Makaleler

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DEKİ DAVRANIŞSAL POLİTİKALARIN/YAKLAŞIMLARIN VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUMA ETKİSİ

12.06.2023

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DEKİ DAVRANIŞSAL POLİTİKALARIN/YAKLAŞIMLARIN VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUMA ETKİSİ

İmdat TÜRKAY/Gelir İdaresi Grup Başkanı

 

ÖZET: Dünya genelinde ilk olarak İngiltere’de başlayan ve daha sonra OECD ülkeleri başta olmak üzere maliye ve diğer alanlarda uzun yıllardır davranışsal kamu politikalarından faydalanılmaktadır. Vergi İdaresi Forumu (FTA) tarafından yürütülen 2020 anketine göre, FTA üyelerinin yaklaşık üçte biri misyonlarını yerine getirmek için davranışsal içgörüleri kullanmaktadır. OECD üyesi ülkelerde uzun yıllardır vergi alanında uygulanmakta olan davranışsal yaklaşımlar, ülkemizde de son yıllarda vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla uygulanmaya başlanmıştır.

 

Anahtar kelimeler: Davranışsal içgörü politikası/yaklaşımı, davranışsal yaklaşımların vergiye gönüllü uyuma etkisi, vergi idarelerinde davranışsal içgörülerin kullanımı.

 

1. GİRİŞ

2010 yılından itibaren İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı davranışsal politikaların/yaklaşımların vergiye gönüllü uyum çalışmalarında kullanılmasının temeli davranışsal ekonomiye dayanmaktadır. Davranışsal ekonomi, bir disiplin olarak 2002 yılında Daniel Kahneman’ın “Psikolojik araştırmalarda ortaya çıkan bulguların ekonomi bilimine entegrasyonu ve belirsizlik karşısında karar verme” çalışmasıyla aldığı Nobel Ekonomi Ödülü’nden sonra dünya çapında gelişmeye başlamıştır. Daha sonra 2017 yılında Richard Thaler’a “Ekonomi ve davranışsal ekonomi üzerindeki psikolojik etkiler ile ilgili analizler” çalışmasıyla verilen Nobel Ekonomi Ödülü ile gelişmenin kamu üzerinde büyük etkileri olduğu tescillenmiştir.

 

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) (2019) tanımına göre davranışsal içgörü; insanların gerçekte nasıl seçim yaptıklarını keşfetmek amacıyla psikoloji, bilişsel bilimler ve sosyal bilimlerden edinilen bilgileri ampirik olarak test edilmiş sonuçlarla birleştiren politika oluşturucu bir yaklaşımdır. Davranışsal içgörü politikaları/yaklaşımları, herhangi bir seçeneği yasaklamadan ya da ekonomik teşvikleri önemli ölçüde değiştirmeden insanların davranışlarını öngörülebilir bir şekilde yönlendiren seçim mimarisidir. Temelinde insan odaklı ve kanıta dayalı politika yapımı olan davranışsal içgörü politikaları geleneksel kamu politikalarını tamamlayıcı politikalardır. İnsanların gerçekte nasıl seçim yaptıklarını keşfetmek amacıyla psikoloji, bilişsel bilimler ve sosyal bilimlerden elde edilen bilgileri ampirik olarak test edilmiş sonuçlarla birleştiren politika oluşturucu bir yaklaşımdır.

 

Davranışsal içgörüler, vergi alanında, temel olarak daha az mantıklı ve irrasyonel olanlar da dahil olmak üzere kararları ve davranışları anlamak ve bu kararlar ile davranışları istenen yönde şekillendirerek vergiye uyumu artırmak amacıyla yararlanmak gayesini taşırlar. Vergi idareleri, mükellef uyumuna ilişkin geleneksel yöntemlerle yapılan çalışmalara ilişkin ciddi kaynak ayırmış olsalar da bu alanda yapılabilecek çalışmalar belli bir sınıra ulaşmıştır. Vergi mükelleflerinin uyum ya da uyumsuzluklarına ilişkin karar ve davranışlarını nelerin etkilediğini belirlemek ve bu bilgiyi kullanarak bireysel ve sosyal davranışları etkilemeye çalışmak, vergi kurumlarına daha fazla seçenek sunabilecektir.

 

Geçmiş dönemlerde klasik ekonomik modeller, bireylerin vergiler konusunda karar verirken çıkarları doğrultusunda rasyonel kararları aldığını savunmuştur. Bu görüş çerçevesinde vergi uyumsuzluğuyla mücadele için geleneksel stratejiler ortaya çıkmıştır: vergi denetimleri, yaptırımlar ve ağır para cezaları gibi. Ancak, insan davranışlarıyla ilgilenen disiplinlerdeki araştırmalar davranışı motive edebilecek veya caydırabilecek ek faktörleri ortaya çıkarmıştır. Davranışsal içgörü adıyla anılan çalışmalar, bu bulguları alır ve onları gerçek dünyada kullanılabilecek uygulamalar haline getirmeyi amaçlamaktadır.

 

Davranışsal kamu politikaları yaklaşımı ayrıca Dünya Bankası, Birlemiş Milletler ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) gibi uluslararası örgütlerin de gündemlerinde yer almaya başlamıştır. Davranışsal kamu politikası uygulamalarının önerildiği alanlar arasında ön plana çıkan alanlar şöyledir:

 

  • Yoksullukla mücadele (Dünya Bankası, 2015),
  • İşsizliğin azaltılması (John, 2018; OECD, 2017; The Behavioural Insights Team, 2018),
  • Kişisel birikimlerin artırılması (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008) ve sigorta planlarına katılımın arttırılması (Thaler ve Sunstein, 2008),
  • İşgücü piyasalarında verimliliğin arttırılması (Dünya Bankası, 2015; OECD, 2017; The Behavioural Insights Team, 2018),
  • Sağlığın teşviki ve iyileştirilmesi (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Eğitime kayıt ve devamın arttırılması (Dünya Bankası, 2015; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Enerji tasarrufunun arttırılması (Dünya Bankası, 2015; OECD, 2017; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Çevrenin korunması (OECD, 2017; Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Kan ve organ bağışının yaygınlaştırılması (Thaler ve Sunstein, 2008),
  • Vergi uyumunun arttırılması (OECD, 2017).

 

Davranışsal içgörü son yıllarda; başta OECD, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar dahil olmak üzere dünya çapında pek çok hükümet ve özel şirket tarafından benimsenen bir araç olmuştur. Türkiye de 2017 yılı sonunda Ticaret Bakanlığı bünyesinde “Davranışsal Aksiyon Takımı” adı altında bir birim kurarak davranışsal içgörüyü bir politika aracı olarak kullanmaya başlamıştır.

 

Örneğin İngiltere, daha davranışsal içgörü takımını kurmadan, tüketici ve rekabet kanununun yürütülmesinden sorumlu Adil Ticaret Ofisi çalışmalarında davranışsal ilkelerden yararlanmaya başlamıştır. 2010 yılında da İngiltere’nin Kabine İşleri Başkanlığı Örgütlenmesi içerisinde yer alan Davranışsal İçgörü Takımı kurulmuştur.

 

Davranışsal içgörü yaklaşımlarının pek çok soruna katma değerli çözümler getirebilme yetisine sahip olması, bu yaklaşımların son on yıldır hükümetler ve kuruluşlar nezdinde gittikçe pek çok politika alanında artan bir şekilde kullanılmasını sağlamıştır. En yaygın olarak kullanılan bazı politika alanları şöyledir; vergi uyumunun artırılması, yoksullukla mücadele, işsizliğin azaltılması, kişisel birikimlerin ve sigorta planlarına katılımın artırılması, işgücü piyasalarında verimliliğin arttırılması, sağlığın teşviki ve iyileştirilmesi, eğitime kayıtın ve devamının arttırılması, enerji tasarrufunun arttırılması, çevrenin korunması, kan ve organ bağışının yaygınlaştırılması.

 

Günümüzde davranışsal yaklaşımları kamu politikalarına etkili bir şekilde uygulayan bazı ülke ve uluslararası kuruluşlar şöyledir; Birleşik Krallık, Amerika, OECD, OECD Vergi İdareleri Forumuna (FTA) Üye Ülkeler, Dünya Bankası, UNICEF, Avrupa Komisyonu, Fransa, Hollanda, İspanya, Belçika, Avusturya, Macaristan, Polonya, Norveç, Litvanya, Yeni Zelanda, Singapur, Endonezya, Kosta Rika, Ruanda, Guatemala.

 

Davranışsal politikaları ülkemizde ilk uygulayan kamu kurumu olan Ticaret Bakanlığı, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği ile ortaklaşa yürüttüğü proje sonucunda ticaret ve ekonomi alanında uygulanmıştır. Maliye ve vergi alanında ise 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomi Programı ve Orta Vadeli Mali Planda yer alan vergi alanındaki bir temel politika/tedbir olarak ilk defa ülkemiz gündemine girmiş bulunmaktadır. Kamu maliyesi bölümünde yer alan politika ve tedbire göre, vergi mükelleflerinin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılması öngörülmektedir. Bugün itibariyle Türk Gelir İdaresi vergiye gönüllü uyumu artırmak için davranışsal yaklaşımlardan yararlanmak için bir birim kurmuş ve kurumsal kapasite oluşturmuştur.

 

2. VERGİ BİLİNCİ VE VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUM

Modern ve etkin bir vergi sistemi dört temel unsurdan oluşmakta olup bunlar; etkin bir gelir idaresi, makul vergi yükü, geniş bir vergi tabanı, sade ve anlaşılır bir vergi mevzuatıdır. Gelir idarelerinin en önemli görevi, vergiye gönüllü uyumu sağlayarak verginin zamanında ve tam ödenmesini temin etmektir. Vergiye gönüllü uyumun sağlanamadığı durumlarda uyum risklerini tespit etmek, değerlendirmek ve bu risklere yönelik tedbirler almak gerekmektedir.

 

Mükellefin vergiye gönüllü uyumu; mükelleflerin, gelirlerini beyan edip vergilerini eksiksiz ve zamanında ödemeleri, başka bir deyişle vergi ile ilgili görevlerini gönüllü, severek ve isteyerek yerine getirmeleridir. Vergiye gönüllü uyumun temelinde vergi bilinci ve vergi ahlakı bulunmaktadır. Vergi ahlakı ve bilincine sahip olamayan ülkelerde vergiden kaçınma, vergi kaçakçılığı, kayıt dışı ekonomi gibi olumsuz faktörler ağır basmaktadır. Vergi ahlakı ve bilincinin yerleşmesi bir devlet için her açıdan çok büyük önem taşımaktadır. Vergi ahlakı ve bilincine sahip olan ülkelerde vergi kayıpları az olmakta ve devletin eline geçen vergi yeterli olmakta, dolayısıyla devlet kamu hizmetlerini daha etkin şekilde gerçekleştirebilmektedir.

 

Bir toplumda vergi ahlakı ve bilincinin seviyesi ne kadar yüksekse, ödediği vergilere tahammülü, devlete olan sevgisi, güveni de yüksek olmakta ve vergi kaybına neden olan faktörler de az olmaktadır. Vergi bilinci ve ahlakının toplumda yerleşmiş olmasının bir diğer önemi de denetim açısından kendini göstermektedir. Mükellefler önce kendilerini, sonra etrafındaki mükellefleri denetler ve başka mükellefler tarafından da denetlendiklerinin farkında olurlar. Bu nedenlerle vergi bilinci ve ahlakını geliştirilmesi için devletin gerekli çabayı göstermesi gerektiği gibi mükelleflerin de aynı şekilde vergi ödeme yükümlülüğü konusunda duyarlı olmaları gerekmektedir.

 

Her ülkedeki vergi bilinci, vergi ahlakı; mükelleflerin yaşadığı sosyal ortamın, kültürün, en önemlisi de ekonomik hayatın şartları ve kayıtdışı ekonominin büyüklüğü ve de vergi yükü ile yakın ilişki içinde bulunmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumun durumu; mükelleflerin sosyal ve demografik özelliklerinden, mali durumlarından, vergiye karşı algılamalarından, adalet algısı, sübjektif ve objektif vergi yükü, denetim ve cezalarına ilişkin algılamalarından, vergi sisteminin karmaşasından, sık sık vergi aflarına başvurulmasından ve vergi idaresinin etkin olup olmadığı gibi birçok etkenden birebir etkilenmektedir.[1]

 

Peki ABD başta olmak üzere, batı Avrupa ülkeleri ve OECD üyesi ülkelerin çoğunda vergiye gönüllü uyumun yüksek olmasının sebebi nedir dediğimizde, karşımıza kayıtdışı ekonominin düşüklüğü ile vergi kaçakçılığı ve benzeri vergi suçlarının toplumsal bir suç olarak kabul edilmesi ve bu durumun tüm toplum tarafından benimsenmesi olgusu karşımıza çıkmaktadır.  Ayrıca bu ülkelerde vergi kaçakçılığı başta olmak üzere vergisel suçların çok keskin bir şekilde denetlenmesi ve ağır yaptırımlara tabi tutulmasıdır. Yani vergiye atfedilen değerin nerdeyse ölüm kadar ağır ve kesin olduğu gerçeğinin genel kabul görmüş olmasıdır. Birde tabi sıklıkla vergisel konularda vergi affı denen düzenlemelere yer verilmemesidir. Sonuç olarak, toplumsal vergi bilinci ve vergiye gönüllü uyumun yüksek olduğu ülkelerde, vergi kaçakçılığı ve kayıt dışı ekonominin de düşük olduğu görülmektedir.

3. İNSAN DAVRANIŞLARINDA DAVRANIŞSAL İÇGÖRÜLERİN ETKİSİ

21. yüzyılda davranışsal kavrayışların patlaması, insanlığın mantıksızlığa yönelik eğilimlerini görmezden gelmek yerine açıklayan ve değişen bir paradigmayı yansıtıyor. Vergi idaresinden ceza hukuku ve kamu politikası yazılarına kadar geniş olan birçok mevcut hükümet sistemi, insan rasyonalitesi varsayımına dayanıyordu. Bu, yirminci yüzyılın ortalarında insanların sık sık öngörülebilir irrasyonel şekillerde hareket ettiği fikrini ortaya çıkaran ve bu düşünceyi genişleten bilişsel devrimle değişmiştir.

 

Bilişsel psikoloji, davranışsal ekonomi ve diğer pek çok alan davranışsal içgörüleri bilgilendirmek için bir araya gelmiş ve ilk olarak 2010 yılında Birleşik Krallık'ın Davranışsal İçgörü Ekibi tarafından geliştirilen bir kavram olmuştur. O zamandan beri, davranışsal içgörüler sağlık hizmetleri, sosyal politikalar da dahil olmak üzere çok çeşitli konulara başarıyla uygulandı. Davranışsal içgörü birimleri, etkili politikalar ve müdahaleler tasarlamak için modern insan davranışı anlayışlarını uygular. Ayrıca, yeni içgörüleri ortaya çıkarmak ve kıdemli liderlerin stratejilerini temel alabilecekleri güçlü bir kanıt sağlamak için analitik çalışmaları ve deneyleri kullanırlar.

 

Erken ekonomik modeller, bireylerin kendilerine hesaplanan maliyet ve faydalara dayalı olarak vergi uyumu konusunda mantıklı kararlar aldıklarını öne sürerdi. Bu inançtan, vergi uyumsuzluğuyla mücadele için vergi denetimleri, yaptırımlar ve ağır para cezaları gibi geleneksel stratejiler ortaya çıktı. Bununla birlikte, psikoloji ve ilgili disiplinlerdeki araştırmalar, davranışı motive edebilecek veya caydırabilecek ek faktörleri ortaya çıkarmıştır. Davranışsal içgörüler, bu bulguları damıtır ve onları gerçek dünya uygulamalarına odaklar.

 

Davranışsal içgörüler, temel olarak - daha az mantıklı ve mantıksız olanlar da dahil olmak üzere-kararları ve davranışları anlamak ve bu anlayıştan pratik politikalar ve müdahaleler tasarlamak için yararlanmakla ilgilidir. Bu, sistemlerin mimarisi veya seçimlerin sunumu yoluyla davranışa rehberlik etmek gibi geleneksel yöntemlerde önemli değişikliklere yol açmıştır. İnsanların davranışlarını bireysel faktörler, çevresel faktörler ve sosyal faktörler çerçevesinde değerlendirmek faydalı olabilir.

 

Günümüzde ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, İtalya, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, Singapur, Hindistan, Meksika, Endonezya, Katar, Kenya, Kuveyt, İsrail, İsveç, Yeni Zelanda, Çin, Brezilya, Jamaica, Birleşik Arap Krallığı, İrlanda gibi ülkeler de davranışsal kamu politikalarına başvurmaktadır. 2018 yılı itibariyle dünya genelinde en az 202 kamu kuruluşu kamu politikalarında davranışsal içgörülere başvurmaktadır.[2]

 

İnsanlar devletin sunduğu hizmet ve uyguladığı politikaların faydalarını ancak bu bilgilere doğru bir şekilde ulaşabildikleri zaman idrak ederler. Davranış bilimleri bize, devletin sağladığı imkânların, çok küçük bariyerler, bazen anlaşılması güç bilgiler, külfetli uygulamalar ve iyi sunulmayan seçeneklerden ötürü insanlara kolay ulaşmadığını söylemektedir. Eğitimden çevreye, ekonomiden sağlığa, neredeyse bütün alanlarda verilen kararlarda uygulanabilen davranışsal yöntemler, bazen de çalışma ortamlarımızda ya da mağazalardan ya da internet üzerinden cömertçe yaptığımız harcamalarımızda da hissettirmeden hayatımıza girebiliyor.[3]

 

4. VERGİ İDARELERİ FORUMUNA ÜYE ÜLKELERİN VERGİ İDARELERİNDE DAVRANIŞSAL İÇGÖRÜLERİN KULLANIMI 

Günümüzde vergi idareleri, vergi mükelleflerinin uyumunu sağlamaya yönelik önemli kaynaklar ayırmıştır. Uyum ve uyumsuzluğu neyin etkilediğini belirlemek, vergi mükellefleriyle etkin bir şekilde etkileşim kurmak için daha fazla seçenek sunmaktadır. Davranış bilimi, bu etkileri belirlemek ve şekillendirmek için bir dizi araç sunarak vergi idaresini daha da modernleştirmeye yardımcı olumaktadır. Giderek artan sayıda idarede, davranış bilimcileri, genel vergi mükellefi davranışlarını hedefleyerek ve ayrıca bireylere ve belirli mükellef kesimlerine yönelik müdahaleleri uyarlayarak değişimi en iyi nasıl uygulayacaklarını araştırmaktadırlar.

 

Araştırmalar doğası gereği deneyseldir ve davranış ilkeleriyle belirlenir. Başarılı stratejiler ve müdahaleler, bir tahmin veya içgüdü meselesi değildir; deney ve analiz gerektirirler. Sonuç olarak, insan davranışı karmaşıktır ve bağlam önemlidir. Bazı durumlarda veya belirli vergi mükelleflerinde işe yarayan, diğerlerinde çalışmayabilir. Kanıtlarla bilgilendirilmediği veya anlamlı diyaloğa ve açık sorgulamaya tabi tutulmadığı takdirde, davranışları neyin yönlendirdiği hakkında varsayımlar yapmak çok az değerlidir. Sezgisel olarak etkili bir uyum yaklaşımı gibi görünen şey - örneğin yaptırımları ve denetimi artırmak - kendi başlarına üretken olmayan stratejiler olabilir, zaman içinde güvensizliğe ve daha az uyumlu davranışa neden olabilir. Davranışsal tepkileri anlamak ve davranışları değiştirmek için müdahaleleri test etmek için kullanılan yöntemler, politikalara ve prosedürlere güven oluşturabilir. Ayrıca kanıta dayalı karar verme için temel sağlarlar. Bu kapsamda, bir ülkedeki vergi mükelleflerinde çok etkili olan davranışsal yaklaşım içeren bir mesaj, başka bir ülkedeki mükelleflerde aynı etkiyi göstermeyebilmektedir.

 

Vergi İdareleri Forumu (FTA) tüm OECD üye ülkeleri ve OECD dışı ülkelerden oluşan toplam 52 üyesi bulunan bir forumdur. 2020 Vergi İdaresi Forumu (FTA) Anketine göre, FTA üyelerinin yaklaşık üçte biri misyonlarını yerine getirmek için davranışsal içgörüleri kullanmaktadır. Son on yılda, dünya çapında hem devlet kurumlarında hem de büyük şirketlerde yüzlerce davranışsal içgörü birimi kurulmuştur. Toplu olarak binlerce proje yürütülmüş, sosyal ve ticari hedeflere ulaşılmasını geliştirmişlerdir. Vergi idareleri bu harekete katılmış ve davranışsal içgörüleri misyonlarını yerine getirmek için önemli bir araç olarak kullanmaya başlamışlardır. Vergi İdaresi Forumu (FTA) tarafından yürütülen 2020 anketinde, yanıt verenlerin %73'ü davranışsal içgörülerin kuruluşlarının mevcut stratejisinin bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Genel olarak, FTA üyelerinin yaklaşık üçte biri davranışsal içgörüler kullanmaktadır.

 

Davranışsal İçgörü Takımı (Behavioral Insights Team-BIT), Temmuz 2010’da Birleşik Krallık bünyesinde dünyada resmi olarak faaliyete geçen ilk davranışsal içgörü takımıdır. Merkezi Londra’da olan birimin Manchester, New York, Singapur ve Sidney’de de ofisleri bulunmakta olup, aynı zamanda dünyada pek çok kurum ve kuruluşa da danışmanlık hizmeti vermektedir. İngiltere; yasal düzenlenmeler, kamu kuruluşlarının faaliyetleri ve hükümetin destek ve yönlendirmesiyle kurulan davranışsal iç görü takımı ile davranışsal kamu politikaları uygulamaları yaklaşımlarını kullanmaktadır.

 

İngiltere Davranışsal İç görü Takımı 2018 yılı itibariyle birçok ülkede 780’den fazla projeye imza atmış ve en az 400 tane rastgele kontrol deneyi gerçekleştirmiştir. Kurulduğu günden bu yana oldukça faydalı projelere imza atmış olmakla birlikte; birimin şu ana kadarki en faydalı görülebilecek çalışmaları ise eğitim, sağlık ve kamu maliyesi alanında olmuştur. Davranışsal içgörü takımı arasında adalet, sağlık, ulaştırma, maliye, eğitim ve enerji bakanlıklarına bağlı devlet kurumları ile işbirliği içinde çalışmalar gerçekleştirmektedir.

 

Temelinde insan odaklı ve kanıta dayalı politika yapımı olan davranışsal içgörü politikaları geleneksel kamu politikalarını tamamlayıcı politikalardır. İnsanların gerçekte nasıl seçim yaptıklarını keşfetmek amacıyla psikoloji, bilişsel bilimler ve sosyal bilimlerden elde edilen bilgileri ampirik olarak test edilmiş sonuçlarla birleştiren politika oluşturucu bir yaklaşımdır. Teoride insanların nasıl davranmaları gerektiğinden (rasyonel) ziyade pratikte insanların karar alma süreçlerindeki önyargıları anlayarak nasıl davrandıkları hakkında somut bir bilgi ve kavrayış temelinde oluşturulan davranışsal içgörü politikaları;

 

  • Maddi teşvik ve yasaklardan ziyade seçim mimarları tarafından bilinçaltını dürtme, akranları aracılığıyla ikna etme ve toplumsal pazarlama gibi davranışsal yöntemlere dayanmaktadır.
  • Birey davranışlarını değiştirebilecek yeni politika önerileri ortaya koymakta ve var olan politikaların etkinliği artırmaktadır
  • Bireyleri, alışkanlıklarını ve davranış kalıplarını değiştirme konusunda ikna etmektedir. (Devletin yalnızca bireyin seçim yapacağı alanı şekillendirmesi ama son kararı bireyin kendisine bırakmasıdır.)

 

Davranışsal içgörü kullanılarak yapılacak çalışmaların ciddi pilot çalışmalar gerektiğini unutmamak gerekmektedir. Ancak pilot çalışmaların etkisinin ölçülmesi ve karşılaştırılmasıyla genel nüfusa uygulanabilecek davranışsal politikalar hayata geçirilebilecektir. Davranışsal içgörü alanında yapılacak pilot çalışmalarıyla;

  • Mükellef davranışlar ve bu davranışların altında yatan karar mekanizmaları anlaşılacak,
  • Mükellefi istenen davranışa doğru yönlendirecek politika ve diğer araçlar tasarlanacak,
  • İstenen değişime ulaşmak için hangi yolun en verimli olduğuna ilişkin kanıtlar ortaya konacaktır.

Davranışsal yaklaşımların kullanılmasıyla, hem mükellef uyumunun yükseltilmesi, hem de vergi idarelerinin çalışan verimliliğinin ve servis kalitesinin yükseltilmesi hedeflenmektedir. Davranışsal yaklaşımların vergi idarelerinde kullanılacağı alanlar şöyledir;

  • Vergi Alanında Dijitalleşme: Vergiye ilişkin konularda dijitalleşmenin özellikle sistemdeki insan müdahalesinin azaltılması, süreçlerin hızlandırılması, otomatik hata düzeltme araçlarının devreye alınması, otomatik risk tespit ve değerlendirme mekanizmalarının oluşturulması amaçlarıyla kullanılabileceğinin altı çizilmiştir. Bu çalışmaların sadece mükellef uyumu değil, aynı zamanda vergi idaresinin servis kalitesini de yükselteceği öngörülmüştür.
  • Mükellef Hizmetleri: Her geçen gün artan mükellef taleplerinin karşılanması ve mükelleflerin ilk kontak noktası olan vergi dairelerindeki iş ve işlemlerin basitleştirilmesi için davranışsal metotların kullanılabileceği öngörülmüştür. Bu kapsamda, birebir iletişimi azaltacak farklı kanalların devreye alınması, gereksiz etkileşimin ortadan kaldırılması, uyuma teşvik edici bir dil geliştirilmesi ve hata ve tekrar ziyaretlerin önüne geçici önceden doldurulmuş formlar ile otomatik düzeltme mekanizmaları gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi önerilmiştir.
  • Mükellef İletişimi: Mükelleflerle başarılı bir iletişimin uyuma yönlendirici etkisinin altı çizilmiş olup, aşağıda belirtilen soruların doğru yanıtlanmasının bu başarılı iletişimde büyük önemi olduğunun altı çizilmiştir.
  • Mesaj kimin tarafından iletilmektedir?
  • Ne tür bir mesaj hangi kanalla iletilmektedir?
  • Mesaj ne zaman gönderilmektedir?
  • Mesaja konu sorun hakkında mükellefe nasıl bir çözüm yolu önerilmektedir?
  • Mesajın gönderilme amacı net olarak ortaya konmakta mıdır?
  • Denetim/Ceza: Denetim ve cezanın mükellef davranışları üzerindeki kısa ve uzun vadeli etkisi ve bu faaliyetlerin etkinliği, mükellef davranışlarındaki dönüşüm dikkate alınarak ölçülmelidir. Bu noktada denetimin tek bir firma üzerindeki etkisinden ziyade genel mükellef kitlesi davranışları ve karar verme süreçleri üzerindeki ektisinin ne olduğunun davranışsal metotlarla ölçülmesi önem kazanmaktadır.

Amerikan Dahili Gelir Servisi (IRS) davranışsal içgörünün bir vergi idaresinde aşağıdaki dört aşamada geliştirilebileceğini öngörmektedir.

  • Pilot aşama: Belli olay ve vakaların seçilerek pilot uygulamalarla davranışsal metotların test edilmesi,
  • Kurumsal kapasite oluşturma: Dışardan uzman desteğinin alınması, kurum personeline davranışsal metotlar ve akademik yaklaşımlar konusunda eğitimler verilmesi,
  • Davranışsal içgörü alanındaki farkındalığın yaygınlaştırılması: Uygulamaya dönük alanlarda davranışsal metotların uygulamaya konması,
  • Politika düzeyi: Kapasite artışı ve saha uygulamalarının kurumsal strateji ve politikalara taşınması.

Davranışsal metotların kullanımının vergi idarelerinin geleneksel yöntemlerle ulaşamayacakları mükellef uyumunu sağlayacağı ve vergi idaresinin hizmet kalitesinde yükselmeye vesile olacağı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda pilot uygulamalara devam edilmesi, kurum personelinin uzmanlarca eğitilmesinin ve kurumsal kapasite artışının gerçekleştirilmesinin öneminin altı çizilmektedir.[4]

5. OECD VE VERGİ İDARELERİ FORUMU ÜYESİ ÜLKELERDE ÖRNEK DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM UYGULAMALARI

 

Vergi İdareleri Forumu (FTA), tüm OECD üye ülkeleri ve OECD dışı ülkelerden oluşan toplam 52 üyesi bulunan bir forumdur. 2020 Vergi İdaresi Forumu (FTA) Anketine göre, FTA üyelerinin yaklaşık üçte biri misyonlarını yerine getirmek için davranışsal içgörüleri kullanmaktadır.

 

Davranışsal ekonominin konusu insan refahı ve bunun nasıl geliştirileceğidir. Davranış bilimi, insanların nasıl mükemmelden ayrıldığını vurgular. Davranış bilimi; salgın hastalıklar, otoyol güvenliği, göç, yoksulluk, iklim değişikliği, ayrımcılık, suç davranışı, istihdam, eğitim, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çok daha fazlasıyla ilgilidir. Birçok ülkede bu uygulamalar çok iyi bir şekilde uygulanmaktadır. Davranış bulgularını verimli bir şekilde kullanan ülkelerin listesine; Yeni Zelanda, Avustralya, Almanya, Katar, Lübnan, Danimarka, Hindistan, Birleşik Krallık, Hollanda, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri girmektedir. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, OECD ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar da davranış bilimini etkin bir şekilde kullanmakta ve bu alanda birçok çalışmalar yapılmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa Birliği’nde de davranışsal kamu politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Avrupa Komisyonu, 2008'den beri politika yapımına davranışsal bakış açıları uygulamaktadır ve dokuz politika alanında çalışmalar yapmıştır. Avrupa Komisyonu davranışsal içgörüleri resmen uygulanmaya ise 2009 yılında Tüketici Hakları Direktifi ile başlamıştır.

 

5.1. ABD’nin Minnesota Eyaletinde Gelir İdaresinin (IRS) Vergi Uyumu Konusunda Yaptığı Bir Deneyin Vergiye Gönüllü Uyuma Etkisi

 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama döneminde 15 Eylül 2017 tarihinde Beyaz Saray Sosyal ve Davranışsal Bilimler Takımı kurulmuştur. Bu takım, hükümetler nezdinde kurulan davranışsal içgörü birimlerine güzel örneklerden biridir. ABD Başkanı Barack Obama, davranışsal içgörü birimi hakkındaki düşüncelerine göre; davranış bilimleri ışığında, elde edilen içgörüleri uygulamak,  hizmetlerin daha etkin ve verimli sunulması, temiz enerji ekonomisine geçiş, işçilerin daha iyi işler bulması, eğitimde fırsat eşitliğinin yakalanması ve daha uzun daha sağlıklı yaşama gibi pek çok alanda 21. yüzyıla taşıyacaktır.[5]

 

Uygunluk ve vergi uyumu konusunda davranışsal yaklaşımların nasıl etkili olduğu konusunda çok çalışma yapılmıştır. ABD’nin Minnesota eyaletinde gelir idaresi yetkililerinin vergi uyumu konusunda yaptıkları bir deney davranışlarda büyük değişikliklere neden olmuştur. Yapılan çalışmada gruplar halindeki vergi mükelleflerine dört çeşit bilgi verilmiştir. Bunlar;

  • Birinci gruba, ödedikleri vergilerin eğitim, polis koruması ve yangından korunma gibi benzeri iyi amaçlı hizmetlerde kullanıldığı söylenmiş,
  • İkinci gruba, vergilerini ödemediklerinde nasıl cezalandırılacakları anlatılmış,
  • Üçüncü gruba vergi formlarını doldurma konusunda sorun yaşadıklarında nasıl yardım alabilecekleri öğretilmiş,
  • Dördüncü ve son gruba ise sadece Minnesota’da yaşayan vatandaşların %90’ından fazlasının vergi yasası yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri söylenmiştir.

 

Bu dört farklı gruba yapılan deney sonucunda vergi uyumu konusunda en yüksek etkinin dördüncü grupta gerçekleştiği görülmüştür. Yani, vergiye uyum konusunda, sadece Minnesota’da yaşayan vatandaşların %90’ından fazlasının vergi yasası yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği söylenen grubun çok daha uyumlu olduğu gözlemlenmiştir. Açıkça görüldüğü üzere, bazı vergi mükellefleri yanlış algılama sonucunda veya medya ya da aldatanların diğer yanıltıcı söylemlerine kanarak, vergi yasalarını ihlal etme konusunda daha eğilimli görünmekle beraber, mükelleflere vergi yasalarına uyanların sayısının fazla olduğu söylendiği zaman vergi kaçıranların sayısında da düşüş görüldüğü ortaya çıkmaktadır. Buna göre, halkın dikkatini başkalarının yaptıkları konusuna çekerek, istenerek veya istenmeyerek, davranışlarda belirli bir düzeye kadar olumlu yönde artış sağlanabilmektedir.[6]

 

IRS, mükelleflerle birlikte meslek mensuplarından da öneriler toplayarak anlık geri dönüş alıp ihtiyaçlarını karşılamaya dönük çalışmalar yapmaktadır. Yine online uzlaşma ile mükelleflerin uzlaşma işlemlerini online platform üzerinden yürütülmesini sağlamaktadır. Ayrıca, 2019 yılında ABD'de, serbest meslek sahibi mükelleflerine yönelik yapılan denetimlerin bu mükelleflerin gelecekteki uyum düzeyini nasıl etkilediğine dair bir çalışma gerçekleştirmiştir. Denetimler ile ilgili çalışma sonucunda; haberli yapılan denetimlerin gelecekteki uyum üzerinde kalıcı olumlu etkilerinin olduğu, denetimlerde herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmediği durumlarda uzun vadeli olumsuz sonuçların doğabileceği değerlendirilmiştir. Önceden uyumlu olmayan vergi mükellefleri, denetimden üç yıl sonra devam eden daha yüksek vergilendirilebilir gelirler bildirmeye başlamıştır (Ortalama olarak %120 daha fazla). Buna karşılık, düzeltme yapılmayanlar gelecek yıllarda kontrol grubuna göre yaklaşık %35 daha az vergiye tabi gelir bildirmişlerdir.

 

Öte yandan, ABD İç Gelir Servisi (IRS)’de yayınlamış olduğu “Daha İyi Vergi Yönetimi için Davranışsal İçgörüler Rehberi” bizzat IRS Başkanının imzası ve sunumu ile paylaşılmıştır. IRS Başkanı çalışmanın önsözünde; kendi vergi idaresinde, eyleme dönüştürülebilir iç görüler ve yatırım getirileri sağlamak için davranışsal iç görüler bulduğunu, meslektaşlarının birkaçı gibi, iletişimde yapılacak basit değişikliklerin self-servis eylemlerini ve toplanan parayı artırabileceğini bulduğunu, ABD’de denetim faaliyetleriyle birleşen davranışsal olarak kurgulanmış iletişim faaliyetleri uyumsuzların %15’inin uyumlu hale gelmesini ve iletişime geçilen her mükelleften ortalama 400 dolar toplanmasını sağladığını, davranışsal tepkileri analiz etmede kullanılan yöntemler, uygulama stratejilerinin ve politikalarının ne kadar iyi çalıştığının değerlendirilmesine de yardımcı olduğunu ifade etmiştir.[7]

 

5.2. İngiltere’de Maliye Bakanlığının Mükelleflere Davranışsal Yaklaşımı

 

İngiltere’de Davranışsal İçgörü Takımlarının (Behavioral Insights Team-BIT) yaptığı uygulama örneğinde, İngiltere’de genelde borcu bulunan vergi mükelleflerinin evine Maliye Bakanlığı imzalı mektuplar gönderilmektedir. Mektuplar, “Sayın Mükellefimiz” diye başlamakta ve “borcunuzu ödeyin” diyerek bitmektedir. Mükelleflere gönderilen mektuplar ciddi, resmi ve sıradan bir mektuptur. Davranışsal İçgörü Takımı’nın (Behavioral Insights Team- BIT) ilk çalışmalarından birinde bu mektubun sadece bir cümlesinin değiştirilmesinin bile milyonlarca İngiliz Sterlini ekstra gelir sağladığı görülüyor.

 

Kimi insanda, bu mektuplarda yer verilen, diğer mükelleflerin birçoğunun borcunu zamanında ödediği bilgisi etkili olmaktadır. Kimilerinde ise özellikle “İngiliz vatandaşlarının” bu görevini yerine getirdiği bilgisi, milliyetçilik duygularını harekete geçirerek vergi ödeme isteğini arttırıyor. Kullanılan yöntem aslında çok basit ve etkilidir. Seçilen nüfus, temsil bakımından benzer nitelikte olmasına dikkat edilerek biri kontrol üçü deney grubu olmak üzere dörde bölünüyor. Sonra da her gruba farklı bir mesaj verilerek geri dönüşler ölçülüyor.

 

Ayrıca, 2016 yılında İngiltere Gelir İdaresi tarafından gelir vergisi ödemesini yapmadığı tespit edilen mükelleflere bir hatırlatma mektubu gönderilmektedir. Gönderilen mektup, ödemeye esas temel bilgilerin dışında herhangi bir mesaj içermemektedir. 2016 yılında klasik mektuba sosyal norm temelli «Her on kişiden dokuzu vergisini zamanında ödemektedir»  davranışsal cümle eklenmiştir. Bu mesajı da içeren mektubun gönderildiği yıl vergi uyumu oranı % 68’den %83’e çıkmıştır. Her ne kadar bu artışın tek kaynağının bu mesaj olduğuna ilişkin yeterli kanıt bulunmasa da İngiliz merkezi ve yerel yönetimleri bu başarılı uygulamayı trafik cezalarının ödenmesi, su ve elektrik faturalarının ödenmesi ve belediye vergilerine uyumun artırılması için de kullanmaya başlamıştır. Ayrıca kişiselleştirilmiş mesajlar üzerine çalışmalar başlatılmıştır.[8]

 

5.3. Kanada Gelir İdaresinde Uygulanan Davranışsal Kamu Politikası Örneği

 

OECD’nin Dünyadan Davranışsal İçgörüler ve Kamu Politikası Dersleri (2017) kitabında yer alan Kanada Vergi İdaresinin uygulama örneği şöyledir.

 

Ülke/Kurum

Kanada/ Vergi İdaresi

Uygulama Dönemi

 

Temmuz 2014-Eylül 2015

Amaç

Elektronik vergi ve sosyal yardım servisine kayıt olmak için işlem başlatan mükellefleri, bir güvenlik kodu girerek süreci tamamlamaları için teşvik etmek.

Yöntem

2014 Şubat ve Temmuz ayları arasında kod talep edip kullanmayan 200.000 vatandaşa Rastgele Kontrol Deneyi uygulanması.

Uygulama

Hizmete kayıt için başvuran ama kayıt sürecini tamamlamayan My Account kullanıcılarıyla iletişime geçilmesi.

Problem

CRA (Kanada Gelir İdaresi)  tarafından sunulan My Account elektronik hizmetine kayıt için 5-10 gün içinde postayla gönderilen Giriş Kodunu girmeyen ve dolayısıyla kayıt sürecini tamamlamayan mükellefler olduğu anlaşıldı.

Müdahale

Şifre aldıktan sonra kaydını tamamlamayan mükelleflere 3 değişik tarzda mektup tasarlanmıştır;

-Kaydı tamamlamanın kolaylığını vurgulayan bir dürtme kartpostalı,

-Renkli bir teşvik mektubu

-CRA’nın genel bir mektubu.

200.000 mükellef 4 gruba ayrıldı. İlk 3 üne sırasıyla sayılan mektuplar gönderildi.

4. Kontrol grubu ile iletişime geçilmedi.

Gösterge: kaydı tamamlama oranı (ilk 3 grupla kontrol grubu karşılaştırması)

Sonuç

Renkli bir teşvik mektubu ya da CRA’nın genel bir mektubunu alanlar, hiç iletişim kurulmayanlara göre kaydı tamamlama oranı daha yüksekti. Posta kartı ise iletişim kurmamaya göre kayıt oranını artırmadı.

-Teşvik mektubu kayıtları % 9 artırdı.

-CRA’nın genel mektubu % 6 artırdı.

-Posta kartı ise % 3 artırdı.

Etki

Zamanında gönderilen basit hatırlatmalar, kayıt işlemini artırmıştır.

 

5.4. Fransa’da Davranışsal Deneyi

Fransa’da 2018’den itibaren, her mükellefe özel ödediği verginin kamu bütçesinde hangi amaçlarla kullanıldığını gösteren bir simülatörü içeren bilgilendirme sayfasını yayına almıştır. 2016 ve 2018’de verginin dijitalleşmesi alanında çalışan özel sektör ve kamu kesimi uzmanlarını bir araya getiren yazılım geliştirme fuarları yapılmıştır. Personel eğitimine dönük olarak Kamu Maliyesi Akademisi kurulmuştur.

 

5.5. Almanya’da Davranışsal Deneyi

Almanya’da 2015 yılında yapılan anket sonucunda yedi denetim deneğinden birinin denetimi çevreleyen ortamı gergin ila agresif ve düşmanca olarak değerlendirdiğini göstermiştir. Bu durumu iyileştirmek için, Aşağı Saksonya vergi idaresi müfettişleri çatışmasız prosedürlerle ve büyük vergi mükellefi işletme denetimleri için yapıcı, hedefe yönelik iletişim taktikleri ile eğiterek yeni bir yaklaşım getirmiştir. Bu yaklaşımlar, vergi mükellefinin talebi veya uyum olasılığının daha yüksek olduğunu algılayan denetçinin tavsiyesi üzerine, yıllık denetimden geçen şirketlerin geleneksel denetimlerine uygulanmış ve bu denetimler aynı anda gelecek yıllarda da yapılmıştır. Araştırmalar, sisteme daha fazla güven ve inanç olduğunda gönüllü uyumluluğun arttığını göstermiştir.  İşbirlikçi yaklaşımlar, özgünlük ve daha fazla şeffaflık ile empatik ve olumlu iletişimleri teşvik etmektedir. Bunlar, iki yönlü sonuçlarla denetçi ile denetim konusu arasındaki güveni artırmayı amaçlamaktadır. Denetçilerin denetim konusuyla daha iyi uyum etkileşimlerini teşvik etmesine yardımcı olurken, aynı zamanda denetçiler için daha iyi bir deneyim yaratmaktadır.

 

5.6. Belçika’da Davranışsal Deneyi

Belçika Vergi İdaresi, geç ödemeleri azaltmak için gelir vergisi mükelleflerine farklı davranış mesajları içeren hatırlatma mektupları göndermiştir. Deneme, erken ödemelerde %18'lik bir artışla sonuçlanmış ve deneme maliyetinin 40 katından daha fazla bir getiri olan 3.16 milyon Euro ek net gelir sağlanmıştır.

 

5.7. İspanya’da Davranışsal Deneyi

İspanya’da özelikle kayıt dışılıkla mücadele alanında çok görünür bir iletişim strateji izlenmektedir. Riskli sektörler ve buralarda yapılan denetim ve cezai işlemlere ilişkin bilgiler kamuoyu ile sürekli biçimde paylaşılmaktadır. Tek bir veri tabanına dayanan, ortak bir risk değerlendirme sistemi kurulmuştur. HERMES ismi verilen sistem, uluslararası veri paylaşımına da açık olacak biçimde kurgulanmıştır.

 

5.8. Hollanda’da Davranışsal Deneyi

Hollanda Vergi ve Gümrük İdaresi, mükelleflere gönderdiği mektuplarla, kayıt dışılığı azaltmaya çalışmıştır. Mektuplarda; vergi mükellefinin yabancı banka hesapları hakkında bilgiler, para cezası kesilmeden kayıt altına alınması için verilen süre ve ayrıca birçok kişinin zaten başvurmuş olduğunu vurgulayan normlar hakkında bilgiler yer almıştır. Bu mektuplar, yaptırıma karşı güvenirliliği artırmış ve para cezalarından kaçınmak için erken başvuruyu teşvik etmiştir. Bununla birlikte, gönüllü uyumu başarıyla artmasını da sağlamıştır. 2012 yılından beri, kişisel ve finansal bilgiler hariç, mükellef sorularını yanıtlamak için sosyal medya kanallarını kullanmaktadır. Diğer taraftan bir sosyal medya ekibi, Hollanda Gelir İdaresinin kamu nezdindeki görünürlük ve imajını sürekli takip etmekte, gereken yerlerde konuya özel mesajlarla müdahalelerde bulunmaktadır. Mükelleflerden gelen ve yanıtlanamayan soruları anlayarak otomatik olarak doğru bölümlere yönlendiren bir yapay zeka kurgulanmıştır. Ayrıca aynı program, benzer soruları algılamakta ve gelir idaresi çalışanları için otomatik cevaplar önermektedir. 2018 yılında hangi mükellefin, hangi araçları kullanarak ödeme yapabileceğini gösteren bir yazılım da kullanılmaya başlanmıştır.

 

5.9. Norveç’de Davranışsal Deneyi

2020 yılında Norveç Gelir İdaresi, COVID-19 pandemisinin ekonomik etkilerinin ekonomik yardım programlarına verilen desteği, vergi idarelerine olan güveni ve vergi kaçırmaya yönelik tutumları nasıl etkileyebileceği hakkında anket deneyleri gerçekleştirmiştir. Yapılan çalışmalar saha denetimlerinin azaltılmasına ilişkin eklenen bir cümlenin, İş Tazmini Sigortasına uyumu başlangıç noktası olan %80'den yüzde 5,6 puan azaltmıştır. Ayrıca denetime maruz kalma beklentisinde %10 azalmaya ve vergi idaresinin denetim kabiliyetine olan güvende de %14 azalmaya neden olmaktadır. Yıl içinde sürekli olarak kullanılabilen ve gelirdeki değişime göre yıl sonunda oluşacak vergiyi hesaplayan online bir hesaplama aracı mükelleflerin kullanımına sunulmuştur. Bankalarla yapılan anlaşma gereği, mükellefin onayı ile vergi ve ilgili bilgiler vergi idaresi tarafından bankalarla paylaşılmaktadır. Böylelikle mükellefin vergi uyumu bankalar tarafından görülebilmektedir. Bu durum mükelleflerin krediye ulaşmalarını kolaylaştırmaktadır. Göçmenlerin vergi mükellefi olmalarını kolaylaştırmak için vergi idaresi ve nüfus idaresi arasındaki elektronik iletişim kuvvetlendirilmiştir. Bunun için göçmenlere tanımlanan kimlik numaraları, vergi dairesinin kullandığı veri tabanlarına da tanımlanmıştır.

 

5.10. Litvanya’da Davranışsal Deneyi

Litvanya’da2017 yılında son üç yılda, vergi beyanı yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve kayıtdışı olarak çalıştığından şüphe edilen 4.324 kişilik örneklem içinden 1081 kişiye aşağıdaki üç mesajdan biri e-postayla gönderilmiştir.

  • Sadece son ödeme tarihlerini ve ödeme linkini gösterir bir mesaj,
  • Önceki dönemde beyanname verilmemesini bilinçsiz bir hata olarak değerlendiren ama yeni dönemde hatanın tekrarının bilinçli bir suç olacağını ifade eden daha sert tonlu bir mesaj,
  • İstatistikler de içeren ve beyanname doldurma oranının her geçen gün arttığını anlatan sosyal içerikli bir mesaj,

iletilmiştir.

Ayrıca bir grup kontrol grubu olarak ayrılmıştır. Davranışsal mesajlar giden tüm gruplarda uyumluluk oranı kontrol grubuna göre yükselmiştir. Sert tonlu mesajı alanların uyumluluk oranı, sosyal norm temelli mesajı alanlara göre %9,4 daha yüksek olmuştur. Yine demografik özelliklere göre mesajları alanların uyumluluk oranlarında farklılıklar görülmektedir. Bu deney genel mektuplar yerine demografik özelliklere göre kişiselleşen mesajların daha etkili olduğunu göstermiştir.

 

5.11. Avustralya’da Davranışsal Deneyi

Avustralya Vergi Dairesi (ATO), 2016 yılında davranışsal içgörülerin benimsenmesini sağlamak için davranışsal içgörü ilkelerini yerleştirmek ve kurumsal kapasiteyi artırmak amacıyla özel bir Davranışsal İçgörü Birimi kurmuştur. Stratejik bir çerçeve, farkındalık artırma stratejisi, yetenek geliştirme stratejisi ve şirket içi davranış içgörüleri geliştirerek minimum kaynaklarla müşteri deneyiminde ölçülebilir iyileştirmeler sağlamıştır. ATO, 8,5 Tam Zamanlı Eşdeğeri (FTE) personeli olan küçük bir merkezi Davranışsal Öngörü Birimi etrafında oluşturulmuş dağıtılmış bir model kullanmıştır. Davranışsal İçgörü Birimi, kuruluştaki 20 iş kolunun tamamında ilkeleri uygulayan ve savunan 150 davranışsal içgörü uygulayıcısına tavsiye, eğitim ve destek sağlamaktadır. Farkındalık artırma stratejisi Behavioral Insights Unit, ATO personeli, Avustralya Kamu Hizmeti kurumları ve uluslararası muadilleri için sürekli bilinçlendirme ve katılım faaliyetleri üstlenmiştir.

 

Davranışsal Öngörü Birimi, temel, orta ve ileri seviye faaliyetleri içeren kapsamlı bir yetenek stratejisi geliştirmiş ve uygulamıştır. ATO, kapsamlı referans materyalleri geliştirdi ve diğer devlet kurumlarının yanı sıra ATO'nun iş gücünün %20'sinden fazlasını eğitmiştir. Ekip küçük olmasına rağmen disiplinle, sürecin yeniden tasarımından katılım ve yazışma faaliyetlerine kadar çeşitli teknikler kullanarak ATO ile etkileşim kurarak topluluğun deneyimini ölçülebilir bir şekilde iyileştirmiştir. Ekip, ilk iki yılında 180'den fazla etkinliğe yardımcı olmuştur.

 

5.12. Endonezya’da Davranışsal Deneyi

Endonezya’da 2018 yılında belli bir eşiğin üzerinde gelir elde eden KOBİ’lere dönük başlatılan bir vergi uygulamasına dönük olarak farklı mesajlar içeren üç takvim hazırlanmış ve her biri 6 bin firmaya gönderilmiştir. Ayrıca bir de kontrol grubu oluşturulmuştur. Takvimler aşağıdaki mesajları içermiştir.

  • Sadece yeni vergiye ilişkin gerekli bilgiler, son ödeme tarihleri ve ödeme yerleri yalın bir dille anlatılmıştır.
  • Bilgilere ilave olarak vergilerin kamu hizmetlerinin finansmanındaki önemi rakamlar ve istatistiklerle gösterilmiştir.
  • Bilgilere ilave olarak zamanında vergi ödenmezse karşılaşılacak faizler ve cezalar vurgulanmıştır.

 

15 ayın sonunda deney grubundaki şirketlerde, kontrol grubuna göre, uyumda %25’lik ve toplam hasılatta %7’lik artış olmuştur. Cezaları içeren takvimin en etkili uygulama olduğu tespit edilmiştir. Ancak sadece bilgileri içeren takvimi alan ve uyum sağlayan şirketlerin ödediği vergi miktarı hepsinden yüksek olmuştur. Deney için harcanan paranın 37 katı değerinde vergi geliri elde edilmiştir.

 

5.13. Singapur’da Davranışsal Deneyi

Singapur Gelir İdaresi, gecikmiş vergi borçlarının ödenmesini teşvik etmek için çağrı ifadelerini güncellenmiştir. Yeni hazırlanan ifadede, vadesi gelmemiş vergi borçlarının ödeme tarihleri önceden hatırlatılmış, gelecekteki ödemeler için taahhüt oluşturulmuş ve vergi mükellefleri teşvik edilmiştir. Gözden geçirilmiş çağrı metni, daha erken ödeme yapanların sayısını %10'dan fazla artırmıştır. Vergi konularında daha az bilgi sahibi olma eğiliminde olan yeni kurulan şirketlere zamanında vergi vermemenin sonuçlarını vurgulayan hatırlatma mektupları göndermiştir. Kayıptan kaçınmayı vurgulayan yeni mektuplar, orijinal hatırlatmalara kıyasla zamanında başvuru yapan yeni kurulan şirketlerin oranında 6,5 ​​puanlık bir iyileşme sağlamıştır.

 

5.14. Yeni Zelanda’da Davranışsal Deneyi

Yeni Zelanda'nın Gelir İdaresi (IR), Yeni Zelanda'nın Öğrenci Kredisi programını yöneten devlet kurumlarından biridir. 2011'in ortalarına gelindiğinde, hızla artan temerrüt borcu 400 milyon NZD'den fazlaydı. IR diğer kurumlarla veri eşleşmesini artırmak için yasal değişiklikler uyguladı, yurtdışında yerleşik borçlularla temasa izin verildi (%70'i temastan sonra uyum gösterdi) ve ' temerrüde düşen ve ülkeyi terk etmeye çalışan borçlular için politika geliştirerek bir 'sınırda tutuklama' uyguladı. Öğrenci kredisi borcunu ödeyemeyen ilk tutuklanan kişi, toplumun olumlu görüşüyle medyanın ilgisini çekti. Tutuklamayı takip eden iki ay içinde, IR ile iletişime geçen denizaşırı ülkelerdeki borçluların ödemesinde %50'lik bir artış gerçekleşmiştir.

 

5.15. Ruanda’da Davranışsal Deneyi

Mükelleflerin beyan davranışlarını etkilemek için 2016 yılında mükelleflere çeşitli içeriklerde mektuplar (dürtme mesajları) gönderilmiştir. Mükelleflerin bizzat adlarına ve adreslerine resmi yoldan gönderilen bu mektuplarda, vergi ile ilgili yasal hatırlatmalara ilave olarak bir kısmında sosyal normları, bir kısmında ise caydırıcı hükümleri içeren mesajlar yer almıştır. Mektuplar, başkent Kigali’deki kurumlar vergisi mükelleflerinin %79’u ve gelir vergisi mükelleflerinin ise %14’üne gönderilmiştir. İki farklı mektuplarda yer alan mesajlar şöyledir;

 

  • Vergi ve kamu hizmeti arasındaki ilişkiyi vurgulayan (sosyal normları içeren) mektuplar; “Verginizi ödemek suretiyle, çocuklarımızın eğitimine, sağlığın finansmanına ve güvenliğimize katkı sağlayacaksınız. Verginizi ödeyin. Ruanda’yı inşa edin. Gurur duyun.”
  • Caydırıcı içerikteki mektuplar ise “Biliyor musunuz ki, gelirinizi beyan etmez ve vergilerinizi zamanında ödemez iseniz, vergi idaresi sizi cezalandırabilir ve size dava açabilir. Vergilerinizi zamanında ödeyin ve cezalardan kaçının.”

Sonuçta birinci mektupların daha etkili olduğu gözlenmiştir. Çalışmada ayrıca mektuptan daha düşük maliyetli SMS ve e-posta gibi geleneksel olmayan iletişim yöntemlerinin daha etkin olduğu ve beyanı önemli ölçüde artırdığı gözlenmiştir. Bu maliyet etkin iletişim yöntemlerinin ekstra getirisi 9 milyon ABD Doları olarak tahmin edilmiştir.

 

5.16. Guatemala’da Davranışsal Deneyi

Yapılan davranışsal deneyde, “Bizim kayıtlarımıza göre, Guatemalalıların %64,5’i, 2013 yılında gelir vergisi beyannamelerini zamanında vermiştir. Siz, bu vergiyi henüz beyan etmeyen az sayıda Guatemalalı içinde yer almaktasınız” ifadelerini içeren mektupları alan mükelleflerin vergi ödemesi %5,5 oranında artmıştır. Bu tür mektupların bütün vergi mükelleflerine gitmesi halinde 760.000 Dolar ilave gelir sağlanacağı (mektup yollama maliyetinin 36 katı) tahmin edilmektedir.

 

5.17. İrlanda’da Davranışsal Deneyi

KOBİ'ler İrlanda’daki aktif işletmelerin %99,8'ini temsil etmektedir. Ekonomik önemleri göz önüne alındığında, Gelir Komiserleri Ofisi, hizmetlerden memnuniyeti artırmak, yükleri azaltmak ve uyumu iyileştirmek için KOBİ'lerin karşılaştığı sorunları ölçmek amacıyla bir anket düzenlemiştir. İrlanda Gelir İdaresi, kişiselleştirilmiş bir notun anket yanıtlama oranı üzerindeki etkisini test etmek için bir RCT yürütmüştür. Bu uygulamayı alanların ankete yanıt verme olasılığının kontrole göre yüzde 16 puandan daha fazla olduğu ve ilk 15 gün içinde yanıt verme olasılığının neredeyse iki katına çıktığı tespit edilmiştir. İrlanda'da, Gelir Komiserleri Ofisi, farklı türdeki vergi mükelleflerinin aynı muameleye nasıl tepki verdiğini belirleyen ve vergi idarelerinin davranışlarını etkileyebilecek kişilere odaklanmasını sağlayan, Yükseltme Modelleme adlı bir tekniği denenmiştir.

 

İdare, kağıt form kullanarak önceki yıl sağlık giderleri için vergi indirimi talep eden 39.000 vergi mükellefine mektup postalamış, ancak rastgele seçilen 6.000 vergi mükellefini kontrol grubu olarak belirlemiştir. Daha sonra online hak talebinde bulunanların özelliklerini ve davranışlarını incelemek için iki yöntem geliştirilmiştir. Modellerden biri, bir mektup aldıktan sonra online olma olasılığını tahmin ederken, ikincisi mektup almadan online hareket etme olasılığını tahmin etmiştir. İki puan arasındaki fark, mektup nedeniyle online hareket etme olasılığını göstermiştir. Yüksek düzeyde yanıt verme kategorisinde olduğu tahmin edilen vergi mükellefleri, diğer vergi mükelleflerinin iki katı artımlı yanıt oranına sahip olmuştur. Bu fırsat, vergi idaresinde artış modellemesi uygulamak için başarılı bir kavram kanıtı sağlamıştır.

 

5.18. İngiltere’de Davranışsal İçgörü Takımının Uygulama Örnekleri

 

2010 yılında İngiltere’nin Kabine İşleri Başkanlığı Örgütlenmesi içerisinde yer alan Davranışsal İçgörü Takımı kurulmuştur. 2018 yılı itibariyle yalnızca İngiltere Davranışsal İç- görü Takımı birçok ülkede 780’den fazla projeye imza atmış ve en az 400 tane rastgele kontrol deneyi yapmıştır. Davranışsal İçgörü Takımı üç temel hedef üzerinden hareket etmektedir. Bunlar; en azından iki temel politika alanının dönüştürülmesi, İngiliz Hükümeti politikalarında davranışsal yaklaşımların yaygınlaştırılması ve bu esnada ortaya çıkan maliyetin on katının geri kazanılmasıdır. Davranışsal kamu politikalarında iki temel yönlendirici prensip üzerinden hareket edilmektedir. Bunlar; Thaler’ın dürtme yaklaşımında da üzerinde durduğu pozitif sosyal etki yaratılması ve davranışsal müdahalelerin etkilerinin değerlendirilmesidir. Davranışsal müdahalelerin etkilerini değerlendirmek amacıyla rastgele kontrollü deneyler yapılmaktadır. İngiltere’nin Davranışsal İç görü Takımı aynı zamanda davranışsal kamu politikalarına ilişkin diğer ülkelerde gerçekleştirilen programlara da destek vermekte olup bazıları aşağıda yer almaktadır.[9]

 

İngiltere’de kurulu Davranışsal İç görü Takımı; vergi borcunun ödenmesi, el yıkamanın teşvik edilmesi, HIV/AIDS’in önlenmesi, aşılama programları, bağışta bulunma, sıtmayı önleme, sağlıklı hamilelik girişimi, gübre kullanımı, gençlerin yetkilendirilmesi, bebek emzirme düzeyinin yükseltilmesi, kanser hastalarına erken teşhis yapılabilmesi, emeklilik tasarrufu, kolluk kuvveti reformu, otomatikleştirilmiş banka tasarrufu, okullarda şiddetin önlenmesi, eğitimi ve becerisi yüksek öğretmenlerin kırsal alanda çalışmalarının teşvik edilmesi, tüberküloz ile mücadele edilmesi, enerji tasarrufu, borçların geri ödenmesi ve organ bağışı gibi birçok alanda arzu edilen sonuçlara ulaşmada davranışsal içgörülere başvurmaktadır. Davranışsal yaklaşımlar nasıl uygulanıyor sorusunun cevabı da ülkelere göre farklılık göstermektedir.

5.18.1. Program kapsamında Kosta Rika’daki uygulama örneği

 

Vergi dairesinde e-posta adresi ve üçüncü şahıs bilgileri bulunan 12.515 firmadan kontrol grubunda yer alanlara herhangi bir hatırlatma e-postası gönderilmezken, deney gruplarından birine davranışsal hatırlatma e-postası gönderilmiş, diğer gruba ise davranışsal hatırlatma e-postası yanı sıra bir başka firmanın işlemlerine ilişkin detaylı bilgi sunulmuştur. Neticede davranışsal hatırlatma e-postaları vergi beyannamelerini %11,5’ten %32,5’e yükseltirken, hatırlatma e-postasına ek olarak bir başka firmanın işlemlerine ilişkin detaylı bilgi verildiğinde ise vergi beyanname oranı %34’e çıkmıştır. 2014 yılında yapılan deney kurumlar vergisi beyanlarını doldurmayan, 50.000 firma üzerinde yapılmıştır. Firmaların rastgele seçilen üçte ikisine bu durum karşısında alacakları cezaları net biçimde anlatan kişiselleştirilmiş e-postalar yollanmıştır. E-posta yollanan firmalarda vergi beyanları verenlerin sayısında 5 hafta içinde %20 puanlık bir artış gerçekleşmiştir. E-posta gönderilen firmaların bir bölümüne yollanan mesajda, gelir beyanlarının doğruluğunun kontrolü için üçüncü taraf bilgilerinden de faydalanılacağı ifade edilmiştir. Bu grupta vergi beyanlarını verenlerin sayısında artış %22,5 olarak gerçekleşmiştir.

 

5.18.2. Polonya’da gerçekleştirilen vergi uyumu programı

 

Polonya’daki Lubuskie ve Wielkoposkie bölgelerinde yer alan 31.929 vergi mükellefinden bazılarına hiçbir hatırlatma yazısı gönderilmemişken, bir kısmına Polonya vergi dairesinin resmi hatırlatma yazısı, bir kısmına da davranışsal yaklaşımlardan hareketle oluşturulan hatırlatma yazısı gönderilmiştir. Sonuçta davranışsal hatırlatma yazısı vergi ödeme düzeyini %17 oranında arttırırken, Polonya vergi dairesinin hatırlatma yazısı %8 oranında arttırmıştır.

 

2015 yılında yapılan deneyde, gelir beyanı veren ancak ödemesini yapmayan 149,925 kişiye ulaşılmıştır. Bu mükelleflerin dokuzda birine aşağıdaki mesajlardan birini içeren mektuplar yollanmıştır.

  • Sert tonlu (vergi ödememeyi bilinçli bir tercih olarak tanımlayan ve cezalara vurgu yapan)
  • Yumuşak tonlu (verginin toplumsal bir sorumluluk olduğunu hatırlatan ve kamu kaynakları vergi ilişkisine vurgu yapan) mesajlar yollanmıştır.
  • Bazı mükellefler ise bu iki yöntemin birden kullandığı mesajlar almıştır.

 

Ayrıca mükelleflerden bazıları mesajı taahhütlü posta alırken, bazıları sıradan mektup olarak almıştır. Sert tonlu mesajları alanların uyumluluğunda daha yüksek oranda bir düzelme görülmüşse de davranışsal mesajları alan grupta ortalama %20 oranında uyumda yükselme olmuştur. Ayrıca kadınların sert tonlu mesajlardan erkeklere göre daha fazla etkilendikleri gözlemlenirken, kamu hizmetlerinin verilmesi ve vergi arasındaki ilişkiye dair vurgunun genç yaş grubu ve kırsal kesimde etkili olduğu gözlenmiştir. Taahhütlü posta ile sıradan mektup arasında ise anlamlı bir fark bulunamamıştır.

 

5.18.3. Guatemala'daki Vergi İdaresine davranışsal içgörüler uygulamak için desteklenen proje

 

Şubat 2017'de Behavioral Insights Team (BIT) ve Guatemala'nın Vergi Dairesi (SAT) ,Guatemala'daki vergi idaresine davranışsal içgörüler ve titiz değerlendirme uygulamak için Küresel İnovasyon Fonu (GIF) tarafından desteklenen bir ortaklık kurmuştur. Bu rapor, Behavioral Insights Team'in (BIT) Küresel İnovasyon Fonu (GIF) ile bir çalışma programı kapsamında Guatemala Vergi Dairesi (SAT) ile yürüttüğü ikinci projeyi özetlemektedir. Amaç, SMS hatırlatmalarının vergi beyannameleri üzerindeki etkisini 'Genel Vergi Mükellefleri' tarafından değerlendirmektir.

 

Genel Vergi Mükellefi Rejimi, yıllık geliri 150.000 GTQ (20.400 USD) üzerinde olan bireysel vergi mükelleflerini ve küçük şirketleri içermektedir. Bu mükelleflerin aylık olarak gelir vergisi ve KDV beyannamesi vermeleri gerekmektedir. Genel Vergi Mükelleflerinin yaklaşık %30'unda vadesi geçmiş KDV beyannamesi bulunmaktadır. SAT, cep telefonu numarası olan Genel Vergi Mükellefleri arasında yaklaşık 15 milyon GTQ (yaklaşık 1,9 milyon ABD Doları) tutarında gecikmiş KDV beyannamesi bulunduğunu tahmin etmektedir.

 

Guatemala'nın Vergi Dairesi daha önce genel vergi mükelleflerine SMS hatırlatmaları gönderiyordu. Ancak, vergi mükellefi davranışları üzerindeki etkilerini hiçbir zaman değerlendirmemişti. SMS hatırlatmalarının genel mükellefler arasında KDV beyannamesini teşvik etmede etkili bir araç olup olmadığı değerlendirilmeye çalışılmıştır. SAT'ın SMS hatırlatıcılarının vergi beyannamesi ve ödeme üzerindeki genel etkisini test etmenin yanı sıra, aşağıdaki unsurların etkisi de değerlendirilmeye çalışılmıştır. Kanıtlar, farklı zamanlarda iletilen aynı mesajın büyük ölçüde farklı başarı seviyelerine sahip olabileceğini göstermektedir. Bunu test etmek için, bildirim son tarihinden önce veya sonra mesajlar gönderilmiştir. Basitleştirme, kişiselleştirme ve caydırıcı mesajlaşma kullanımı gibi farklı davranış stratejilerinin etkisi araştırılmıştır.

 

6. TÜRK GELİR İDARESİNDE VERGİ BİLİNCİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE VERGİYE GÖNÜLLÜ UYUMUN ARTIRILMASINDA DAVRANIŞSAL KAMU POLİTİKALARINDAN FAYDALANILMASI

 

Ülkemizde vergi alanından önce davranışsal kamu politikalarının uygulandığı alanlar olmuş ve çeşitli bakanlık ve kuruluşlar bu yaklaşımları uygulamışlardır. Türkiye’nin de bu sürece ayak uydurması ve davranışsal kamu politikalarının kapsamını genişletmesi ve yaygınlığını arttırması gerekmektedir. Bu nedenle; eğitim, sağlık, yeşil enerji kullanımının teşvik edilmesi, trafik probleminin çözülmesi, vergi ödemenin teşvik edilmesi, obezitenin azaltılması, fiziksel aktivite sayısının arttırılması, sağlık kontrollerinin düzenli yapılmasının teşvik edilmesi, el yıkama alışkanlığının kazandırılması, organ bağışının arttırılması, eğitimde nicelik ve nitelik artışı, işsizliğin azaltılması, girişimciliğin özendirilmesi gibi birçok alanda davranışsal politikaların oluşturulması gerektiği düşünülmektedir. Türkiye’de davranışsal ekonomi uygulamaları kapsamında yürütülen bazı projeler şöyledir;

 

  • Davranışsal politikaları ülkemizde ilk uygulayan kamu kurumu olan Ticaret Bakanlığı, Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği ile ortaklaşa yürüttüğü proje sonucunda ticaret ve ekonomi alanında uygulanmıştır. Ticaret Bakanlığı-İhracat Genel Müdürlüğü: “Aksiyon Planı” olarak hazırlanmıştır. Bu birim tarafından, Türkiye'de ilk defa kamu eliyle yapılan Rastgele Kontrol Deneyi yürütülmüştür. Deney kapsamında 30 bin ihracatçıya 4 farklı e-posta gönderilmiş, bu 4 gruptan, en teşvik edici mesajı içeren e-posta, ihracat destek başvurularında %27 artışa imkan sağlamıştır. Davranışsal İçgörü Takımının da çözüm ortağı olarak destek vermesi sonucunda "kolaydestek.gov.tr" isimli internet sitesini oluşturmuştur. Sonuçta ufak dokunuşlarla büyük ilerleme kaydedilmiş ve ihracat desteklerini anlatan mevzuatların fazla olduğu normal siteye göre "kolaydestek.gov.tr" sitesinin 5 kat daha fazla tıklandığı ortaya çıkmıştır.
  • İşe Alımlarda Yanlılığı ve Önyargıları Anlamak (Dünya Bankası ve TEPAV)
  • İş Arayanları İş Arama Sürecinde Desteklemek (Dünya Bankası ve İŞKUR)
  • “Daha Yeşil Bir Türkiye’yi Birlikte İnşa Edelim” Seferberliği (Tarım ve Orman Bakanlığı)
  • Bireysel Emeklilik Otomatik Katılım Sistemi (OKS) 
  • Türkiye Kızılay Derneğinin Kan Bağışı Uygulaması

Diğer taraftan, 2021-2023 dönemi Yeni Ekonomik Programında yer alan “Vergi mükelleflerimizin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılması” eylemi kapsamında, Gelir İdaresinin mükelleflere sunduğu tüm uygulama ve hizmetlerin, vergi bilincini ve gönüllü uyumu artıracak şekilde davranışsal kamu politikaları yaklaşımıyla yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi, orta ve uzun vadeli davranışsal kamu politikaları üretilmesi ile bu politikaların uygulanabilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından, toplumsal refahı artırmada davranışsal kamu politikaları kapsamında yapılan çalışmalar sonucunda, 2021 yılında Hazır Beyan Sistemi üzerinden verilen beyanname sayılarında %5,5’lik artış gerçekleşmiştir.[10]

 

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de kamu politikalarında davranışsal yaklaşımlara başvurulmakta ve söz konusu yaklaşıma üst politika belgelerinde yer vermektedir. Bu bağlamda, Türkiye Yeni Ekonomik Programında (YEP) (2021-2023) “Vergi mükelleflerimizin vergi bilincinin güçlendirilmesi ve vergiye gönüllü uyumun artırılması için davranışsal kamu politikalarından faydalanılması” eylemi yer almakta ve Başkanlığımız tarafından bireysel ve toplumsal vergi bilinci ve gönüllü uyumu güçlendirmeyi hedefleyen eylem ve projelerin hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda, Gelir İdaresi Başkanlığı/Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığına bağlı olarak “Davranışsal Kamu Politikaları Geliştirme ve Uygulama Müdürlüğü” 19 Mart 2021 tarihinde kurulmuş olup, merkez ve taşrada Davranışsal Yaklaşım Takımları oluşturulmuştur.

 

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından internet sayfasında (www.gib.gov.tr) yayımlanan 2022 Yılı Faaliyet Raporunda yer alan bilgilere göre; mükelleflere sunulan tüm uygulama ve hizmetlerin, vergi bilincini ve gönüllü uyumu artıracak şekilde davranışsal kamu politikaları yaklaşımıyla yeniden gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi, orta ve uzun vadeli davranışsal kamu politikaları üretilmesi ile bu politikaların uygulanabilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda 2022 yılında;

  • 2022 yılı Motorlu Taşıtlar Vergisi 1. taksit ödeme döneminin hatırlatılması çalışması,
  • 2022 yılı Hazır Beyan Sistemi üzerinden beyanname verecek mükelleflerin bilgilendirilmesi çalışması,
  • 2022 yılı Motorlu Taşıtlar Vergisi 2. taksit ödeme döneminin hatırlatılması çalışması,
  • Geçmiş döneme ait (2019-2020-2021 yılları) Motorlu Taşıtlar Vergisi borcunu ödemeyen mükelleflere yönelik bilgilendirme ve hatırlatma çalışması,

yapılmış ve aksiyon raporları hazırlanmış olup, bu çalışmalarda mükelleflerin doğru ve etkili bir şekilde yönlendirmek için davranış bilimleri tekniklerinden yararlanılmıştır. Mükelleflere SMS ve e-devlet üzerinden mesajlar gönderilmiş olup, konuyla ilgili hazırlanan içerikler Gelir İdaresinin sosyal medya hesaplarında yayınlanmıştır.[11]

SONUÇ

 

OECD üyesi ve Vergi İdareleri Forumu üyesi ülkelerin vergi idareleri, hayati kamu hizmetlerini finanse etmek için her yıl yüz milyarlarca dolar/euro gelir elde etmektedir. Bunun çoğu, mükelleflerin yükümlülüklerini gönüllü olarak yerine getirmelerine bağlıdır ve bu davranıştaki küçük olumlu değişiklikler önemli ölçüde ek gelire yol açabilir. Davranışsal yaklaşımlar konusunda son yıllarda yapılan çalışmalar, davranışsal içgörülerin kullanımının, vergi mükelleflerinin davranışlarını nasıl etkileyebileceğini net olarak ortaya koymaktadır.

 

Son yıllarda yapılan araştırmalar bireylerin iktisadi kararlarında her zaman rasyonel davranmadıklarını aynı zamanda psikolojik durumlarının da tutum ve davranışlarına yansıttıklarını göstermektedir. Yani insanlar her zaman karar alırken rasyonel davranmazlar ve insan davranışlar çeşitli yönlendirmelerle istenen yönde yönlendirilebilir. Bu nedenle, mükelleflerin vergiye uyum konusundaki davranışlarında sadece parasal mali yük değil, sosyal ve psikolojik durumları da çok etkili olmaktadır.

 

Dünyada son on yıldır yeni trend olan gelir idareleri tarafından davranışsal yaklaşımların vergi alanında kullanılması; mükellefiyetin başlamasından, beyannamelerin verilmesine, verginin ödenmesine, cebri tahsilat süreçlerine ve diğer ödev ve yükümlülüklerin yapılmasına kadar tüm vergisel süreçlerde; mektup, SMS, e-posta veya diğer iletişim kanallarıyla, mükellefleri önceden dürten ve davranışlarını olumlu yönde yönlendiren bir sistem olarak etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

 

Davranışsal yaklaşımların kamu politikalarına uygulanması dünyada ve Türkiye’de her geçen gün yaygınlaşmakta olup bu kapsamda; eğitim, sağlık, yeşil enerji kullanımının teşvik edilmesi, sıfır atık uygulaması, trafik probleminin çözülmesi, vergi ödemenin teşvik edilmesi, obezitenin azaltılması, fiziksel aktivite sayısının arttırılması, sağlık kontrollerinin düzenli yapılmasının teşvik edilmesi, el yıkama alışkanlığının kazandırılması, organ bağışının arttırılması, eğitimde nicelik ve nitelik artışı, işsizliğin azaltılması, girişimciliğin özendirilmesi gibi birçok alanda davranışsal politikaların oluşturulması gündemde bulunmaktadır.

 

Ancak, davranışsal yaklaşımların fikir babası olan İngiltere örneğinde olduğu gibi kamuda bakanlıklarında üzerinde politika üretme ve uygulama konusunda mutlaka davranışsal kamu politikası birimlerinin kurulması gerekmektedir. Devletin en üst kurumları tarafından sürekli ve kalıcı olarak bir politika uygulanmadığı sürece davranışsal yaklaşımların vergi gibi özel alanlarda kullanılması istenen etkiyi yaratmayacaktır. Davranışsal yaklaşım politikalarının mutlaka kurum ve kuruluşların stratejik planlarına girmesi gerekmektedir.

 

*Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.

 

KAYNAKÇA

 

  1. Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, Dürtme (The Nudge), Sağlık, Zenginlik ve Mutlulukla İlgili Kararları Uygulamak, Pegasus Yayınları, İstanbul
  2. Cass R. Sunstein, Behavioral Science and Public Policy, Cambridge University Press is Part of The University of Cambridge, 2020
  3. Senin Kararın! (mı?)-Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, Ticaret Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanlığı, 2018
  4. 2021-2023 Dönemi Yeni Ekonomi Programı (Orta Vadeli Program) ve Orta Vadeli Mali Plan
  5. Vergi İdarelerinde Davranışsal İçgörülerin Kullanımı (Use Of Behavıoural Insıghts In Tax Admınıstratıons), OECD, FTA (Federal Vergi Oteritesi), IRS (Dahili Gelir Servisi), 23.09.2021
  6. Amerika Birleşik Devletleri İç Gelir Servisi (IRS), Daha İyi Vergi İdaresi için Davranışsal İçgörüler: Kısa Bir Kılavuz, ABD Gelir İdaresi'nden Alicia M. Miller ve Dr. Anne D. Herlache, Peter Green ve Jessica De Vries, https://www.oecd.org/tax/forum-on-tax-administration
  7. www.gib.gov.tr, GİB 2021 Yılı Faaliyet Raporu, Yayın No: 429, Şubat 2022
  8. www.gib.gov.tr, GİB 2022 Yılı Faaliyet Raporu, Yayın No: 455, Mart 2022.
  9. İmdat Türkay, Vergi Bilinci/Vergi Ahlakı/Vergiye Gönüllü Uyum ve Vergiye Gönüllü Uyumu Etkileyen Faktörler, Vergi raporu, Ocak 2019
  10. İmdat Türkay, Dünyada ve Türkiye’de Davranışsal Kamu Politikalarının Analizi ve Davranışsal Yaklaşımların Vergi Bilincine/Vergiye Gönüllü Uyuma Etkisi, Vergi Dünyası, Kasım/2021
  11. Esra Kılıç, Kamu Politikalarında Davranışsal İktisadın Önemi: Dünya Ve Türkiye’den Uygulama Örnekleri, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 2020, s.4, s.250
  12.  FT, Non-Doms Probed By HMRC For Suspected Unpaid Tax ‘Nudge’ Letters Sent To Hundreds Revenue Agency Thinks Might Have Underpaid, 16.9.2021

 

 

 

[1] İmdat Türkay, Vergi Bilinci/Vergi Ahlakı/Vergiye Gönüllü Uyum ve Vergiye Gönüllü Uyumu Etkileyen Faktörler, Vergi Raporu, Ocak 2019.

 

[2] İmdat Türkay, Dünyada ve Türkiye’de Davranışsal Kamu Politikalarının Analizi ve Davranışsal Yaklaşımların Vergi Bilincine/Vergiye Gönüllü Uyuma Etkisi, Vergi Dünyası, Kasım/2021.

[3] Senin Kararın! (mı?), Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım, Ekonomi Bakanlığı Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanlığı, 2018, s.131.

[4] Vergi İdarelerinde Davranışsal İçgörülerin Kullanımı (Use Of Behavıoural Insıghts In Tax Admınıstratıons), OECD, FTA (Federal Vergi Oteritesi), IRS (Dahili Gelir Servisi), 23.09.2021.

[5]  The White House, Office of Press Secretary, 2015b.

[6] Richard H. Thaler, Cass R. Sunstein, Dürtme (The Nudge), Sağlık, Zenginlik ve Mutlulukla İlgili Kararları Uygulamak, Pegasus Yayınları, İstanbul, s. 90-91.

[7] https://www.oecd.org/tax/forum-on-tax-administration.

[8] FT, Non-Doms Probed By HMRC For Suspected Unpaid Tax ‘Nudge’ Letters Sent To Hundreds Revenue Agency Thinks Might Have Underpaid, 16.9.2021.

 

[9] Esra Kılıç, Kamu Politikalarında Davranışsal İktisadın Önemi: Dünya Ve Türkiye’den Uygulama Örnekleri, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 2020, s.4, s.250.

[10] www.gib.gov.tr, GİB 2021 Yılı Faaliyet Raporu, Yayın No: 429, Şubat 2022.

[11] www.gib.gov.tr, GİB 2022 Yılı Faaliyet Raporu, Yayın No: 455, Mart 2023.

 

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz