Ajanda

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 03.11.2020 TARİH VE 2016/3675 SAYILI BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

05.03.2021

 

KONU: Başvuru, vergi kanunları ile belirlenen istisna miktarının Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan tebliğ ile azaltılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

 

I. OLAY VE OLGULAR

Başvurucu Bilnam İşletmecilik ve Ticaret Anonim Şirketi (“Başvurucu”), İpsala ve Kapıkule gümrük kapılarında akaryakıt istasyonu işletmektedir. Başvurucu’nun vergiden istisna olan teslimleri nedeniyle yüklendiği ve indirim yoluyla gideremediği katma değer vergilerinin (“KDV”) iadesi talebinde bulunması üzerine Vergi İdaresi tarafından Başvurucu’nun hesapları incelenmiş ve 02.03.2009 tarihli Vergi İnceleme Raporu (“VİR”) düzenlenmiştir. Anılan VİR kapsamında; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 167. maddesi ve bu madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından yapılan düzenlemeler ile belirlenen sınırlara istinaden, Başvurucu’nun istisna kapsamındaki motorin teslimlerinin tır çekicilerinde 550 litre, istiap haddi 15 tona kadar olan kamyon ve tankerlerde 300 litre, istiap haddi 15 tonun üzerinde olan kamyon ve tankerlerde 400 litre sınırlarını aşan kısmın istisna kapsamında değerlendirilmemesi tespitine yer verilmiş ve bu miktarları aşan teslim miktarının hesaplanarak buna isabet eden KDV’nin iade konusu yapılamayacağı ve yapılan iadelerin geri alınması gerektiği; buna ek olarak Başvurucu’nun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına çıkarılacak eşyayı taşıyan araçlar dışındaki araçlara yaptığı teslimlerin istisna kapsamında olmadığı sebebiyle bu teslimlere isabet eden ve iadesi istenen tutarların da iade konusu yapılamayacağı ve yapılan iadelerin geri alınması gerektiği hususları belirtilmiştir. VİR’de yer verilen bu tespitler doğrultusunda, Başvurucu adına 2006 ile 2008 dönemlerine ilişkin olarak vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılmıştır.

Başvurucu, 14.09.2006 tarih ve 26289 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 100 seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin A Bölümü’nün 5 numaralı fıkrasında yer alan “…11 Seri No.lu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen bayiler tarafından yine aynı Genel Tebliğ kapsamında yapılacak motorin teslimleri girmektedir.” cümlesinin iptali ile bu düzenleme uyarınca 2006/12 ila 2008/09 döneminde vergiden müstesna olarak yapılan motorin teslimlerine istinaden düzenlenen VİR’e dayanılarak 2008/04 dönemi için yapılan tarhiyatın kaldırılması istemiyle dava yoluna başvurmuştur.

Başvurucu tarafından başvurulan bu dava yolunda incelemeyi gerçekleştiren Danıştay 4. Dairesi 30.01.2014 tarihli kararı ile, dava konusu düzenleme ile İdare tarafından yapılan işlemin hukuka aykırı olmaması gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesis etmiştir. Anılan kararın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca onanması ve akabinde karar düzeltme talebinin reddi ile birlikte kesinleşmesi üzerine Başvurucu 18.02.2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

İlaveten, Başvurucu 2006/12 ile 2008/09 döneminde vergiden müstesna olarak yapılan motorin teslimleri ile ilgili olarak düzenlenen VİR’e dayanılarak muhtelif dönemler için yapılan tarhiyatın terkini istemiyle de dava yoluna başvurmuştur. İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 31.12.2009 tarihinde vermiş olduğu kararında özetle;

  • Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sınır miktarlarına ilişkin olarak; istisna miktarının anılan Kanun’da açıkça standart yakıt deposu miktarı olarak belirtildiğine ve Bakanlığa tanınan yetkinin istisna sınırını belirlemeye ilişkin bulunmadığına dikkat çekerek, teslim tutarının standart yakıt deposu miktarını aştığına dair bir iddia ve tespit bulunmaması gerekçesiyle bu yönden davanın kabulü,
  • İhracat malı taşıyan araçlara yapılan teslimler haricinde transit eşya veya zati eşya taşıyan ya da diğer araçlara yapılan motorin teslimlerinin KDV’den istisna olmaması sebebiyle bu yönden davanın reddi,

yönünde hüküm tesis etmiştir.

Tarafların temyiz istemleri sonucunda ise Danıştay 9. Dairesi 09.03.2011 tarihinde, motorin teslim edilen araçların nasıl tespit edildiği ve bu araçlara verilen motorin miktarı ve tutarının nasıl hesaplandığı hususlarının somut bir şekilde ortaya konması gerektiği gerekçesiyle Vergi İdaresinin temyiz isteminin reddine ve Başvurucu’nun temyiz isteminin kabulüne karar vererek anılan ilk derece mahkemesi kararının kısmen kabulüne ilişkin kısmın onanmasına ve kısmen reddine ilişkin kısmın bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararına uyan Mahkeme, yaptığı inceleme neticesinde davanın bu yönden tekrar reddine karar vermiştir. Sonuç olarak, kısmen ret kısmen kabul yönündeki karar kesinleşmiştir.

 

II. BAŞVURUCU’NUN ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI 

Başvurucu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrası ile belirlenen istisna miktarının Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 100 seri No.lu KDV Genel Tebliği ile azaltılmasının ve Anayasa’nın 73. maddesinin son fıkrası ile Bakanlar Kurulu’na verilen yetkinin Maliye Bakanlığı tarafından kullanılmasının vergilerin kanuniliği ve vergide eşitlik ilkelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Başvurucu, ayrıca açtığı davada ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlarda belirsiz ve soyut ifadelerle davanın reddine karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkı yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürmüştür.

 

III. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

Başvurucu’nun şikayetinin özünün vergilendirmenin kanuni dayanağının bulunmadığına yönelik olduğu dikkate alındığında Başvurucu’nun ihlal iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür Anayasa Mahkemesi tarafından;

  • Vergilendirme yoluyla mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin, belirli – ulaşılabilir ve öngörülebilir bir kanuni düzenlemesinin olması gerektiği,
  • Yapılan müdahalenin kanuna dayalı olarak yapılması ile birlikte aynı zamanda, yapılan müdahalenin ölçülülük prensiplerine uygun olması gerektiği,
  • Maliye Bakanlığı tarafından alt düzenleyici işlemler ile istisna hükümlerinin kapsamını belirleyici ve özellikle daraltıcı nitelikte bir işlem yapamayacağı,
  • Maliye Bakanlığı’nın vergi kanunlarındaki belirsiz hükümleri (alt ve üst sınırları belirtilmeyen) yorumlayarak bir standart oluşturmasının vergilendirmede kanunilik ilkesine aykırı olduğu,
  • Kanun’da öngörülen istisnanın İdare tarafından belirlenen limitler esas alınarak belirlenmesi şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa’nın 13., 35. ve 73. maddelerine aykırı olarak kanuni bir dayanağının mevcut olmadığı,
  • Bu sebepler uyarınca, Başvurucu’nun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin hak ihlali oluşturduğu,
  • İhlalin ortadan kaldırılması adına, ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren ve ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun olarak yeniden yargılama yapılması gerektiği,

hususları belirtilerek mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Danıştay 4. Dairesi’ne gönderilmesi yönünde hüküm kurulmuştur.

 

SONUÇ

Somut olayda Anayasa Mahkemesi tarafından, Başvurucu’nun mülkiyet hakkına yapılan müdahalede ihlal oluştuğu iddiası incelenmiş olup; Anayasa Mahkemesi, Maliye Bakanlığı’nın vergi kanunlarındaki belirsiz hükümleri yorumlayarak bir standart oluşturmasının vergilendirmede kanunilik ilkesine aykırı olması tespitinde bulunmuş ve bu standart esas alınarak mülkiyet hakkına yapılmış müdahalenin ihlal oluşturduğuna karar vermiştir.

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz