Ajanda

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU’NA İLİŞKİN YENİ DÜZENLEMELER TBMM'DE KABUL EDİLDİ

12.07.2021
 

Duyurumuz, TBMM Genel Kurul’unda kabul edilen 7331 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na getirilen değişiklilere ilişkindir. İşbu hükümler Resmi Gazete’de henüz yayımlanmamıştır.

Yeni düzenleme ile getirilen değişiklikler aşağıdaki gibidir;

  • Bilişim Sistemleri ile Bankaların Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenen Suçlarda Mağdurların Yerleşim Yeri Mahkemelerine de Yetki Tanınmıştır.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. Maddesine 6. Fıkra eklenmiştir. Eklenen fıkra ile bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda artık yalnızca suçun işlendiği yer mahkemeleri değil mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkili olacaktır.

Böylelikle suçun işlendiği yerin mağdurun yerleşim yerinden uzak olması yahut derhal tespit edilememesi halinde yetki sorunu sebebiyle soruşturma ve ya kovuşturma işlemlerinde zaman veya hak kaybı yaşanmayacaktır.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Zorla Getirme Kararlarının Tebliğ Yöntemleri Genişletilmiştir.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 44. Maddesinin birinci fıkrasına ekleme yapılmıştır. Eklenen cümle ile usulüne uygun olarak çağrılmış ancak mazeret bildirmeksizin gelmemiş olan tanıklar hakkında çıkarılabilecek olan zorla getirme kararlarının tanıkların dosyada bulunan telefon, faks, telgraf, elektronik posta gibi iletişim bilgileri aracılığıyla bildirilmesine kanunen olanak sağlanmıştır.

Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız durum artık kanuni bir düzenleme haline getirilmiştir. Bundan sonraki süreçlerde geçerliliğini kaybetmiş yahut hatalı olarak bildirilmiş olan iletişim kanallarının kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet verebilecek olması sebebiyle halihazırda dosyalarda mevcut olan veya ileride dosyalara sunulacak olan tanıklara ait iletişim bilgilerine azami şekilde dikkat edilmesi gerekmektedir.

İşbu düzenleme 01/09/2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Sanıklara Diğer İletişim Kanallarıyla Bilgilendirme Yapılabilecektir.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 176. Maddesinin 1. Fıkrasına yeni bir cümle eklenmiştir. Eklenen cümle ile iddianame sanığa usulüne uygun olarak çağrı kağıdı ile tebliğ edilecek olup dosyada mevcut olması halinde sanığa ait telefon, faks, telgraf, elektronik posta gibi iletişim bilgileri aracılığıyla ayrıca tebliğ edilebilecektir. Ancak işbu yeni uygulama ile yapılan bildirimler tebligat hükmünde olmayacaktır.

Uygulamada daha önce karşılaşmadığımız işbu durum herhangi bir kanuni yaptırıma tabi olmaması ve tanıklar için getirilen düzenlemeye nazaran bilgilendirme amacı sağlaması sebebiyle iletişim ve teknoloji çağının gereklerinin gözetilmesi sonucunda ortaya konulmuş olan yenilikçi bir yaklaşımdır Ancak bundan sonraki süreçlerde geçerliliğini kaybetmiş yahut hatalı olarak bildirilmiş olan iletişim kanallarının kişilerin mağduriyetlerine, özellikle kişisel verilerin ihlallerine sebebiyet verebilecek olması sebebiyle halihazırda dosyalarda mevcut olan veya ileride dosyalara sunulacak olan iletişim bilgilerine azami şekilde dikkat edilmesi gerekmektedir.

İşbu düzenleme 01/09/2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Mağdur ve Şikayetçilere Yapılacak Bildirim Yöntemleri Genişletilmiştir.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 233. Maddesine bazı eklemeler yapılmıştır. Eklemeler neticesinde mağdur ve şikayetçilere yapılacak olan çağrı ve zorla getirme kararlarının dosyada bulunan telefon, faks, telgraf, elektronik posta gibi iletişim bilgileri aracılığıyla tebliğine kanunen olanak sağlanmıştır.

Bundan sonraki süreçlerde geçerliliğini kaybetmiş yahut hatalı olarak bildirilmiş olan iletişim kanallarının kişilerin mağduriyetlerine sebebiyet verebilecek olması sebebiyle halihazırda dosyalarda mevcut olan veya ileride dosyalara sunulacak olan tanıklara ait iletişim bilgilerine azami şekilde dikkat edilmesi gerekmektedir.

İşbu düzenleme 01/09/2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Mesai Saatleri Dışında Yakalanan Kişiler Taahhütte Bulunması Halinde Serbest Bırakılacaktır.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 94. Maddesine 3. Fıkra eklenmiştir. Eklenen fıkra ile ifadesi alınması amacıyla hakkında yakalama emri düzenlenmiş bulunan ve mesai saatleri dışında yakalanan kişiler, belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır bulunacağını taahhüt etmesi halinde Cumhuriyet Savcısının emri ile serbest bırakılabilecektir. Yakalandıktan sonra taahhüt üzerine savcılık emri ile serbest bırakılan kişinin belirlenmiş olan tarihte yargı mercii önünde hazır olmaması halinde kişiye yakalama emrinin düzenlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk Lirası idari para cezası verilir.

Ancak işbu hüküm her yakalama emri için yalnızca bir defa uygulanabilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Katalog Suçlarda Tutuklama Kararının Verilebilmesi İçin Somut Delil Şartı Getirilmiştir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. Maddesinde sayılan katalog suçlara ilişkin olarak kişiler hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığı yeterli olarak görülmekteydi. Yeni düzenleme ile birlikte artık kuvvetli suç şüphesi tutuklama kararının verilebilmesi için yeterli olmayacak olup kişiler hakkında ancak somut delillerin bulunması halinde tutuklama kararı verilebilecektir.

Sonuç olarak katalog suçlardan ötürü hakkında cezai süreç yürütülen kişiler hakkında somut delillere ulaşılmadan tutuklama kararı verilemeyecek olup şikayet yahut suç duyurusu ile başlayan cezai süreçte yakalanan kişiler hakkında uygulanan gözaltı süresinin sonuna değin ele geçirilebilecek olan delillerin ancak somut delil niteliğinde olması halinde tutuklama kararı verilebilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Tutukluluğa İlişkin Verilecek Kararlarda Adli Kontrol Uygulamasının Yeterliği Değerlendirilecektir.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 101. Maddesinin 2. Fıkrasına (d) bendi eklenmiştir. Eklenen fıkra ile tutuklamaya ilişkin kararların bundan sonra madde metnindeki koşullara ek olarak adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren deliller ve işbu delillerin somut olgulara dayandığının gerekçelendirilmesi ile verilmesi gerekecektir.

Eğer kişiler hakkında adli kontrol uygulanmasının yetersiz kalacağını gösteren deliller ve işbu delilleri destekler somut olgular bulunmuyorsa (örn.: ikametgah adresinin varlığı, düzenli bir iş ve aile hayatının varlığı, vb.) mahkemeler tarafından tutuklamaya, tutukluluğun devamına, tahliye isteminin reddine karar verilemeyecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Ev Hapsinde Geçen Tutukluluk Süreleri de Cezadan Mahsup Edilecektir.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. Maddesine 6. Fıkrasına yeni bir cümle eklenmiştir. Eklemeler ile artık konutunu terk etmeme şeklinde uygulanan ve halk arasında ev hapsi olarak bilinen adli kontrol tedbirinin uygulanması ile geçen süreler verilecek mahkumiyet hükmünden mahsup edilebilecektir.

Ancak ev hapsinde geçen her iki gün cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınacaktır.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir

  • Adli Kontrol Tedbirlerinin Denetimi Yapılacaktır.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 110. Maddesine 4. Fıkra eklenmiştir. Eklenen fıkra ile adli kontrol tedbirlerinin devamının gerekip gerekmediği en geç dört ayda bir olacak şekilde yeniden değerlendirilecektir.

Adli kontrol yükümlülüklerinin devamına;

  • Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından,
  • Kovuşturma evresinde mahkeme tarafından re’sen karar verilecektir.

İşbu düzenleme 01/01/2022 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Adli Kontrol Yükümlülükleri Süre İle Sınırlandırılmıştır.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 110. Maddesinden sonra gelmek üzere 110/A maddesi eklenmiştir. Eklenen yeni madde ile birlikte adli kontrol altında geçecek olan süre;

  • Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok iki yıl olarak uygulanacak olup işbu süre zorunlu hallerde gerekçelendirilmek suretiyle bir yıl daha uzatılabilecektir. Böylelikle ağır ceza mahkemesinin görev alanında olmayan suçlarda bir kişi hakkında en çok üç yıl süre ile adli kontrol tedbiri uygulanabilecektir.
  • Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerde ise en çok üç yıl olarak uygulanacak olup işbu süre zorunlu hallerde ise gerekçelendirilmek suretiyle üç yıla daha uzatılabilecektir. Böylelikle ağır ceza mahkemesinin görev alanında bulunan suçlarda bir kişi hakkında en çok altı yıl süre ile adli kontrol tedbiri uygulanabilecektir.
  • Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki ve Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde bulunan (Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar, Milli Savunmaya Karşı Suçlar ve Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk) Suçlarda en çok üç yıl olarak uygulanacak olup işbu süre zorunlu hallerde ise gerekçelendirilmek suretiyle dört yıla daha uzatılabilecektir. Böylelikle bahsi geçen suçlarda bir kişi hakkında en çok yedi yıl süre ile adli kontrol tedbiri uygulanabilecektir.

İşbu düzenleme 01/01/2022 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • İletişim İçerikleri Beraat Kararı Sonrasında İmha Edilecek.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 137. Maddesinin 3. Fıkrasına yeni bir cümle eklenmiştir. Eklenen cümle ile iletişimin tespitine ve dinlemeye ilişkin olarak elde edilen içerikler takipsizlik kararı verilmesi, hakim onayı alınmaması hallerine ek olarak beraat kararı verilmesi halinde de imha edilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Suçla İlgisi Bulunmayan Bilgiler İddianamelerde Yer Almayacak.

Yeni düzenleme ile birlikte 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. Maddesinin 4. Fıkrasına yeni bir cümle eklenmiştir. Eklenen cümle ile suça konu olayla ilgisi bulunmayan hiçbir bilgiye artık iddianamelerde yer verilemeyecektir. İşbu düzenleme kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği adına önemli olup yargılamayı yersiz olarak etkileyebilecek eşitlik ilkesi ile masumiyet karinesini zedeleyebilecek durumların önüne geçilmesini sağlayabilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Seri Muhakeme Usulünde Bazı Değişiklikler Yapılmıştır.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. Maddesine bazı eklemeler yapılmıştır. Değişiklikler ise aşağıdaki şekildedir:

  • Cumhuriyet savcısı ilgili suça ilişkin olarak tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak üzere yaptırımı tespit etmekteyken artık koşulları mevcutsa zincirleme suç hükümlerinin de temel cezaya uygulanması sonrasında tespit edilecek olan cezadan yarı oranında indirim yapabilecektir.
  • Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulü uygulanmasına ilişkin mahkemelere yazılan talep yazılarında hata tespit edilmesi halinde talep yazısı Cumhuriyet savcısına iade edilecek ve hataların düzeltilerek talebin tekrar gönderilmesi sağlanacaktır.
  • Seri muhakeme usulünün uygulanabileceği suçlar ile bu kapsamda olmayan suçların birlikte işlenmesi halinde seri muhakeme usulü uygulanmayacaktır.
  • Mahkeme tarafından somut deliller değerlendirildikten sonra mahkumiyet hükmü verilebileceğine kanaat getirilirse talepte belirtilen yaptırımdan fazla olmamak üzere cezai yaptırıma hükmedebilecektir. Artık mahkeme tarafından mahkumiyet hükmü kurulabileceğine kanaat getirilmeyecek beraat kararı kurulabileceği gibi Cumhuriyet savcısının talebinden daha az miktarda da cezaya hükmedilebilecektir.
  • Mahkeme tarafından kurulan hükme Cumhuriyet savcısının talebiyle bağlı kalınmaksızın itiraz edilebilecek olup itiraz hem esas hem de usul yönünden değerlendirilebilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Duruşma Tarihi Belirlenen Dosyalarda Basit Yargılama Usulü Uygulanamayacaktır.

7331 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251. Maddesinin 2. Fıkrasında eklenen cümle ile birlikte iddianamenin kabulünden sonra duruşma günü verilmiş olan dosyalarda basit yargılama usulü uygulanmasına karar verilemeyecektir.

Düzenleme ile birlikte duruşma günü verilmiş ve duruşması gerçekleştirilmiş hiçbir kovuşturma dosyasında basit yargılama usulü uygulanamayacaktır. İddianamenin kabulünden sonra basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda ise mahkemenin gerekli görmesi halinde duruşma açılabilecektir.

İşbu düzenleme 7331 Sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

  • Tutukluluk Kararlarının İtiraz Mercileri Değiştirilmiştir.

7331 Sayılı Kanun ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268. Maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi değiştirilmiştir. Değişiklikler ise aşağıdaki şekildedir:

  • Sulh ceza mahkemesi tarafından verilen tutuklama ve adli kontrol kararlarına ilişkin itiraz artık asliye ceza mahkemelerine yapılacaktır.
  • Sulh ceza mahkemesinin işleri asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından görülüyorsa bu halde itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.

İşbu düzenleme 01/01/2022 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz