcı sebebin ortadan kalkmasını bekleme imkânı da söz konusu olabilecektir.
4.1.1. İşverenin Zorlayıcı Sebebin Mevcudiyeti Dolayısıyla İş Kanunu’nun 25/III. Hükmü Uyarınca Haklı Nedenle Feshi
İş Kanunu’nun 25/III. maddesi gereğince, zorlayıcı sebebin bir haftayı aşması şartıyla, işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle kıdem tazminatını ödeyerek feshetmesi söz konusu olabilecektir.
İşverenin İş Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca haklı nedenle fesih hakkının doğumu için, işçinin işine devam edememesine neden olan zorlayıcı sebebin en az bir hafta devam etmesi gerekmektedir. Bu halde işçiye eğer hak etmişse kıdem tazminatı ödenecektir.
4.1.2. İşverenin Zorlayıcı Sebebin Mevcudiyetine Dayanarak Feshe Başvurmaksızın Zorlayıcı Sebebin Ortadan Kalkmasını Beklemesi
İşverenin haklı nedenle fesih hakkının doğumu için beklemesi gereken bir haftalık sürenin sonunda, işveren, isterse fesih hakkını kullanmayarak zorlayıcı sebebin ortadan kalkmasını bekleyebilir.
Ancak, işveren, bu süre zarfında işçiye herhangi bir ücret ödemek durumda değildir. Söz konusu süre boyunca askı hali devam edecek, fakat zorlayıcı sebep devam ettiği sürece işverenin derhal fesih hakkı da mevcudiyetini koruyacaktır. Bununla birlikte zorlayıcı sebebin son bulması durumda işçi çalışmaya devam etmek, işveren de işçiyi çalıştırmak durumundadır.
5. Sonuç
65 yaş ve üzeri işçiler ile başta bağışıklık sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan işçiler olmak üzere kronik hastalığa sahip işçilerin reçetelerini veya klinik raporlarını işverene sunması durumunda, işveren;
NAZALI HUKUK |