KONU: 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/7/2024 tarihli ve 7524 sayılı Kanun'un 54. maddesiyle değiştirilen ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “...ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır.” bölümünün Anayasa'nın 2. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
1. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un 10. maddesinin itiraz konusu (27) numaralı fıkrası şöyledir:
“1. Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.
2. 17nci madde uyarınca duruşma yapılmasının zorunlu olduğu davaların belirlenmesinde davanın açıldığı; 45’inci ve 46'ncı maddeler uyarınca istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ise ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır. Ancak nihai karar tarihinden sonra parasal sınırlarda meydana gelen artış, bölge idare mahkemesinin kaldırma veya Danıştay’ın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmaz.”
2. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ
AYM tarafından, 04.12.2024 tarihli ve E.2023/182, K.2024/203 sayılı kararla dava konusunun değer ve miktar itibarıyla hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarların altında kalması hâlinde 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”)'nun ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararına karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacağını öngören “...341 inci, 362 nci...” ibaresi iptal edilmiştir.
Söz konusu kararda anılan ibare, HMK’nın 341. ve 362. maddelerinde belirtilen ve ek 1. maddenin (1) numaralı fıkrası gereğince her yıl, önceki yıla ilişkin yeniden değerleme oranına göre güncellenen parasal tutarın altında kalan davalarda verilen kararlara karşı istinaf ve temyiz yollarına başvurulamayacağını öngörmesi nedeniyle hükmün denetlenmesini talep hakkı kapsamında AYM tarafından incelenmiştir.
Bu bağlamda AYM kararında, hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarın güncellenmesinde dikkate alınan yeniden değerleme oranının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298/A maddesi gereğince belirlendiği ve bu oranın Hazine ve Maliye Bakanlığınca ilan edildiği de gözetildiğinde anılan tarih itibarıyla mahkeme kararına karşı kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı hususunun herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlenebildiği, dolayısıyla söz konusu ibarenin belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ilkelerine aykırı bir yönü bulunmadığı ifade edilmiştir.
Anılan kararda AYM tarafından, Anayasa'nın 141. maddesi kapsamında yargılamanın en az maliyetle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması yönündeki meşru amacının bulunduğu ve bu amacı gerçekleştirmek için elverişli ve gerekli olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte kişilerin dava konusunu oluşturan alacak ya da malın değerine göre -kanun yollarına başvurmada o tarihte geçerli olan parasal değerleri (kesinlik sınırı) de dikkate alarak dava/karşı dava açabilecekleri ya da ıslah talebinde bulunabilecekleri, kanun yoluna başvuruya esas parasal sınırın her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellendiği ve ibareyle kanun yoluna başvuru açısından hükmün verildiği tarihte geçerli olan parasal tutarın esas alınmasının öngörüldüğü dikkate alındığında enflasyon nedeniyle ekonomik önemini yitiren dava konusu mal ya da alacağın değerinin de enflasyonun olumsuz etkisinden korunması gerektiği vurgulanmıştır.
Nihai olarak AYM bu kararında, ibare gereğince kanun yoluna başvuru açısından geçerli parasal değerin (kesinlik sınırının) güncellenirken dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesi nedeniyle enflasyondan dolayı oluşan külfetin tamamının davanın taraflarına yüklendiği, bu yönüyle ibare kapsamında aleyhine karar verilen tarafın kanun yoluna başvuramaması nedeniyle katlanacağı külfet ile anılan meşru amacın gerçekleştirilmesi yoluyla elde edilecek kamusal yarar arasındaki dengenin bu kişiler aleyhine bozulduğunu belirterek ibareyle hükmün denetlenmesini talep etme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşmıştır.
AYM tarafından itiraz konusu kuralla, konusu ilk derece mahkemesince veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihte geçerli olan parasal değerin altında kalan idari davalarda bu mahkemelerce verilen karara karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamayacağının öngörüldüğü belirtilmiştir. AYM’ye göre, kural gereğince istinaf veya temyiz kanun yoluna başvuru açısından geçerli olan parasal sınır enflasyona göre güncellenirken dava konusu değer enflasyonun etkilerinden arındırılmamaktadır. Bu yönden idari işlem veya eylemin gerçekleştiği, idareye başvurulduğu ya da davanın açıldığı tarihte geçerli olan parasal sınırlara göre istinafa veya temyiz kanun yoluna başvurulabilecek bir karara karşı kural nedeniyle özellikle yargılamaların uzun sürdüğü durumlarda -ilk derece mahkemesinin veya bölge idare mahkemesinin karar verdiği tarihte geçerli olan parasal tutarlara göre- istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulması imkânı ortadan kalkabilecektir.
Bu itibarla AYM, kural yönünden anılan 04.12.2024 tarihli ve E.2023/182, K.2024/203 sayılı kararından ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığı, kuralın Anayasa'nın 13. ve 36. maddelerine aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Kuralın Anayasa'nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa'nın 13. ve 36. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle AYM tarafından Anayasa'nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
3. SONUÇ
06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28.07.2024 tarihli ve 7524 sayılı Kanun'un 54. maddesiyle değiştirilen ek 1. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;
11.02.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
NAZALI VERGI & HUKUK