Makaleler

E-TEBLİGAT NE ZAMAN TEBLİĞ EDİLDİ?

02.02.2021

Dila GÜNEŞ

Avukat

 

ÖZET

 

Teknoloji hayatımızda alışılagelmiş gündelik işlemlere etki ederek iş yapış şekillerini değiştirmekte. Market alışverişinden taksi çağırmaya kadar pek çok işlem artık elektronik ortama taşınmışken, yargısal süreçler de kağıt ve mürekkep kullanmak yerine, elektronik ortamda yürütülmeye başlandı. Bu teknolojik gelişmelerin bir görünümü de postla işlemlerinin de artık elektronik yolla gerçekleştirilmesidir.

 

Elektronik tebligata ilişkin usul ve esasların kanun ve yönetmeliklerle regüle edilmiş olmasına karşın, uygulamada meydana gelen faklı görüşler ve konuya ilişkin çelişen Yargıtay kararları nedeniyle, elektronik tebligat yoluyla tebliğ edilen belgelere ilişkin yasal sürelerin ne zaman işlemeye başlayacağı konusunda belirsizlik oluşmuştur. Tebliğ tarihinin belirlenmesinde dikkate alınan esaslar nedeniyle hak kayıpları yaşanmaması adına, elektronik tebligatın ne zaman tebliğ edilmiş sayılacağı konusu ivedilikle netliğe kavuşturulmalı ve bu konuda içtihat birliği sağlanmalıdır.

 

Anahtar Kelimeler: E-Tebligat, Tebligat Kanunu, Yargıtay Kararları

 

GİRİŞ

 

7201 sayılı Elektronik Tebligat Kanunu (“Tebligat Kanunu”)’nun 7/a maddesi uyarınca belirli kişilere elektronik yolla tebligat yapılması zorunlu hale getirilmiş ve bu şekilde yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esaslar Elektronik Tebligat Yönetmeliğinde (“Yönetmelik”) belirlenmiştir.

 

Mevzuattaki düzenlemelerin ilk etapta net ve anlaşılır olmasına karşın, uygulamada özellikle yasal sürelerin ne zaman başlayacağı konusunda farklı argümanlar ve tartışmalar meydana gelmiştir. Elektronik yolla yapılan tebligatlarda yasal sürelerin başlayacağı tarih bakımından, tebligatın açıldığı günün mü yoksa her halükarda tebligatın alınmasını takip eden beşinci günün mü esas alınacağı konusundaki bu hukuki tartışmalar ile Yargıtay tarafından verilen kararlarda görüş birliği sağlanamaması hukuki belirsizliği daha da artırmıştır. Bu belirsizlik hali ise hak kayıplarına neden olabilecek ve yargılama süreçlerini sekteye uğratabilecek düzeydedir. Bu yazımızda elektronik tebligata ilişkin yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin farklı şekilde yorumlandığı Yargıtay kararları incelenecektir.

 

  1. YASAL DÜZENLEMELER

 

Elektronik iletişimin fiziki posta yoluyla tebligata kıyasla daha hızlı ve masrafsız olması; tarafların konumları nedeniyle tebligat tarihlerinin arasında uzun süre farkları oluşmasının önüne geçilerek, tebligatta birliğin sağlanması; yargılama süreçlerinin daha seri şekilde yürütülebilmesi; tebliğ almadan imtina gibi hallerin önüne geçilebilmesi ve sair nedenlerle Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi ve Yönetmelik uyarınca belirli gerçek ve tüzel kişilere[1]  elektronik yolla tebligat yapılması zorunlu hale getirilmiştir.

Sayılan gerçek ve tüzel kişiler dışındaki kişilere de talep etmeleri halinde elektronik yolla tebligat yapılabilecektir.

 

Yönetmeliğin elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 9. maddesi uyarınca, elektronik tebligat; zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine, sadece muhatabın görebileceği şekilde şifrelenerek iletilir ve muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebligat yapılmış sayılır. Bu doğrultuda, tebliğ edilen belgelere ilişkin yasal süreler de elektronik tebligatın muhatabın adresine ulaşmasını takip eden beşinci günün sonunda başlar.

 

Hem Tebligat Kanunu hem de Yönetmelik uyarınca, elektronik tebligatın, tebligatın muhataba ulaştığı günü takip eden beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacağı düzenlenmiş; tebligatın okunması halinde ve her halükarda tebligatın ulaşmasını takip eden beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacağı yönünde aşamalı bir düzenleme yapılmamıştır. Şüphesiz ki elektronik tebligatın tebliğ tarihi bakımından öngörülen beş günlük süre, bir üst sınır olarak öngörülseydi, bu husus mevzuatta açıkça düzenlenirdi. Düzenlemeye dahil edilmeyen, elektronik tebligatın okunması halinde tebliğ edilmiş sayılacağı yönündeki bir koşulun; kanunun lafzının dışına çıkılarak, tebellüğ tarihi gibi yargılama süreçleri ve yasal hakların kullanılmasının temelini oluşturan bir konu bakımından esas alınması ise uygulamada belirsizliğe ve hak kayıplarına neden olabilecektir.

 

Ne var ki elektronik tebligatın beşinci günden önce açılmış olması halinde, sistem üzerinde okuma tarihinin görünmesi ve tebligat muhatabının elektronik tebligatı açtığında delil kaydı oluşması nedeniyle, beşinci günden önce tebligat içeriğinden haberdar olunduğu tespit edilebilmektedir. Bu noktada bir belgenin okuma tarihinde tebliğ edilmiş sayılıp sayılmayacağı tartışma konusu olmaktadır. Her ne kadar Tebligat Kanunu ve Yönetmelik metni açık olsa da söz konusu tartışma konusu Yargıtay nezdinde farklı kanaat ve uygulamaların oluşmasına sebebiyet vermiştir.

           

  1. YARGI KARARLARI

 

Elektronik tebligatın okuma tarihinde mi yoksa her halükarda muhataba ulaştığı tarihi takip eden beşinci günün sonunda mı tebliğ edilmiş sayılacağı konusu Yargıtay kararlarına da konu olmuş ve Yargıtay’ın farklı hukuk daireleri tarafından farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Tebliğ tarihinin yasal hakların kullanılması bakımından temel bir unsur olması nedeniyle, elektronik tebligatın hangi tarihte tebliğ edilmiş sayılacağına ilişkin içtihat farklılıkları, hak kayıplarına neden olabilecektir.

 

  1. Yasal Sürelerin Tebligatın İletilmesini Takip Eden Beşinci Günün Sonunda Başlayacağına İlişkin Yargıtay Kararları

 

İstinaf kanun yoluna başvuru için öngörülen iki haftalık sürenin dolduğu gerekçesiyle, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin bir Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı yapılan bir temyiz istemi kapsamında Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen 25.09.2018 tarihli, 2018/4120 E. ve 2018/6993 K. sayılı karar ile Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde yer alan “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmüne atıf yapılarak; daha erken bir tarihte muhatap tarafından açılmış ve okunmuş olsa dahi, elektronik tebligatın, muhataba ulaşmasını takip eden beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacağına hükmedilmiştir. İlgili kararda bu doğrultuda, istinaf yoluna başvuru için öngörülen iki haftalık sürenin aşılmadığına karar verilmiştir.[2]

 

Aynı şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2020 tarihli, 2020/1175 E. ve 2020/4601 K.  sayılı kararında da tebligatın muhatabın hesabına konulduktan sonra, okunsun ya da okunmasın, Yönetmeliğin 9/6. maddesi uyarınca beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır.[3]

 

Yargıtay’ın farklı hukuk dairelerinin bu kararları dışında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.01.2020 tarihli, 2019/623 E. ve 2020/9 K. sayılı kararında da elektronik tebligatın tebliğ edildiği tarihin, elektronik tebligatın muhatabın adresine ulaştığı yahut muhatap tarafından okunduğu tarih olmadığı ve elektronik tebligatın muhatabın adresine ulaşmasını takip eden beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacağına hükmedilmiştir.[4]

 

  1. Yasal Sürelerin Elektronik Tebligatın Açılıp Okunduğu Tarihten Başlayacağına İlişkin Yargıtay Kararı

 

Yukarıda örneklenen ve içerisinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının da bulunduğu kararlara karşın, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09.12.2020 tarihli, 2020/187 E. ve 2020/4264 K. sayılı kararı ile elektronik tebligatın muhatabı tarafından okunduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılacağına hükmedilmiş ve bu suretle uygulamadaki birlik bozulmuştur.[5]

 

SONUÇ

 

Tebligat Kanunu ve Yönetmelik kapsamında, elektronik tebligatın hangi tarihte tebliğ edilmiş sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer verilmeyen bir yöntem veya durumun, tebliğ tarihinin belirlenmesinde esas alınması ve bu konuda birbiriyle çelişen Yargıtay kararlarının bulunması; hukuk güvenliği ilkesini zedelemekte, kişileri hak kaybına uğratabilecek bir risk teşkil etmektedir. Tebliğ tarihi, yasal sürelerin başlaması bakımından esas alınan tarih olduğundan, bu tarihin net şekilde belirlenebilir olması ve uygulamada herkesçe aynı hesaplama yönteminin kullanılması gerektiği aşikardır. Türkiye Barolar Birliği tarafından da bu konuda içtihat birliği sağlanması için Yargıtay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı’na yazı yazılarak, konunun değerlendirilmesi ve çözüme kavuşturulması talep edilmiştir.[6]

 

Kanımızca Yargıtay 9. ve 10. Hukuk Daireleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen, elektronik tebligatın muhataba ulaştığı günü takip eden beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacağına ve bu tarihten önce muhatabın tebligatı okunmasının dikkate alınmaması gerektiğine ilişkin kararları; Tebligat Kanunu ve Yönetmelikte yer alan düzenlemelerle örtüşmektedir ve bu yönde içtihat birliği sağlanmalıdır.

 

[1] Tebligat Kanunu Madde 7/a - (Ek : 11/1/2011-6099/2 md.) (Değişik:28/2/2018-7101/48 md.) “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur. 1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar. 2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler. 3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları. 4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri. 5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar. 6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları. 7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri. 8. Noterler. 9. Baro levhasına yazılı avukatlar. 10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler. 11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.”

[2] Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 25.09.2018 tarih ve E. 2018/4120 K. 2018/6993 K. sayılı kararı, İstanbul Barosu Dergisi 2019/2, S.455, Erişim Tarihi: 31.01.2021 https://www.istanbulbarosu.org.tr/barodergisi/files/assets/basic-html/page455.html

[3] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2020 tarih ve 2020/1175 E. 2020/4601 K. sayılı kararı, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, Erişim Tarihi: 31.02.2021

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=9hd-2020-1175.htm&kw=`elektronik+tebligat`#fm

[4] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.01.2020 tarih ve 2019/623 E. 2020/9 K. sayılı kararı, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, Erişim Tarihi: 31.01.2021 http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=hgk-2019-623.htm&kw=`elektronik+tebligat`#fm

[5]Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09.12.2020 tarihli ve 2020/187 E. 2020/4264 K. sayılı kararı, Erişim Tarihi: 31.01.2020 https://d.barobirlik.org.tr/2021/etebligat/20210126_ek_yargitay4hdkarari.pdf

 

[6] Türkiye Barolar Birliği’nin Kanunun Açık Hükmüne Rağmen E-Tebligatta Sürenin Yanlış Hesaplanması

Hakkındaki 26.01.2021 tarihli yazısı, Erişim Tarihi: 31.01.2021 https://d.barobirlik.org.tr/2021/etebligat/20210126_yargitay.pdf