Ajanda

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 15.01.2020 TARİHLİ VE 2017/37300 SAYILI BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

20.03.2020

 

KONU: Başvuru, itirazen şikâyet sürecinde alınan başvuru bedelinin lehe karar verilmesine rağmen başvurucuya iade edilmemesi nedeni ile mülkiyet hakkının ihlâl edildiği iddiasına ilişkindir.

 

I. UYUŞMAZLIĞIN BİREYSEL BAŞVURU ÖNCESİNDE GEÇTİĞİ AŞAMALAR 

Başvurucu Şirket tıbbi ürünlerin ticareti ile uğraşmakta olup; Sinop Kamu Hastaneleri Birliği tarafından hemodiyaliz sarf malzemelerinin alımı için düzenlenen ihale kapsamında İhale Komisyonu tarafından ihale dışı bırakılmıştır.

Başvurucu bunun üzerine fiyat avantajının uygulanmadığı gerekçesi ile idareye şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Yapılan bu şikâyet başvurusunun idare tarafından reddedilmesi üzerine Başvurucu Kamu İhale Kurumu (“KİK”)’na şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu tarafından KİK’e yapılan şikâyet başvurusunda 6.831,00-TL tutarında başvuru bedeli ödenmiştir. KİK şikâyeti kabul etmiş ve başvurucunun haklı olduğu sonucuna varmıştır. Bunun üzerine başvurucu tarafından itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi talebi ile KİK’e başvurulmuş ancak KİK iade talebini reddetmiştir.

İade talebinin reddedilmesi üzrerine başvurucu tarafından Ankara 11. İdare Mahkemesi’nde idari işlemin iptali talebi ile dava açılmış olup; incelemeyi gerçekleştiren mahkeme davaya konu başvuru bedelinin idarenin geliri sayıldığı gerekçesi ile davanın reddi yönünde hüküm tesis etmiştir. Söz konusu karara istinaden başvurulan istinaf kanun yolunda incelemeyi gerçekleştiren Bölge İdare Mahkemesi 8. İdare Dava Dairesi ise istinaf başvurusunu reddetmesi üzerine Başvurucu tarafından bireysel başvuruda bulunulmuştur.

II. BAŞVURUCU ŞİRKET’İN ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI 

Başvurucu Şirket, KİK nezdinde yaptığı itirazen şikâyet başvurusunun hukuka uygun olduğuna karar verilmiş olmasına rağmen itirazen şikâyet bedelinin iade edilmemesinin ölçülü olmadığını, bu nedenle mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.

Başvurucu Şirket tarafından şikâyet başvurusunun dava açma şartı olduğu bu nedenle bu yola başvurulduğu, doğrudan dava açması halinde ödeyeceği harçtan yirmi beş kat daha fazla masrafa katlanarak hukuka aykırılığı tespit ettirdiği, haklı çıkmasına rağmen bedelin kendisine iade edilmemesinin orantısız bir müdahale teşkil ettiği ve adil yargılanma hakkını ihlâl ettiği ileri sürülmüştür. Aynı şekilde benzer gerekçelerle eşitlik ilkesinin ihlâl edildiği de iddia edilmiştir.

 

III. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

Başvurucunun ihlâl iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüş, mülkiyet hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

 Anayasa Mahkemesi esas yönünden yapmış olduğu incelemede;

  • Somut olayda Anayasa’nın 35. maddesi anlamında mülkün varlığı hususunda tereddüt bulunmadığı,
  • Başvurucu Şirket’in ödediği bedelin mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmekte olduğu, bu müdahalenin kamu yararına kullanımın kontrolü veya düzenlemesine ilişkin incelenmesi gerektiği,
  • Mülkiyet hakkına yönelik yapılan müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerektiği,

belirtilmiştir.

Mahkeme tarafından müdahalenin ihlâl oluşturup oluşturmadığı hususunda yapılan incelemede;

  • Kanunilik açısından incelendiğinde; somut olayda başvuruya konu itirazen şikâyet başvuru bedelinin kanuni dayanağının 4734 sayılı Kanun’un 53/j-2. maddesi olduğu,
  • Kanun hükmünde başvuru bedelinin KİK gelirleri arasında sayıldığı,
  • Bu nedenle ulaşılabilir, öngörülebilir ve belirli bir kanun hükmüne dayanan müdahalenin varlığından söz edildiği,
  • Meşru amaç açısından incelendiğinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacı ile sınırlandırılabileceği,
  • KİK tarafından alınan bedelin amacının yersiz başvuruların önüne geçmek ve idari sürecin etkin bir şekilde işlemesini sağlamak olduğu,
  • Bu nedenlerle kamu yararının varlığı konusunda tereddütün bulunmadığı,
  • Mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile kullanılan araç arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı hususu incelendiğinde;
  • Somut olayda yersiz başvuruların önüne geçilmesi ve idari sürecin etkin bir şekilde işlemesi amacı ile başvuru sürecinde bedel alınmasının müdahalenin amacını gerçekleştirmeye elverişli ve gerekli olduğu,
  • İtirazen şikâyet başvurusunda alınan başvuru bedelinin Başvurucu Şirket lehine karar verilmesine rağmen iade edilmemesi aşırı bir külfet yüklediğinden müdahalenin ölçülü olmadığı

sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından incelenen başvuruda mülkiyet hakkının ihlâl edildiği, söz konusu ihlâl idarenin işleminden kaynaklanmakla beraber ihlâl mahkelemer tarafından da giderilmediğine, bu nedenle ihlâlin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğuna karar vermiştir. Başvurucu Şirket tarafından tazminat talebinde bulunulmuş olup; ihlâl tespiti ve yeniden yargılama kararı verilmesi ile yeterli bir giderim sağlanacağından tazminata hükmedilmemiştir.

IV. SONUÇ

Somut olayda incelemeyi gerçekleştiren Anayasa Mahkemesi tarafından müdahalenin ölçülü olmadığı gerekçesi ile Başvurucu Şirket’in mülkiyet hakkının ihlâl edildiği yönünde hüküm kurulmuş olup; söz konusu ihlâl bakımından yeniden yargılama kararı verilmiştir.

NAZALI HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz