Ajanda

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 09.06.2020 TARİHLİ VE 2020/31200 SAYILI BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

29.07.2020

 

KONU: Başvuru, re’sen vergi tarhı işlemini müteakip açılan davada vergilendirmenin dayanağı olan vergi tekniği raporunun tebliğinin hasıl olmaması sebebiyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin; sahte faturaya dayanan alış sonucunda satıcıya ödenen katma değer vergisinin indiriminin reddedilmesi ve vergi ziyaı cezası uygulanması nedeni ile mülkiyet hakkının ihlâl edildiği iddialarına ilişkindir.

 

I. UYUŞMAZLIĞIN BİREYSEL BAŞVURU ÖNCESİNDE GEÇTİĞİ AŞAMALAR 

Başvurucu Ayfer Atalmış (“Başvurucu”), çeşitli yedek parça üretimi işi ile uğraşmakta olup; sahte fatura düzenleme işi yaptığı ortaya konulan E. Limited Şirket’i (“Şirket”) tarafından Başvurucu adına da Başvurucu’nun katma değer vergisini indirim konusu yaptığı bir fatura düzenlendiği 06.01.2015 tarihli vergi inceleme raporu ile tespit edilmiştir. Tespit üzerine sahte faturaya dayalı olarak yapılan indirimler reddedilerek Başvurucu’nun katma değer vergisi beyanları ortaya çıkan farkın re’sen tarh edilmesi tavsiyesiyle yeniden düzenlenmiştir. Ancak Başvurucu’nun gerçek bir faaliyet içerisinde olması, fatura içeriği emtianın faaliyet alanıyla ilgili bulunması ve ödemelerin bir kısmının banka üzerinden yapılması olgularının gözetilmesi ile Başvurucu’nun söz konusu faturaların sahte olduğunu bilmediği sonucuna ulaşılmış ve vergi ziyaı cezası üç kat yerine bir kat olarak uygulanmıştır. Bunlara ilişkin vergi ve ceza ihbarnameleri Başvurucu adına düzenlenen vergi inceleme raporu ile Başvurucu’ya tebliğ edilirken; Şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun tebliği ise hasıl olmamıştır.

Başvurucu bunun üzerine Şirket’in aktif olarak çalışan bir şirket olması ve sahte fatura düzenleme suçundan yargılanıp beraat etmesi sebebiyle düzenlediği faturaların sahte olmadığı gerekçesi ile vergi mahkemesinde dava açmış ve dava dilekçesinde Şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun kendilerine tebliğ edilmemesi sebebiyle rapordaki tespitlerden haberdar olmadığını ifade etmiştir. Mahkemenin istemi üzerine ise Davalı İdare, Şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunu ve tüm eklerini Mahkeme’ye göndermiştir. Yargılama sonucu Mahkeme, Başvurucu adına re’sen yapılan tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Davasının reddedilmesi üzerine Başvurucu, Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulunmuştur. İtiraz dilekçelerinde Mahkeme’nin vergi tekniği raporuna ilişkin tespitlerine yer verilmesinden sonra işbu raporun Başvurucuya gösterilmediği ifade edilmiş; ancak Başvurucu’nun raporun kendisine gösterilmesi ya da kendisine tebliğe ilişkin Mahkeme’den bir talepte bulunup bulunmadığı hususlarında itiraz dilekçelerinde bir açıklama tespit edilmediği belirtilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi’nin itiraz başvurularını ve akabinde karar düzeltme istemlerini reddetmesi üzerine Başvurucu, kesinleşen karar ile 29.06.2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

 

II. BAŞVURUCU’NUN ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI 

Başvurucu, Şirket ile yapmış olduğu ticaretin gerçek olduğunu belirterek aldığı faturaların içeriğindeki bedeli ödediğine dair belgelerin dikkate alınmadığını, yapılan tarhiyat ile uygulanan ceza sonucu kendisini aşan bir vergi külfetiyle karşı karşıya kaldığını ve mal varlığında azalma meydana geldiğini, bu nedenler ile mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.

