Ajanda

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 11/03/2020 TARİH VE 2017/20779 SAYILI BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

28.04.2020

 

KONU: Başvuru, sahte fatura düzenlenmesinden dolayı hem vergi cezasına hem de hapis cezasına hükmedilmesinin, aynı fiil nedeniyle yeniden cezalandırılmama ilkesine aykırı olduğu, imza ve yazı inceleme talebinin reddedilmesi üzerine mahkumiyet hükmü verilmesinin de savunma hakkı ve silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğu iddialarına ilişkindir.

 

I. UYUŞMAZLIĞIN BİREYSEL BAŞVURU ÖNCESİNDE GEÇTİĞİ AŞAMALAR

Başvurucunun yetkilisi olduğu ve Başvurucunun eşine ait olan limited şirket (“Şirket”), vergi idaresince 2008 ile 2012 arasındaki hesap dönemlerine ilişkin vergi incelemesine tabi tutulmuştur. İlgili dönemlere ait defter ve belgelerin incelenmesinin sonucunda vergi tekniği, vergi inceleme ve vergi suçu raporları düzenlenmiştir. Vergi tekniği raporunda,

  • Şirket’in 2007 yılının altıncı ayından itibaren gerçek bir ticari faaliyetinin olmadığı,
  • Bu tarihten sonra Şirket tarafından düzenlenen faturaların tümünün gerçek bir mal veya hizmet teslimi olmadan komisyon karşılığı düzenlenen sahte belgeler olduğu,
  • Şirket’in sahte fatura düzenleme fiili ile elde ettiği komisyon gelirinin vergilendirilmesi için 2008 ve 2009 yılları kazançlarının ilgili takdir komisyonu marifetiyle takdir edilmesi için ilgili vergi dairesince takdire sevk işlemi yapılması gerektiği,
  • 2008-2009-2012 yıllarında sahte fatura düzenleme fiilini işleyen başvurucu hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği

belirtilmiştir. Bu rapora istinaden düzenlenen vergi inceleme raporlarında, Şirket’e 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK”)’nun 353. maddesi uyarınca usulsüzlük cezaları, 341 ve 344. maddeleri uyarınca re’sen bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi önerilmiş, ardından vergi idaresince 2008 ve 2009 hesap dönemlerine ilişkin olarak vergi ziyaı cezaları tarh edilmiştir.

Ayrıca Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesi, anılan raporlar doğrultusunda başvurucunun sahte fatura düzenleme suçundan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu, faturalar üzerindeki yazı ve imzaların incelenmesi talebi reddedilerek eksik inceleme yapıldığı ve işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırıldığı iddiasıyla istinaf kanun yoluna başvurmuş; fakat İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi başvurunun esastan reddine karar vermiştir.

 

II. BAŞVURUCUNUN ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI

Başvurucu, yapılan vergi incelemesi sonucunda aynı fiil yönünden hem idari süreçte vergi cezası kesildiğini hem de adli süreç sonunda hapis cezasına mahkum edildiğin belirtmiş, aynı fiil dolayısıyla iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Aynı zamanda, imza ve yazı inceleme talebinin mahkemece reddedilerek eksik inceleme ile mahkumiyet kararı verildiğini; hak arama hürriyeti, savunma hakkı ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

 

III. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

Mahkeme yaptığı incelemede, aynı fiilden dolayı yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesi gereğince kişinin aynı fiil nedeniyle birden fazla sefer cezalandırılamayacağını, ancak bu ilkenin mutlak olmayıp korunan hukuki yarar, unsurlar, amaç neticenin farklı olması sebebiyle ayrı hukuk disiplinleri arasında aynı fiilin farklı şekillerde mütalaa edilmesinin mümkün olduğunu, dolayısıyla aynı fiilden dolayı ceza soruşturmasının yanında ayrıca hukuk davası veya disiplin soruşturması yapılmasına engel teşkil etmediğini, bundan dolayı da aynı fiilden dolayı farklı hukuk disiplinlerinin öngördüğü farklı yaptırımlarla cezalandırılmanın aynı fiilden dolayı yeniden yargılama ve cezalandırma olmaz ilkesine aykırılık oluşturmayacağını belirtmiştir. Mahkeme, somut olayda idari süreç sonunda vergi cezasının başvurucunun yetkilisi olduğu Şirket aleyhine, adli süreç sonunda verilen mahkumiyet hükmünün başvurucu aleyhine verilmesi nedeniyle başvurucunun ihlal iddiasının aynı fiil nedeniyle iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesi kapsamına girmediği gerekçesiyle, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetersizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Mahkeme, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisinin takdir ettiğini belirterek, başvurucunun hak arama hürriyeti, savunma hakkı ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği yönündeki iddialarının, adil yargılanma hakkını güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesi kapsamında incelenmesi gerektiğini belirtmiş, fakat başvurucunun bu iddia bağlamında başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini ve buna ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yükümlülüklerini, iddialarını temellendirmeyerek ve Mahkeme’ye delil sunmayarak yerine getirmediği gerekçesiyle açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul etmemiştir.

 

SONUÇ

Somut olayda, idari bir süreç olan vergi incelemesi sonucunda bir vergi cezası verilmesi ve bu cezaya sebep olan fiilden dolayı yürütülen adli süreç neticesinde hapis cezasına hükmedilmesinin, hukuk disiplinleri arasında korunan hukuki yarar, amaç, unsur gibi farklılıklar olması sebebiyle aynı fiilden yeniden yargılama ve cezalandırma olmaz ilkesinin (ne bis in idem) kapsamına girmeyeceği, nitekim vergi cezasının, hapis cezasına mahkum edilen kişinin yetkilisi olduğu Şirket aleyhine verilmesinden dolayı da bu ilkenin ihlal edildiği iddiasının kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

 

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz