KONU: Erzurum 1. Vergi Mahkemesi’nin 30.12.2021 tarih ve E.2021/1364, K.2021/1791 sayılı kararının kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
1. İSTEMİN ÖZETİ VE MADDİ OLAY
a. Dava Konusu İstem
Davacı adına tescilli 03.09.2020 tarih ve 3195 sayılı, 04.09.2020 tarih ve 3231 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşyanın kıymetinin tespiti amacıyla istenilen bilgi ve belgelerin süresinde ibraz edilmediğinden bahisle 4458 sayılı Gümrük Kanunu (“Gümrük Kanunu”)'nun 241. maddesinin 6. fıkrası uyarınca karara bağlanan usulsüzlük cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemine ilişkindir.
b.Kanun Yararına Temyiz Edilen Karar
Erzurum 1. Vergi Mahkemesi tarafından olayda, davacı adına düzenlenen bilgi belge isteme yazısının, davacının Gelir İdaresi Başkanlığı sisteminde kayıtlı elektronik tebligat adresine 16.09.2020 tarihinde gönderildiği ve 5. gün olan 21.09.2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayılarak süresinde bilgi belge ibraz edilmediğinden bahisle ceza kararı düzenlendiği anlaşılmış ise de Gümrük Kanunu'nda tebligat hususunda özel bir hüküm mevcut olmadığı, davalı gümrük idaresinin tebliğ işlemlerini 7201 sayılı Tebligat Kanunu (“Tebligat Kanunu”) uyarınca yapması gerektiği, Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesine göre öncelikle muhatabın KEP adresine tebliğ yapılması, KEP adresine tebliğ yapılamıyorsa veya muhatabın kayıtlı elektronik posta adresi yoksa tebliğ işleminin posta yoluyla yapılması gerekirken, davacının GİB adresine gönderilen ve davacı tarafından okunmamış olan ceza kararının tebliğ işleminin usulsüz olduğu sonucuna varılmış olup söz konusu bilgi belge isteme yazısı usule uygun şekilde tebliğ edilmediğinden davacı adına karara bağlanan usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline kesin olarak karar verilmiştir.
Danıştay Başsavcılığı tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca, işbu mahkeme kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
2. DANIŞTAY 7. DAİRESİ’NİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİ
Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi’nin tebligata ilişkin değerlendirmeleri vurgulanarak tebligat, yetkili makamlarca birtakım hukuki işlemlerin bu işlemin hukuki sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kişilere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin usulüne uygun olarak yapıldığının belgelendirilmesi işlemi olarak tanımlanmıştır. Buna göre, işlemlerin kendilerine bağlanan hukuki sonuçları doğurabilmesi için muhatabına bildirilmesi gerekir. Tebligat, Anayasa'da güvence altına alınmış olan iddia ve savunma hakkının tam olarak kullanılabilmesinin ve bireylere tanınan hak arama hürriyetinin önemli güvencelerinden biridir.
Danıştay, hukukumuzda tebligat işlemlerinin, genel olarak Tebligat Kanunu'nda düzenlendiğini, Tebligat Kanunu’nda tebligatın, kazai, idari ve mali tebligat olarak üçe ayrıldığını, mali tebligatın kendi özel kanununda düzenleme bulunması halinde özel kanunda yer alan hükümlere göre yapılacağını belirtmiştir. Bu yönüyle Tebligat Kanunu, tebligat işlemleri bakımından genel kanun konumundadır. Öte yandan Danıştay, vergisel süreçleri düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK”)'nun vergi ve vergi yükümlülüklerine ilişkin işlemler için daha özel düzenlemeler öngördüğünü, VUK’un 93. maddesi gereğince vergilendirmeye ilişkin tüm vesikaların VUK hükümlerine göre tebliğ edileceğini ve gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin VUK'a tabi olmadığını ifade etmiştir.
Bu durum nedeniyle Danıştay, müstakar hale gelmiş kararlarında Gümrük Kanunu'nda, tebligat hususunda özel bir hüküm mevcut olmadığından gümrük vergilerine ve cezalara ilişkin kararların Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi gerektiğini, Gümrük Kanunu’nun 201. maddesi uyarınca da süresi içinde ödenmeyen kesinleşmiş gümrük vergileri hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (“AATUHK”) hükümlerinin uygulanacağını; AATUHK’nın 8. maddesinde de, hilafına bir hüküm bulunmadıkça AATUHK’da yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında VUK hükümlerinin tatbik olunacağı düzenlendiğinden tahsil sürecine ilişkin tebligatların VUK hükümlerine göre yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesine istinaden 19.01.2013 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan elektronik tebligat, PTT vasıtasıyla bu tarihten itibaren Kayıtlı Elektronik Posta (“KEP”) adresine, 01.01.2019 tarihinden sonra da Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi (“UETS”) adresine yapılırken, VUK’un 107/A maddesi kapsamında yer alan elektronik tebligat 01.04.2016 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayan ve buna göre elektronik tebligat adresi almaları ve elektronik tebligat sistemini kullanmaları zorunlu bulunan mükelleflere Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla verilen internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi ile edinilmiş kabul edilen elektronik tebligat adreslerine gerçekleştirilmektedir.
Öte yandan, 27.05.2017 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 26. maddesine eklenen 4. fıkra ile, idari yaptırım kararlarının, veren kurum adına Tebligat Kanunu gereğince yapılan tebliğ yerine geçmek üzere VUK’un 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılmak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından elektronik ortamda tebliğ edilebileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Benzer bir düzenleme 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ve 27.05.2017 tarihinde yürürlüğe giren 40/A maddesinde de mevcuttur. Buna göre, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görev alanı kapsamındaki tebliğlerin, ilgili kanunlarda belirtilen usullere bağlı kalınmaksızın, Maliye Bakanlığı ile yapılacak protokol çerçevesinde VUK’un 107/A maddesi hükümlerine göre kurulan teknik altyapı kullanılarak elektronik ortamda yapılabileceği belirtilmiştir.
Bu bakımdan Danıştay tarafından idari yaptırım kararı veren idarelerin elektronik ortamda hazırladıkları belgeleri, muhatabın Tebligat Kanunu kapsamında oluşturulan elektronik posta adresine PTT vasıtasıyla tebliğ edebilecekleri gibi Maliye Bakanlığının kurmuş olduğu teknik altyapıyı kullanmak suretiyle Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet vergi dairesi bünyesinde oluşturulan tebliğe elverişli elektronik ortam olarak tanımlanan ve muhatabın kendisine ait kullanıcı şifresi aracılığıyla erişebileceği elektronik tebligat adresine de tebliğ edebilecekleri sonucuna ulaşılmaktadır.
Bununla birlikte Danıştay tarafından, 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin elektronik tebligata ilişkin 40/A maddesi ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin çıkarılan Tebliğ'deki düzenlemelerin, gümrük vergilerine ve cezalara ilişkin kararların Tebligat Kanunu hükümlerine; süresi içinde ödenmeyen kesinleşmiş ve AATUHK kapsamında takip edilen gümrük vergileri hakkında tebligatın ise, VUK hükümlerine istinaden yapılacağı yolundaki prensipte bir değişikliğe yol açmadığı; muhatap ve göndericinin aynı olmasına karşın, sadece elektronik tebligatı gönderen kurumun farklılaştırıldığı, bu farkın gönderilen açısından bir hak kaybına neden olmadığı anlaşıldığından, tebliğ edilecek evrakın sırf VUK’un 107/A maddesine istinaden kurulan teknik altyapı kullanılmak suretiyle muhatabın bu sistem üzerinden üretilen elektronik posta adresine gönderilmesinin, tebligata konu hukuki işlemin niteliğine göre uygulanacak tebliğ hükümlerini içeren Kanunu değiştirmediği vurgulanmıştır. Bir başka anlatımla Danıştay, Tebligat Kanunu kapsamında tebliğ edilecek evrakın, sözü edilen mevzuat gereğince muhatabın internet vergi dairesi üzerinden elektronik posta adresine gönderilmesinin VUK’ta yer alan tebligata ilişkin hükümlere göre yapıldığı anlamına gelmeyeceği gibi elektronik tebligatın herhangi bir nedenle yapılamaması durumunda da Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde diğer tebliğ yöntemleri ile tebliğ edilebileceğini ifade etmiştir.
Diğer yandan Danıştay, elektronik tebligata ilişkin düzenlenen söz konusu maddeler gereğince, elektronik tebligat yapılması zorunlu bulunan gerçek ve tüzel kişilere, iradelerine bakılmaksızın yapılan elektronik tebligatın, iletinin muhatabının elektronik posta adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağına dair kuralın, bu kişilere beş günde bir de olsa posta adreslerini kontrol etme sorumluluğu yüklediğini vurgulamıştır. Danıştay tarafından söz konusu yükümlülüğün, Tebligat Kanunu ve VUK’taki anılan hükümlerden kaynaklandığı ve 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40/A maddesi ile muhataba fazladan bir sorumluluk getirildiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle Danıştay, yasal düzenlemelerle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı faaliyet konusu kapsamındaki işlemlerini, muhatabın Tebligat Kanunu kapsamında oluşturulan elektronik posta adresi veya VUK’un 107/A maddesi hükümlerine göre İnternet Vergi Dairesi üzerinden oluşturulan elektronik posta adresine tebliğ edebileceğini, belirtilen adreslerden herhangi birine yapılan elektronik tebligatın usulüne uygun olarak kabulü gerektiğini, İntvd portalı üzerinden gerçekleştirilen tebligatın, Tebligat Kanunu uyarınca usulüne uygun bir tebligat olarak kabul edilemeyeceğine dair karara katılmanın olanaksız olduğunu belirtmektedir.
Danıştay, olayda da para cezası kararlarının dayanağı bilgi belge isteme yazısının davacının İnternet vergi dairesi portalı kanalıyla 16.09.2020 tarihinde gönderilen ve 5. gün olan 21.09.2020 tarihinde elektronik olarak tebliğ edildiğinin kabulü gerektiğinden, anılan durum gözetilmeden işlemi iptal eden mahkeme kararında yürürlükteki hukuka aykırı sonucu ifade etmesi sebebiyle hukuka uygunluk görmemektedir.
3.SONUÇ
Danıştay tarafından açıklanan hukuksal nedenlerle;
28/01/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
NAZALI VERGI & HUKUK