Buna ek olarak, Başvurucu, kendisi adına hazırlanan vergi inceleme raporunda Şirket hakkında düzenlenmiş ve hükme esas alınan vergi tekniği raporunun yalnızca beş satırdan oluşan bir özetine yer verildiğini, vergi tekniği raporunun hiçbir aşamada kendisine tebliğ edilmediği için savunma hakkının kısıtlandığını, bu nedenler ile adil yargılanma hakkının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.

 

III. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

Başvurucunun ihlâl iddialarının çelişmeli yargılama ile silahların eşitliği ilkeleri ve mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüş, söz konusu hakların ihlâl edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi esas yönünden yapmış olduğu incelemede;

  • Davanın çözümünün temel dayanaklarından biri olan vergi tekniği raporunun Başvurucu’ya tebliğ edilmemesinin Başvurucu’nun savunma hakkını etkilediğinin açık olduğu,
  • Vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmadığı,
  • Davanın tarafı olmayan mükelleflerin vergi tekniği raporlarının davacılara tebliğ edilmesinin vergi mahremiyetinin korunmasına aykırılık teşkil edeceğinden Başvurucu’nun kısıtlanan savunma hakkını telafi eden imkânların başvurucuya sağlanması gerektiği,
  • Vergi tekniği raporundaki tespitlerin mahkeme kararlarında detaylı bir biçimde işlenmiş olması sebebiyle tespitlerin tümünden haberdar olan Başvurucu’nun, mahkemenin bu tespitlere ilişkin değerlendirmelerine karşı iddialarını Bölge İdare Mahkemesine ileri sürme imkânı doğmuş olsa da Başvurucu’nun itiraz dilekçesinde temel olarak dava dilekçesini tekrarladığının tespit edildiği,
  • Başvurucu itiraz dilekçelerinde vergi tekniği raporunun kendisine gösterilmediğini belirtmiş ise de raporun kendisine tebliği ya da incelenmek üzere kendisine gösterilmesi adına bir talepte bulunmadığının görüldüğü,
  • Katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için dayandığı belgenin gerçek olması gerektiği,
  • Gerçek bir emtia alışverişine dayansa bile sahte fatura ile belgelendirilen alış işlemine ilişkin fatura içeriğindeki katma değer vergisinin indirim konusu yapılmamasının Başvurucu’ya aşırı külfet yüklemediği

belirtilmiştir.

Mahkeme tarafından müdahalenin ihlâl oluşturup oluşturmadığı hususunda yapılan incelemede;

  • Mahkeme kararlarında detaylı bir şekilde Şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tüm tespitlere yer verilmesi üzerine Başvurucunun bunlara karşı iddia ve itirazlarını Bölge İdare Mahkemesi nezdinde ileri sürme imkânına sahip olmasının savunma hakkında hasıl olmuş kısıtlamayı telafi edici bir imkân olduğu ve bu sebeple Başvurucunun davalı tarafa nazaran zayıf bir duruma düşmediği,
  • Başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacı içerdiği,
  • Sahte fatura kullanımına ilişkin bir ihtilafın da bulunmaması sebebi ile başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklenmediği,
  • Başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu,

sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen başvuruda çelişmeli yargılama ile silahların eşitliği ilkelerinin ve mülkiyet hakkının ihlâl edilmediği yönünde iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olmaları gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.

 

IV. SONUÇ

Somut olayda Anayasa Mahkemesi tarafından, iyi niyetli Başvurucu nezdinde, sahte fatura ile belgelendirilen alış işlemine ilişkin fatura içeriğindeki katma değer vergisinin indirim konusu yapılmamasının Başvurucu’nun mülkiyet hakkına müdahalesi ve davaya taraf olmayan mükellefin hükme esas alınan vergi tekniği raporunun davacı Başvurucu’ya tebliğ edilmemesinin çelişmeli yargılama ile silahların eşitliği ilkelerini ihlâli iddiası incelenmiş olup; mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında sağlanması gereken adil dengenin bozulmayarak mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğuna ve Başvurucu’ya savunma hakkında meydana gelen kısıtlamayı telafi edici bir imkân verildiği halde Başvurucu’nun bu imkânı değerlendirmemesi sebebiyle çelişmeli yargılama ile silahların eşitliği ilkelerinin ihlâl edilmediğine karar verilmiştir.

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz