Duyurumuz, 29 Şubat 2019 tarihli ve 30963 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 24.07.2019 tarihli, 2018/73 Esas ve 2019/65 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararına ilişkindir.
Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararında 01.02.2018 tarihli ve 7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun (‘’Kanun’’) vasıtasıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırılık teşkil etmesi dolayısıyla iptal edilmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda;
Kanun’un 2. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 151. maddesinin (4) numaralı fıkrasına eklenen “…avukat hakkındaki soruşturma veya…” ile “…soruşturma veya…” ibareleri, ilgili ibarelerin Anayasa’nın 2., 13., 36. ve 49. maddelerine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 151. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “…soruşturma ya da…” ifadesi iptal edilen ibareler nedeniyle uygulama imkânı bulamayacağından iptal edilmiştir. Bu itibarla, avukatlar hakkında müdafilik görevinden yasaklama kararı verilebilmesi için Türk Ceza Kanunu’nun 220. ve 314. maddeleri bağlamında örgüt veya silahlı örgüt suçları ya da terör suçlarından dolayı avukat hakkında soruşturma açılmış olmasının yeterli olduğuna yönelik düzenleme iptal edilmiştir. Dolayısıyla, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasına binaen, avukatlar hakkında müdafilik görevinden yasaklama kararı verilebilmesi için diğer şartların yanında, maddede anılan suçlar kapsamında kovuşturma başlatılmış olması gerekecektir.
Kanun’un 6. maddesiyle ‘5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 59. maddesine eklenen (10) numaralı fıkrasının “…ile beşinci fıkradaki suçlardan hükümlü olup, başka bir suçtan dolayı şüpheli veya sanık sıfatıyla avukatıyla görüşen hükümlüler...” bölümü, 5275 sayılı Kanun’un 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasının “…görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir, hükümlü ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli görüşmede hazır bulundurulabilir, hükümlünün avukatına veya avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara elkonulabilir…” bölümü yönünden Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırılık dolayısıyla iptal edilmiştir. Bu itibarla, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasına binaen, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi kapsamındaki örgüt suçları ile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçundan hükümlü olup başka bir suçtan dolayı şüpheli veya sanık sıfatıyla avukatıyla görüşen hükümlülerin avukatları ile görüşmelerinin teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesi, avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemek amacıyla görevlinin görüşmede hazır bulunması ve avukatlarına veya avukatlarının hükümlülere verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulması mümkün olmayacaktır.
Kanun’un 60. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine eklenen ve devlet memurluğu alımlarında güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmasını genel şartlar arasında sayan (8) numaralı alt bent, Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle iptal edilmiştir. Bu itibarla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirleninceye kadar, devlet memurluğu alımlarında güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılması genel şart olarak aranmayacaktır.
Söz konusu karara aşağıdaki link aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/11/20191129-7.pdf
NAZALI HUKUK |