Duyurumuzda; istisnalar hariç tüm yargılama süreçlerinin ertelenmesine neden olan “Adli Tatil” kavramının tanımı ve bunun yargılama süreçlerine etkisi, adli tatilden etkilenmeyecek olan istisnai dava ve işler, istisnai işlerin nasıl görüleceği ve adli tatile tabi işlerin usul sürelerinin nasıl düzenleneceği hususları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Adli Tatilin Tanımı ve Yargılama Sürecine Etkisi;
Adli tatil, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde düzenlenmiş olup, tüm dava ve yargılama sürecinin kural olarak kendiliğinden adli tatil süresince ertelendiği anlamına gelmektedir. Söz konusu dönemde, tüm yargılama süreci kendiliğinden ertelenir ve bu husus kanun ile düzenlendiği için ayrıca bir karar verilmesine gerek yoktur. İlgili kanunun 102. maddesi uyarınca adli tatil, her yıl 20 Temmuz tarihinde başlayıp, 31 Ağustos itibariyle sona ermekte, yeni adli yıl ise 1 Eylül’de başlamaktadır. Bu noktada unutulmamalıdır ki; adli tatil dava açılmasını değil, davaların görülmesini ertelemektedir.
Adli Tatilden Etkilenmeyecek Olan İstisnai İşler;
Adli Tatil süresince tüm yargılama sürecinin erteleneceğini yukarıda belirtmiştik ancak niteliği gereği bekletilmesinde sakınca olan ve ivedi şekilde çözülmesi gereken kimi işler adli tatil döneminden etkilenmemekte ve bu dönemde dahi yürütülmektedir. Söz konusu istisnai dava ve işler, HSYK tarafından her adli tatilden önce belirlenen “Nöbetçi Mahkemeler” tarafından yürütülecek olup, adli tatilden yararlanmayan hakimler, adli tatilin bitmesinden sonra yıllık izinlerini kullanacaklardır.
Adli tatile tabi olmayan dava ve işlerin bir kısmı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 103. maddesinde sayılmış olmakla, söz konusu maddede sayılan işler şu şekildedir;
a) İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti gibi geçici hukuki koruma, deniz raporlarının alınması ve dispeçci atanması talepleri ile bunlara karşı yapılacak itirazlar ve diğer başvurular hakkında karar verilmesi.
b) Her çeşit nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete ilişkin dava ya da işler.
c) Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleri ve davaları.
ç) Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar.
d) Ticari defterlerin kaybından dolayı kayıp belgesi verilmesi talepleri ile kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri.
e) İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.
f) Adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler.
g) Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
ğ) Çekişmesiz yargı işleri.
h) Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine, mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.
Kanun maddesinin (h) bendinden anlaşılacağı üzere, yukarıda sayılan istisnai iş ve davalar sınırlı sayı ilkesine tabi olmayıp, sair kanun hükümlerinde ivedi olarak görüleceği belirtilmiş olan işler de adli tatilden etkilenmeyeceklerdir. Öte yandan aynı hükümde belirtildiği şekilde, adli tatile tabi olmakla birlikte, taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi olarak görülmesine karar verilen dava ve işler de adli tatilden etkilenmeyerek bu süreç içinde görüleceklerdir.
Ayrıca, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun md.103/f.2 hükmü gereğince, aslında adli tatilden etkilenmeyecek olmasına rağmen, tarafların anlaşması yahut taraflardan birinin yokluğunda hazır bulunan tarafın talebi üzerine, bu iş ve davalara bakılması adli tatilden sonraya bırakılabilir.
Adli Tatilin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Öngörülen Sürelere Etkisi
Adli tatil dönemi, yalnızca mahkemeler tarafından yapılan işlere değil, taraflar ve vekilleri tarafından yapılacak olan işlere de etki etmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 104. maddesinde, “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” denilerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflara tanınan sürelerin de adli tatil nedeniyle erteleneceği belirtilmiştir. Bu halde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen sürelerden herhangi birinin son günü adli tatile denk gelmiş ise, söz konusu sürenin son günü adli tatilin bitiminden bir hafta sonrası olacaktır.
Burada önemle altı çizilmesi gereken husus, adli tatilin yalnızca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen süreler açısından etki doğuracağı ve örneğin dava açmak için son günü adli tatile denk gelen bir tarafın bu ertelemeye tabi olmayacağıdır.
İşbu yazı hakkında ek bilgi gerektiğinde Ersin Nazalı ile irtibata geçmenizi rica ederiz.
Ersin Nazalı Yönetici Ortak, Avukat, YMM |
Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.