KONU: Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından alınan ihale kararlarından doğan damga vergilerinin davacılar tarafından ihale makamına ödenmesinin ardından, ihaleyi yapan ve ihale kararını imzalayan Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin resmi daire niteliğini haiz olmadığından söz konusu ihaleler uhdesinde kalan davacılardan ihale kararlarından doğan damga vergilerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olup olmadığı konusunda Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın giderilmesine ilişkindir.
Davacı tarafından ihale kararından doğan damga vergisinin ihaleyi yapan ve ihale kararında imzası bulunan Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (“TEİAŞ”) tarafından ödenmesi gerektiğinden damga vergisinin tahsilinde vergi hatası bulunduğu iddia edilmiştir. TEİAŞ’ın resmi daire sıfatını haiz olup olmadığının değerlendirilmesi, TEİAŞ Ana Sözleşmesi, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname hükümleri, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu (“5018 sayılı Kanun”) hükümleri ve Damga Vergisi Kanunu’nun ilgili hükümlerinin yorumlanmasına bağlı olduğundan Vergi Usul Kanunu’nda aranan açık vergilendirme hatası bulunmadığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf incelemesini gerçekleştiren Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi 22.01.2021 tarih ve E.2020/1355, K.2021/60 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bularak istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Ankara 5. Vergi Mahkemesi’nin 29.04.2020 tarih ve E.2019/1599, K.2020/969 sayılı kararıyla TEİAŞ’ın 5018 sayılı Kanun’un ekli I ve II sayılı cetvellerde sayılan genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında sayılmadığı, damga vergisi yönünden resmi daire sayılacağı ya da damga vergisinden muaf olduğu yönünde başkaca bir hüküm veya herhangi bir düzenleme bulunmadığından damga vergisinin mükellefi olarak kabul edileceği gerekçesiyle davacıdan, mükellefi veya sorumlusu olmadığı damga vergisinin tahsil edilmesinin mükellefiyette hata kapsamında açık bir vergilendirme hatası olduğu gerekçeleriyle; tahsil edilen verginin iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikâyet başvurularının reddinde hukuka uygunluk görülmemiş olup; davanın kabulü, dava konusu işlemin iptali ve tahsil edilen damga vergisinin tecil faiziyle birlikte iadesi yönünde hüküm tesis edilmiştir. İstinaf incelemesini gerçekleştiren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. Vergi Dava Dairesi 15.12.2020 tarih ve E.2020/1371, K.2020/1534 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bularak istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Denizli Vergi Mahkemesi’nin 25.11.2020 tarih ve E.2020/83, K.2020/857 sayılı kararıyla TEİAŞ’ın 5018 sayılı Kanun’un ekli I ve II sayılı cetvellerde sayılan genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında sayılmadığı, damga vergisi yönünden resmi daire sayılacağı ya da damga vergisinden muaf olduğu yönünde başkaca bir hüküm veya herhangi bir düzenleme bulunmadığından damga vergisinin mükellefi olarak kabul edileceği gerekçesiyle davacıdan, mükellefi veya sorumlusu olmadığı damga vergisinin tahsil edilmesinin mükellefiyette hata kapsamında açık bir vergilendirme hatası olduğu gerekçeleriyle; tahsil edilen verginin iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikâyet başvurularının reddinde hukuka uygunluk görülmemiş olup; davanın kabulü, dava konusu işlemin iptali ve tahsil edilen damga vergisinin tecil faiziyle birlikte iadesi yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İstinaf incelemesini gerçekleştiren İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi, 26.05.2021 tarih ve E.2021/676, K.2021/1106 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmını hukuka uygun bularak bu konu bakımından istinaf başvurusunun reddine, haksız olarak tahsil edildiği yargı kararıyla saptanan verginin tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faiziyle iadesi bakımından istinaf başvurusunun kabulüne, haksız olarak tahsil edilen verginin yasal faiziyle iadesine karar vermiştir.
İstanbul 5. Vergi Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve E.2020/1003, K.2020/1643 sayılı kararında, TEİAŞ’ın Kurum Ana Statüsü’nün 3. maddesinde kurumun tüzel kişiliği haiz olduğu ve faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülü olduğunun belirtildiği ancak taraf olduğu işlemlerde vergiden muaf tutulacağına ilişkin düzenleme bulunmadığı, 5018 sayılı Kanun’a ekli I ve II sayılı cetvellerde sayılan genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasında yer almadığı, uyuşmazlık konusu ihale kararından doğan damga vergisine ilişkin tahakkuk fişinin TEİAŞ adına düzenlendiği ve ödemenin kurum tarafından yapıldığı anlaşıldığından davacının şikâyet başvurusunun reddi hukuka uygun bulunarak davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İstinaf incelemesini gerçekleştiren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesi, 24.05.2021 tarih ve E.2020/13162, K.2021/4198 sayılı kararıyla TEİAŞ’ın resmi daire sıfatını haiz olmadığı dikkate alındığında mezkûr Kurumun ihale kararlarının damga vergisine tâbi olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle davacı tarafından ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikâyet başvurularının zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, haksız olarak tahsil edilen damga vergisinin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiği yönünde hüküm tesis etmiş olup; ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak davanın kabulüne karar vermiştir.
Resmi daire statüsünde olmayıp kamu tüzel kişiliğini haiz olan ihale makamı tarafından alınan ihale kararlarından doğan damga vergilerinin, davacılardan tahsil edilerek vergi dairesine ödenmesine dair işlemlerde bulunduğu iddia edilen hukuka aykırılıkların vergilendirme işleminin özü ve vergi yükümlülüğünün saptanmasına ilişkin olduğu; bunların Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme ve şikâyete ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirme hataları kapsamında incelenmesi gerektiğinin anlaşıldığı, bu durumda uyuşmazlığın esası hakkında Damga Vergisi Kanunu’nun 1, 3, 8, 9 ve 24. maddeleri değerlendirilip, ihale uhdesinde kalan şirketlerin nevi ile sürekli damga vergisi mükellefiyetlerinin bulunup bulunmadığı gibi hususların da dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, aykırılığın resmi daire statüsünde olmayıp kamu tüzel kişiliğini haiz olan idarece yapılan ihaleler uhdesinde kalan kişilerden ihale kararlarından doğan damga vergilerinin ihale makamınca tahsil edilmesinde hukuka uygunluk bulunup bulunmadığının Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme-şikâyet hükümleri kapsamında incelenebileceği yönünde giderilmesine 15.03.2022 tarihinde karar verilmiştir.
(X) Davacılar tarafından iadesi istenen vergilerin verginin mükellefi olan ihale makamı tarafından davacılardan tahsil edilerek vergi dairesine beyan edilerek ödendiği, davacılara vergi dairesi tarafından vergi mükellefi ya da vergi sorumlusu olarak işlem yapılmadığı gerekçesiyle değinilen ihaleler uhdesinde kalan davacılardan ihale makamı tarafından tahsil edilen vergilerin vergi dairesine ödenmesinde vergilendirme hatası bulunmadığı, bu nedenle resmi daire statüsünde olmayıp kamu tüzel kişiliğini haiz olan idarece yapılan ihaleler uhdesinde kalan kişilerden ihale kararlarından doğan damga vergilerinin ihale makamınca tahsil edilmesinde hukuka uygunluk bulunup bulunmadığının Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme-şikâyet hükümleri kapsamında incelenmeyeceği yönünde giderilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanılmıştır.
(XX) İhtilafın çözümünün maddi olayların ve mevzuatın değerlendirilmesini ve yorumunu gerektirmesinden ve olayda bulunduğu ileri sürülen hatanın Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme-şikâyet hükümleri kapsamında incelenmeyeceğinden aykırılığın belirtilen şekilde düzeltilmesine karşı oy kullanılmıştır.
İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220726-22.pdf
NAZALI VERGI & HUKUK