Ajanda

DANIŞTAY DÖRDÜNCÜ DAİRE BAŞKANLIĞI’NIN 15.06.2021 TARİH VE E.2021/226, K.2021/3207 SAYILI KARARI

13.09.2021
 

KONU: İstanbul 6. Vergi Mahkemesi’nin 30.12.2019 tarih ve E.2019/1283, K.2019/2413 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”)’nun 51.maddesi uyarınca kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

  1. YARGILAMA SÜRECİ

X Şirketi’nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 6. Vergi Mahkemesi’nin 30.12.2019 tarih ve E.2019/1283, K.2019/2413 sayılı kararıyla dava konusu 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/31 takip dosya numaralı kısmı bakımından; vergi alacağının tahsili için asıl borçlu şirket adına 2013/1107 ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin tebliğ alındısının ibraz edildiği, oysa 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK”)’nun 102. maddesinin son fıkrasında yazılı kişilerin imzası bulunmadığından söz konusu madde hükmüne aykırılık bulunduğu, bu nedenle ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği ve ödeme emrinde yer alan amme alacaklarının şirket adına kesinleşmediği görüldüğünden davacı adına düzenlenen 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/31 takip dosya numaralı alacak açısından hukuka uyarlık bulunamamıştır.

Öte yandan 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/32 takip dosya numaralı ödeme emrinin düzenlendiği ve posta yoluyla usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, anılan ödeme emrine karşı dava açılmadığından takibin kesinleştirildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında da söz konusu alacağın şirketin malvarlığından tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından zamanaşımı süresi içinde zamanaşımını kesen haciz işlemlerinin tesis edildiği görülmekle, davacı adına düzenlenen 2019/9 sayılı ödeme emri içinde yer alan 2019/32 takip dosya numaralı alacak açısından hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Bu nedenle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve dava konusu edilen tutarın İYUK’un 45/1. maddesinde belirtilen sınırın altında kalması sebebiyle istinaf yolu kapalı olmak üzere kesinleşmiştir.

  1. İNCELEME VE GEREKÇE 
  • VUK’un 10.maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevin kanuni temsilciler tarafından yerine getirilmemesi durumunda alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır. Bu nedenle kanuni temsilci olduğu dönemde şirketin hangi vergi ödevinin ne suretle yerine getirilmediğinin tespiti, davacının sorumluluğunun değerlendirilmesi için zorunludur.
  • Yapılan bu değerlendirme sonucunda dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının 19/04/2013 tarihinde verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen ve ödenmeyen gelir vergisi ve fer’ilerinden oluştuğu, söz konusu ödeme emrinin 03/05/2013 tarihinde yeni şirket müdürüne tebliğ edildiği, davacının borçlu şirketteki ortaklığı ve şirket müdürlüğünün 26/02/2013 tarihli ortaklar kurulu kararının 04/03/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmekle sonlanmış olduğu ve aynı tarihte yeni şirket müdürü atanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 19/04/2013 tarihli beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve fer’ilerin ödenmemesinden kaynaklanan dava konusu ödenmeyen kamu alacağından sorumluluğu bulunmamaktadır.
  • Açıklanan nedenlerle tarh, tahakkuk ve ödeme safhaları göz önüne alındığında davacının söz konusu dönem itibarıyla sorumlu olmadığı görülmüş olup, incelemeyi gerçekleştiren ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı bir sonuç teşkil ettiği açık olduğundan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ

Dava dosyasının incelenmesinden, dava konusu ödeme emri ile istenen 2013/2 dönemi katma değer vergisi fer’ilerinden oluşan kamu alacağının yeni kanuni temsilci tarafından 21/03/2013 tarihli beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen vergi ve fer’ilerinin ödenmemesinden kaynaklandığı, davacının söz konusu dönem itibarıyla sorumlu olmadığı görülmüş olup, İstanbul 6. Vergi Mahkemesi’nin 30.12.2019 tarih ve E.2019/1283, K.2019/2413 sayılı kararının hukuka aykırı bir sonuç ifade ettiği açık olduğundan, kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.

İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz:

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/09/20210909-6.pdf

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz