Ajanda

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU’NUN 02.03.2022 TARİH VE E.2022/1, K.2022/4 SAYILI KARARI

11.05.2022

KONU: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu tarafından, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi’nin 28.01.2021 tarih ve E.2021/185, K.2021/205 sayılı kararı ile İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi’nin 23.12.2020 tarih ve E.2020/2638, K.2020/2511 sayılı kararı arasındaki aykırılığın giderilmesi istemine ilişkindir.

 

  1. AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
  1. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi’nin 28.01.2021 Tarih ve E.2021/185, K.2021/205 Sayılı Dosyasına Konu Yargılama Süreci

 

Davacı tarafından, iade edilen vergi tutarı için tahsil tarihinden itibaren işletilecek tecil faizinin ödenmesi istemiyle yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin idari işlemin iptali ve iade edilen gelir vergisi için kesinti tarihinden iade tarihine kadar işlemiş olan tecil faizinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davada incelemeyi gerçekleştiren Edirne Vergi Mahkemesi, 28.09.2020 tarih ve E.2020/272, K.2020/608 sayılı kararı ile, her ne kadar vergilendirmede yapılan hata sonucunda davacıdan yersiz olarak kesilen gelir vergisinin, kesinti tarihinden itibaren işleyecek tecil faizi ile birlikte iade edilmesi gerekse de usul hukukunun temel ilkelerinden olan “Taleple Bağlılık” ilkesi uyarınca davacının istemini genişletecek biçimde karar verilemeyeceğinden bahisle iade edilen vergi tutarı üzerinden, kesinti tarihinden iade tarihine kadar işletilen tecil faizinin, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış olup; dava konusu idari işlem davacı yönünden iptal edilmiş ve iade edilen gelir vergisi üzerinden, kesinti tarihinden iade tarihine kadar işletilen tecil faizinin, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir. Davalının istinaf istemini inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ise, somut olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (“VUK”)’nun 116 vd. maddelerindeki düzeltme ve şikâyet yolunun kullanılabilmesi şartı olan vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden davacıdan haksız yere fazla ya da eksik istenen veya tahsil edilen bir tecil faizi bulunmadığı gerekçesiyle istinaf istemini kabul ederek mahkeme kararını kaldırdıktan sonra davanın reddine karar vermiştir.

 

  1. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi’nin 23.12.2020 Tarih ve E.2020/2638, K.2020/2511 Sayılı Kararı

Davacı tarafından, iade edilen vergi tutarı için tahsil tarihinden itibaren işletilecek tecil faizinin ödenmesi istemiyle yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile iade edilen gelir vergisi için kesinti tarihinden iade tarihine kadar işlemiş olan tecil faizinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte iadesi istemi ile ilgili olarak açılan davada, Edirne Vergi Mahkemesi’nin 28.09.2020 tarih ve E.2020/317, K.2010/596 sayılı kararı ile yukarıda değinilen kararda yer alan aynı hukuksal gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmiştir. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ise, istinaf istemine konu edilen kararın kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesi ile istinaf istemini reddetmiştir.

 

 

 

 

  1. İSTANBUL BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLAR KURULU’NUN GÖRÜŞÜ

Başkanlar Kurulu, aykırılığın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi’nin 28.01.2021 tarih ve E.2021/185, K.2021/205 sayılı kararı doğrultusunda giderilmesine oyçokluğu ile karar vermiştir.

 

  1. HUKUKİ DEĞERLENDİRME

VUK’un 116 vd. maddelerinde haksız veya fazla tahsil edilen vergilerin iadesine yönelik olarak düzeltme ve şikâyet yolu, 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle yeniden düzenlenen 4. fıkrasında ise haksız veya fazla tahsil edilen vergilerin, fazla ve yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsil tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile mükellefe iade edileceği düzenlenmiştir. Bu bakımdan Danıştay, haksız veya fazla olarak tahsil edildiği tespit edilen vergilerin iadesinde ilgilinin ödediği paradan mahrum kaldığı süre zarfında enflasyon nedeniyle paranın değerinde meydana gelen azalma ve “mülkiyetin gerçek değerinde oluşan azalma” nedeniyle faiz ödenmesi gerektiğine; aksi halde mülkiyet hakkının korunmayacağına hükmetmiştir.

 

Ayrıca VUK’un 112. maddesinin 4. fıkrasından da faizin, haksız veya fazla tahsil edilen vergi kapsamında değerlendirilmesi gereken yasal bir unsur olduğu görülebilmektedir. Bu sebeple, faiz ödemesi yerine getirilmediğinde fazladan tahsil edilen verginin iadesi tam olarak yerine getirilmediğinden iade işleminde eksikliğin giderilmesi ve işlemiş olan faizin ödenmesi için asıl alacağın iadesine ilişkin öngörülen düzeltme zamanaşımı süresi içinde iadeden ayrı ve bağımsız olarak düzeltme ve şikayet başvurusu yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına, faiz ödenmeksizin başvuruculara iade edilen vergiler için işlemiş olan faizin ödenmesi istemiyle yapılan şikayet başvurularının iade talebinden ayrı ve bağımsız olarak faiz talep edilmesi olarak değerlendirilemeyeceğine karar verilmiştir.

 

SONUÇ

 

Açıklanan hukuksal nedenler ile işbu aykırılığın haksız olarak tahsil edilen verginin iadesi üzerine iade edilen vergiden bağımsız olarak ve tek başına faiz ödenmesi istemiyle VUK’un 116 vd. maddeleri uyarınca düzeltme ve şikâyet yoluna başvurulabileceği yönünde giderilmesine 02.03.2022 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verilmiştir.

 

İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz:

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220510-5.pdf

 

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz