6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 102.maddesi ile düzenlenen adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlamakta, otuz bir ağustosta ise sona ermektedir.
ADLİ TATİLDE GÖRÜLECEK DAVA VE İŞLER
Kural olarak dava ve yargılama süreci yeni adli yılın başlamasına kadar ertelenmektedir. Ancak adli tatil süreci, yargının işleyişinin durması anlamına gelmemektedir. Bu süreçte ivedi olarak çözüme kavuşturulması gereken işlemlerin aksamaması adına Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından adli tatil boyunca görev yapacak nöbetçi mahkemeler belirlenmektedir. Bu doğrultuda, adli tatil döneminde görülecek ivedilik arz eden dava ve işler HMK’nın 103. maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre;
adli tatil süresi boyunca da görülmeye devam edecektir.
İlaveten adli tatilde; yukarıda yer alanlar dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak dava, karşı dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri ile bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası işlemden kaldırılan davaların yenileme dilekçelerinin alınması, ilam verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemlerinin de yapılacağı HMK ile düzenlenmiştir. Bu durumda, adli tatil döneminde dava açılmasının önünde bir engel söz konusu değildir. Dolayısıyla, dava açma süreleri adli tatilden etkilenmeyecek ve adli tatilin sona ermesi akabinde süre uzatımı mümkün olmayacaktır.
Önemle belirtilmelidir ki, icra daireleri adli tatil süresinde açık olup ve işlem yapmaya devam etmektedir. Adli tatil içerisinde her türlü tebligat gönderme işleminin yapılabileceği HMK’da düzenlenmiş olup bu kapsamda adli tatil döneminde borçlu kişiye ödeme emri gönderilmesi mümkündür. Takip hukuku açısından adli tatilin söz konusu olmadığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (“İİK”) ile düzenlenen sürelerin adli tatilden etkilenmeyeceği söylenebilecektir. Bu doğrultuda, adli tatil süresi içerisinde tebliğ edilen bir ödeme emrine karşı itirazın yine İİK ile belirlenen süreler çerçevesinde yapılması gerekecektir.
2. ADLİ TATİLİN SÜRELERE ETKİSİ
HMK’nın adli tatil döneminde sürelerin akıbetine ilişkin hükmüne göre; adli tatilde görülemeyecek işler bakımından kanunen öngörülen sürelerin son gününün adli tatil dönemine denk gelmesi halinde bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli yılın başlangıcından itibaren 1 hafta uzatılacaktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili hükmüne göre ise, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda da sürelere ilişkin düzenleme doğrultusunda mezkûr kanunda yer alan sürelerin son gününün adli tatil dönemine rastlaması halinde bu süreler, adli tatilin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi ve dışında kalan idare ve vergi mahkemeleri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar.
Ancak unutulmamalıdır ki, sürelerin adli tatili izleyen döneme sarkması halleri yalnızca usul kanunlarında yer alan süreler için geçerlidir. Bir diğer deyişle, diğer kanunlarda (İİK, 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu, vb.) düzenlenen zamanaşımı ve diğer sürelerin son gününün adli tatile denk gelmesi halinde dahi, bu süreler işlemeye devam edecektir.
NAZALI VERGI & HUKUK |