Konu: Başvuru, başvurucu Koç Holding Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı (“Başvurucu Vakıf”) tarafından yürütülen faaliyetlerin bir iktisadi teşebbüs oluşturduğunun kabul edilmesi sonucunda vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve geçici vergi tahsili nedeniyle mülkiyet hakkının ihlâl edildiği iddiasına ilişkindir.
I. UYUŞMAZLIĞIN BİREYSEL BAŞVURU ÖNCESİNDE GEÇTİĞİ AŞAMALAR
Başvurucu Vakıf, merkezi İstanbul Üsküdar’da bulunan ve amacı, üyelerine hizmet süresine göre toptan ödeme yapmak, emekli aylığı bağlamak, ölüm halinde tazminat ödemek, faizsiz finansman sağlamak ve üyeler ile eş ve çocuklarına toplu sağlık sigortası yaptırmak olan bir vakıftır. Vakfın gelirleri, Vakıf üyesi çalışanların ücretlerinden şirketler tarafından kesilip Vakfa gönderilen %6 oranındaki üye emeklilik kesintileri ile aynı oranda her üye çalışan için şirketlerce Vakfa ödenen şirket katkı paylarından oluşmaktadır.
Başvurucu Vakfın 2002 ile 2006 yılları arası dönemlerine ilişkin olarak vergi incelemesi yapılmış olup; inceleme sonucu düzenlenen vergi tekniği inceleme raporunda Vakfın yürüttüğü faaliyetler dolayısıyla bir iktisadi işletme teşekkül ettiği ve iktisadi işletme adına mükellefiyet tesis edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu rapor doğrultusunda Vergi Dairesi tarafından vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve kurum geçici vergisi tarhiyatı yapılmıştır.
Başvurucu Vakıf, bu tarhiyat işlemine karşı Vergi Mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Vergi Mahkemesi vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı ve geçici vergiye ilişkin vergi ziyaı yönünden davayı reddetmiş; geçici vergi aslı yönünden ise davayı kabul etmiştir. Bu karar üzerine Başvurucu Vakıf kararı temyiz etmiş ve Danıştay tarafından karar bozulmuştur. Davalı İdare’nin karar düzeltme talepleri de Danıştay tarafından reddedilmiştir.
Bozma kararı yapılan yargılama sonucunda Vergi Mahkemesi önceki hükmünde ısrar etmiş, bunun üzerine ısrar kararı temyiz edilmiştir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (“VDDK”) tarafından başvurucunun temyiz istemlerinin ısrar hükmü yönünden reddine; davaların reddine ilişkin hüküm fıkralarının matrahların hukuka uygunluğu yönünden temyiz istemlerinin incelenmek üzere dosyaların Daire’ye gönderilmesine karar verilmiştir. Başvurucunun karar düzeltme talebi reddedilmiştir. Daire’nin temyiz edilen kararları onaması ve karar düzeltme taleplerini reddetmesi üzerine bireysel başvuruda bulunulmuştur.
II. BAŞVURUCU VAKFIN ANAYASA’YA AYKIRILIK İDDİASI
* Başvurucu Vakıf, makul sürede yargılanma hakkının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.
* Başvurucu Vakıf, vergi matrahı yönünden vergi inceleme elemanı tarafından yapılan değerlendirmenin doğru olduğu kabulüyle kurulan hükmün gerekçesiz olduğunu ifade etmiştir. Olayda vergi ziyaı cezasının manevi unsurunun mevcut olup olmadığının da tartışılmadığı vurgulanmış ve adil yargılanma hakkı bağlamında gerekçeli karar hakkının ihlâl edildiği ileri sürülmüştür.
Başvurucu Vakıf, kurulduğu tarihten bu yana pek çok kez vergi incelemesi yapıldığını ancak bu incelemelerin hiçbirinde Vakıf faaliyetlerinin iktisadi teşekkül oluşturacağı yönünde bir değerlendirme yapılmadığını ifade etmiştir. Başvurucu Vakıf, 2007 yılında yapılan vergi incelemesi ile ilk kez bu uygulamanın başlatıldığını ve bu yöndeki ilk Danıştay görüşünün de bu inceleme dolayısıyla Danıştay VDDK tarafından verilen 2013 tarihli kararla ortaya çıktığını vurgulamıştır. İlgili konu hakkında kanunda bir açıklık bulunmadığı, olması gereken açıklığın idari düzenleme ve uygulamalarla sağlanmadığı belirtilmiştir. Söz konusu faaliyetlerin iktisadi işletme kapsamında sayılarak vergilendirilmesi gerektiği konusundaki öngörülebilirliğin ancak 2013 yılında sağlanabildiğini belirterek önceki vergilendirme dönemleri yönünden mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin öngörülebilir olmadığını açıklamıştır. Bu gerekçelerle Başvurucu Vakıf hukuk güvenliği ilkesinin ve mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.
III. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ
Mahkeme tarafından, başvurucunun mülkiyet hakkının yanında makul sürede yargılanma ve gerekçeli karar hakkının da ihlâl edildiği ileri sürülmekte olsa da vergilendirme işlemine ilişkin şikâyetin ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlâli iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiş olup; mülkiyet hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir.
Mahkeme, esas yönünden yapmış olduğu incelemede;
esasları bakımından bir inceleme gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda mahkeme; vergilendirme işleminin ve vergi cezası uygulamasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğine ilişkin tereddüt bulunduğuna, müdahalenin mülkiyetin kamu yararına kullanımının düzenlenmesi çerçevesinde incelenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan incelemede:
IV. SONUÇ
Somut olayda, kanunilik, meşru amaç ve ölçülülüğe aykırılık bulunmadığından Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlâl edilmediğine karar verilmiştir.
NAZALI HUKUK |