Makaleler

GELİR VERGİSİ TEVKİFATINDA TİCARET BORSALARININ MÜTESELSİL SORUMLULUĞU

27.02.2018

GELİR VERGİSİ TEVKİFATINDA TİCARET BORSALARININ

MÜTESELSİL SORUMLULUĞU

 

Ercan ERKİLETLİOĞLU

Gümrük ve Ticaret Uzmanı, Bağımsız Denetçi

 

 

ÖZET

Bu çalışmamızda ticaret borsalarında tescil ettirilerek satın alınan zirai ürün bedellerinden yapılacak gelir vergisi tevkifatı konusu ile bu konuda ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğunun kapsamı, ticaret borsalarının tabi olduğu mevzuat hükümleri de dikkate alınmak suretiyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.

 

Anahtar Kelimeler: Ticaret Borsalarının Müteselsil Sorumluluğu, Zirai Ürünlerde Gelir Vergisi Tevkifatı, 164 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği, 185 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği.

 

GİRİŞ

Ticaret borsalarında tescil ettirilerek, çiftçilerden satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden, ticaret borsaları, yöneticileri ve zirai ürünü satın alanlar müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

Ticaret borsalarının kotasyonuna dâhil maddelerin ticaretiyle iştigal edenler bulundukları yerdeki ticaret borsasına kaydolmak, alım satımlarını borsada yapmak ve borsaya tescil ettirmek zorunda olduklarından zirai kazançlardan kaynaklı verginin tahsili noktasında vergi sorumlularının yanı sıra vergi ziyaını önlemek amacıyla ticaret borsaları da müteselsilen sorumlu tutulmuştur.

Ancak ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğunun kapsamı tabi oldukları Kanun ve yönetmelik hükümleri dikkate alınmaksızın geniş değerlendirilebilmekte ve uygulanabilmektedir. Bu bakımdan çalışmamızda ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğunun kapsamı ve şartları, tâbi oldukları mevzuat ile vergi mevzuatı ve konuya dair Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun kararı birlikte değerlendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır.

 

I. TİCARET BORSALARI VE TESCİL YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Ticaret borsaları, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu[1] (“5174 sayılı Kanun”)’nda yazılı esaslar çerçevesinde kotasyonlarına dâhil maddelerin borsada alım satımlarını tanzim ve tescil etmek, borsada oluşan fiyatlarını tespit ve ilân etmek amacıyla kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlardır. 5174 sayılı Kanun’un 32’nci maddesi uyarınca ticaret borsası kotasyonuna dâhil maddelerin alım veya satımı ile uğraşanlar, bulundukları yerin borsasına kaydolmak zorundadırlar.

Kanun, ticaret borsalarının kuruluş amacının gerçekleştirilmesini temînen borsanın çalışma alanı içerisinde, kotasyona dâhil maddelerin, toptan alım satım miktarı olarak belirlenen miktarın üzerindeki alım satımlarının, borsa meclislerince kararlaştırılan istisnalar dışında, borsa yeri dışında yapılmasını yasaklamıştır (5174 sayılı Kanun md.45/3). Böylelikle kotasyona dâhil maddelerin ticaretinin borsa yerlerinde yapılması ve kotasyona dâhil maddelerin fiyatlarının tarafların buluştuğu bu ortamlarda belirlenmesi amaçlanmıştır.

Öte yandan borsaya tâbi maddelerin borsa yerinde, istisna kapsamında borsa yeri dışında veya elektronik ticaret yoluyla, belirlenen toptan alım satım miktarları üzerinde yapılan alım satım işlemlerinin borsalara tescili zorunludur. Borsaya tâbi olmamakla birlikte yeterli arz ve talebi bulunan, misli nitelikte tarımsal ürünlerin alım satım işlemleri, alıcı veya satıcının talebine bağlı olarak borsaya tescil edilebilmektedir.

Borsa yerinde yapılan alım satım işlemlerinin aynı gün; istisnai olarak borsa yeri dışında alınıp satılmasına müsaade edilen maddelere ait alım satım işlemlerinin ise en geç otuz gün içinde tescil ettirilmesi gerekmektedir. Geçerli bir neden olmaksızın belirtilen sürelerde tescil zorunluluğunun yerine getirilmemesi durumunda, tescil ücreti yüzde elli fazlasıyla tahsil olunmaktadır. (5174 sayılı Kanun md. 46).

Ticaret borsalarının kotasyon listelerinde genellikle piyasa fiyatı oluşumuna ihtiyaç duyulan tarımsal ürünler ile canlı veya kesilmiş hayvanlar yer almaktadır. Bugün Ülkemizde 113 ticaret borsası bulunmakta olup, her birinin kendine özgü kotasyon listesi vardır. 5174 sayılı Kanun’un 45’inci maddesi ve Ticaret Borsalarına Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin Alım veya Satımlarının Tescili Hakkında Yönetmelik’in[2] 5’inci maddesi uyarınca bir ürünün ticaret borsası kotasyon listesine dâhil edilebilmesi için; borsa çalışma alanında yeterli arz ve talebinin bulunması, arz ve talebinin değişken olması, rekabet konusu bulunması, dayanıklı ve stoklanabilir nitelikte misli mallardan[3] olması, standardizasyonunun yapılmış bulunması, standardizasyonu yapılmamış ise tiplere ayrılması, numuneyle temsilinin mümkün olması, teamülen toptancı hal ve mevzuuna giren yaş meyve ve sebzelerden olmaması gerekmektedir. Tipi tespit edilmemiş olan mallarla misliyattan olup yerel ihtiyaçları karşılayan maddeler ile canlı veya kesilmiş hayvanlar da borsaya tâbi maddeler arasına alınabilmektedir.

Hangi malların borsada alım ve satımının zorunlu olduğu ve bunların toptan satış kabul edilen en az miktarları, ilgili borsa meclisinin teklifi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin uygun görüşü üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca belirlenmektedir. Bakanlık, değişen piyasa şartlarında, borsada yeterli arz ve talebi bulunmayan veya ticarî teamüllere göre borsalarda alım satıma konu olmayan mallar ile sanayi tesislerinde işlem görerek mamul haline gelmiş nihai ürünleri, genel olarak veya borsalar itibarıyla borsaya tâbi maddeler arasından çıkarabilmekte, ticaret borsalarının kotasyonunda yer alacak veya almayacak ürünleri ve borsaya tâbi maddelerin en az alım satım miktarlarını yeniden belirleyebilmektedir.

 

II. ZİRAİ ÜRÜNLERDE GELİR VERGİSİ TEVKİFATI VE ÖDEME ZAMANI

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu[4] (“GVK”)’nun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 üncü maddesi uyarınca; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler maddenin bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

Aynı maddenin (11) numaralı bendinde vergi tevkifatı yapmakla yükümlü kişi, kurum ve kuruluşlarca çiftçilerden satın alınan zirai ürünler karşılığında yapılan ödemelerden %25 oranında vergi tevkifatı yapılacağı ve altıncı fıkrasında anılan bent gereğince yapılacak tevkifat oranının, zirai mahsulün ticaret borsalarında tescil ettirilerek satılıp satılmadığına veya destekleme kapsamında alım yapan kurumlar ile diğerlerine göre farklı oranlarda belirlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.

Bu yetkiye istinaden 31.12.1993 tarih ve 21805 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.1.1994 tarihinden geçerli olmak üzere, hayvanlar ve bunların ürün bedelleri ile kara ve su avcılığı ürün bedelleri üzerinden % 2, diğer zirai ürün bedelleri üzerinden de % 4 oranında tevkifat yapılacağı belirlenmiştir.

GVK’nın 96’ncı maddesinde, vergi tevkifatının 94’üncü madde kapsamına giren nakten veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, 98’inci maddesinde ise 94’üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları ve 119’uncu maddesi uyarınca da beyanname verilen ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine yatırmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır.

 

III. TİCARET BORSALARINDA TESCİL ETTİRİLEREK SATIN ALINAN ZİRAİ ÜRÜN BEDELLERİNDEN YAPILACAK GELİR VERGİSİ TEVKİFATI VE MÜTESELSİL SORUMLULUK

193 sayılı Kanun’un 94’üncü maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.1.1994 tarihinden geçerli olmak üzere, ticaret borsalarında tescil ettirilerek yapılan alım-satım işlemlerinde hayvanlar ve bunların ürün bedelleri ile kara ve su avcılığı ürün bedelleri üzerinden %1, diğer zirai ürün bedelleri üzerinden %2 oranında tevkifat yapılacağı belirlenmiştir. Böylelikle ticaret borsalarında tescil ettirilmek suretiyle gerçekleşen alım satım işlemlerinde indirimli tevkifat uygulanması nedeniyle yarı yarıya vergi avantajı sağlanmış olunmaktadır. Konuya ilişkin detaylı açıklamalar 175 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde[5] yapılmıştır.

Ticaret borsalarının kotasyon listesinde yer alan ürünlerden hangilerinin alım bedelleri üzerinden tevkifat yapılacağı, hangilerinin alım bedelleri üzerinden tevkifat yapılmayacağı hususu ise 185 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği[6] ekinde yer alan listede ürün bazında "tevkifata tabi" veya "tevkifata tabi değil" şeklinde ayrıştırılmıştır.

185 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca zirai ürün alım satımı yapan mükelleflerin indirimli tevkifat oranından yararlanabilmesi için, zirai ürünün (işlenmiş olanlar dâhil) borsa kotasyon listesine dâhil olup olmadığına bakılmaksızın ticaret borsalarında tescil ettirilerek alım satımının yaptırılması yeterli olmaktadır. Diğer bir anlatımla kotasyon listesinde olmayan ancak, borsada tescil edilen zirai ürünlerin alım bedelleri üzerinden de indirimli tevkifat yapılabilmektedir. Zira 5174 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, borsa kotasyon listesine dâhil olmamakla birlikte yeterli arz ve talebi bulunan misli nitelikte tarımsal ürünlerin alım satım işlemleri, alıcı veya satıcının talebine bağlı olarak borsaya tescil edilebilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu[7] (“VUK”)’nun 11’inci maddesi, tevkif yoluyla ödenen vergilerde müteselsil sorumluluk esasını getirmiştir. Söz konusu maddede, mal alım ve satımı dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairelerine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, bu kişilerle birlikte verginin ödenmemesinden, alım satıma taraf olanların tümünün müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Bu kapsamda, mezkûr maddenin beşinci fıkrası ile Maliye Bakanlığı, zirai ürünlerin (işlenmiş olanlar dâhil) alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile ticaret borsalarını bu mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutmaya, söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye yetkili kılınmıştır.

Bu yetkiye istinaden zirai ürünlerin alımında yapılacak gelir vergisi tevkifatı ve müteselsil sorumluluk konusu 164 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde[8] düzenlenmiş olup, gerekli açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.

Ticaret borsalarında tescil ettirilerek, çiftçilerden satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden, ticaret borsaları, yöneticileri ve zirai ürünü satın alanlar müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

Ticaret borsalarında işlem gören zirai ürünlerin tescil ettirilerek çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan satın alınması halinde, borsada tescil ettirilerek satın alınan zirai ürünler için, satın alanların ve ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak; söz konusu zirai ürünlerle ilgili olarak daha önce çiftçiden satın alınması esnasında gelir vergisi tevkifatının yapılmamış olması halinde, tevkif yoluyla ödenmesi gereken vergi, gecikme faizi ve gecikme zammından tescil işlemini yapan borsalar ile vergisi tevkif yoluyla ödenmeyen zirai ürünü borsaya getirenler müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

185 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’ne göre tevkifata tabi olmayan ürünlerin satın alınması işleminin ticaret borsalarınca tescilinde, çiftçiler dışındaki kimselerden satın alınması halinde gelir vergisi tevkifatının aranılmaması, çiftçilerden satın alınması halinde gelir vergisi tevkifatının aranılması gerekmekte olup, tevkifatın yapılmış olduğu belgelendirilmeden tescil yapılması halinde tevkif edilerek ödenmesi gereken vergiden borsalar ve yöneticileri müteselsilen sorumlu olmaktadır.

Diğer bir ifadeyle, alım bedeli üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı belirtilen ürünlerin, küçük çiftçi muaflığından yararlanan veya götürü gider usulüne göre vergilendirilen çiftçilerden müstahsil makbuzu düzenlemek, gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerden de fatura düzenlettirmek suretiyle satın alınması halinde, bu ürünlerin bedelleri üzerinden de vergi tevkifatı yapılması ve tescil aşamasında borsalarca tevkifatın belgelendirilmesinin istenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 164 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile ticaret borsaları ve borsa yöneticileri alım, satımını tescil ettikleri zirai ürünler üzerinden yapılması gereken vergi tevkifatını sağlamaya yönelik her türlü tedbiri almaya yetkili kılındıkları gibi, ticaret borsaları, borsada işlem gören ürünlerin alış ve satışlarını kişi bazında (cari hesaplarda) izlemek ve Maliye Bakanlığı’na bilgi vermekle de yükümlü kılınmışlardır.

 

IV. DEĞERLENDİRME

5174 sayılı Kanun ile tarımsal ürün ticareti kapsamında ticaret borsalarına önemli görevler verilmiştir. Ticaret borsalarının kotasyonuna dâhil maddelerin ticaretiyle iştigal edenler bulundukları yerdeki ticaret borsasına kaydolmak, alım satımlarını borsada yapmak ve borsaya tescil ettirmek zorunda olduklarından zirai kazançlardan kaynaklı verginin tahsili noktasında vergi sorumlularının yanı sıra vergi ziyaını önlemek amacıyla ticaret borsaları da müteselsilen sorumlu tutulmuştur.

Ticaret borsalarının müteselsil sorumluluklarının hangi halde gündeme gelebileceğinin daha net anlaşılabilmesi bakımından 5174 sayılı Kanun ile GVK hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Her şeyden önce ticaret borsalarının tevkif edilen gelir vergisinden müteselsilen sorumlu tutulabilmesi için alım satım işleminin ticaret borsasında tescil edilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde sorumluluk söz konusu olmayacaktır.

5174 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesi uyarınca borsa yerinde yapılan alım satım işlemlerinin aynı gün, istisnai olarak borsa yeri dışında alınıp satılmasına müsaade edilen maddelere ait alım satım işlemlerinin ise en geç otuz gün içinde tescil ettirilmesi gerekmektedir.

GVK’nın 94’üncü maddesi uyarınca vergi tevkifatı yapmakla yükümlü kişi, kurum ve kuruluşların çiftçilerden satın alınan zirai ürünler karşılığında bir ay boyunca yapılan ödemelerden tevkif etmeleri gereken gelir vergisini aynı Kanun’un 98’inci maddesi uyarınca ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları, 119 uncu maddesi uyarınca da beyanname verilen ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine yatırmaları gerektiği hüküm altına alınmıştır. Ticaret borsalarında tescil edilmek suretiyle yapılan alım satım işlemleri nedeniyle oluşan ve tescil işlemi nedeniyle vergi sorumluları ile birlikte ticaret borsalarının da müteselsilen sorumlu tutulduğu gelir vergisinin bildirim ve ödeme zamanı, alım satımın yapıldığı ayı takip eden ayın en geç sırasıyla 23’üncü ve 26’ncı günlerinin akşamıdır.

Görüldüğü üzere alım satım işleminin tescil süresi ile alım satımdan kaynaklı tevkif edilmesi gereken gelir vergisinin beyan ve ödeme süreleri uyumlu değildir. Dolayısıyla tescil işlemi gerçekleştirilirken tevkif edilen verginin bildirim ve/veya ödeme süresi dolmamış olduğundan bildirim ve/veya ödeme henüz yapılmamış olmaktadır. Bu itibarla ticaret borsalarının yükümlülüğü alım satım işlemini tescil etmeden önce gelir vergisi tevkifatının yapılıp yapılmadığını kontrol etmek ve tevkifat yapılmamış ise yapılmasını sağlamaktan ibaret olacaktır. Bu yükümlülük yerine getirilmeden tescil işleminin yapılması halinde ticaret borsaları da tevkif edilerek ödenmesi gereken vergiden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır.

Ticaret borsalarına getirilen bu yükümlülük karşısında 164 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile ticaret borsaları ve borsa yöneticileri alım, satımını tescil ettikleri zirai ürünler üzerinden yapılması gereken vergi tevkifatını sağlamaya yönelik her türlü tedbiri almaya yetkili kılındıkları gibi, ticaret borsaları, borsada işlem gören ürünlerin alış ve satışlarını kişi bazında (cari hesaplarda) izlemek ve Maliye Bakanlığı’na bilgi vermekle de yükümlü tutulmuştur. Görüldüğü üzere ticaret borsalarına getirilen yükümlülük karşısında verilen yetki, tevkifatın yapılmasını sağlamaya yönelik olmasından ibaret olup, tevkif edilen verginin beyan edilmesini ve ödenmesini sağlamaya yönelik bir yetki değildir. Nitekim borsalara tescil edilmiş alış satışların kişi bazında izlenmesi ve Maliye Bakanlığına bilgi verilmesi yükümlülüğünün getirilmiş olması da borsalara verilen bu yetkiyi tamamlayıcı niteliktedir.

Ticaret Borsalarına Tabi Maddeler ve Bu Maddelerin Alım veya Satımlarının Tescili Hakkında Yönetmelik’in 16 ve 17’nci maddeleri uyarınca ticaret borsalarında tescil işlemleri alım satım işlemine taraf olanlarca doldurularak borsaya ibraz edilen alım satım beyannamelerine istinaden yapılmaktadır. Anılan Yönetmelik’in 16’ncı maddesi uyarınca içeriği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından belirlenen alım satım beyannamelerinde[9], Maliye Bakanlığı tarafından getirilen yükümlülük ve verilen yetki de dikkate alınarak, alım satım işlemine dair müstahsil makbuzu veya faturanın tarih ve numarası ile gelir vergisi tevkifat (stopaj) tutarının da gösterilmesi zorunluluğu öngörülmüştür. Zira VUK’un “Fatura ve Fatura Yerine Geçen Vesikalar” başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen fatura ve müstahsil makbuzuna ilişkin hükümler uyarınca yapılan alım satım işlemleri fatura veya müstahsil makbuzu ile belgelendirilebilmektedir. Böylece ticaret borsaları alım satım beyannameleri üzerinden gelir vergisi tevkifatının yapılmış olduğunu gördükten sonra tescil işlemini gerçekleştirmektedir.

Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun, ticaret borsalarına müteselsil sorumluluk getiren 164 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin "Ticaret Borsalarında Tescil Ettirilerek Satın Alınan Zirai Ürün Bedellerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı ve Müteselsil Sorumluluk" başlığını taşıyan 4’üncü bölümünün iptali istemiyle Ankara Ticaret Borsası tarafından açılan davada Danıştay Dördüncü Dairesi’nin Tebliğ’in dava konusu bölümünün iptali yönünde verdiği 25.12.1995 günlü ve E:1991/752, K:1995/5799 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine verdiği 24.10.1997 günlü ve E:1996/144, K:1997/453 sayılı kararı da bu yöndedir.

Mezkur kararda; VUK ve GVK’nın müstahsil makbuzu düzenlemesi, zirai ürün bedellerinden vergi tevkifatı ile beyanı ve ödemesine ilişkin düzenlemeleri karşısında 164 sayılı Genel Tebliğ’in 4’üncü Bölümünün ilk paragrafının, VUK’un 11’inci maddesinin altıncı fıkrasında da öngörülen yetkiye dayanarak, böyle bir alım-satımın ticaret borsasında tescili sırasında müstahsil fişinin usulüne uygun düzenlenmiş ve GVK’nın yukarıda değinilen kuralları gereğince gelir vergisi kesintisinin yapılmış olmasının borsa yetkililerince aranmasını öngördüğü, bu araştırma ve gereğin yerine getirilmemesine karşın tescilin yapılmış olması halinde, borsaları da alıcı tüccarla birlikte müteselsilen sorumlu tutan bir düzenleme getirdiği, VUK’un 235’inci ve GVK’nın 94’üncü maddelerine göre çiftçiden tarım ürünü satın alan tüccarın; henüz beyanname verme süresi dolmamışken yapılan tescil sırasında, borsa ve yetkililerinin beyannamenin düzenlenmiş ve ilgili vergi dairesine verilmiş ya da tahakkukun yapılmış olmasını aramaları düşünülemeyeceğinden, Tebliğ’in bu paragrafında öngörülen sorumluluğu tevkifatın yapılmasıyla sınırlı kabul etmek gerektiği,

Dördüncü bölümün ikinci paragrafında öngörülen sorumluluğun ise; ayrı ayrı incelenmesi gerektiği, bu paragrafta öngörülen müteselsil sorumluluğun önkoşulu olarak, borsada tescil edilen bir alım-satıma konu tarım ürününün evvelce çiftçiden satın alınması sırasında vergi tevkifatının yapılmış olması gerektiği, dolayısıyla bu paragrafta yer alan düzenleme ile de sorumlu sıfatıyla vergi kesintisi yapma ödevini yerine getirmemiş olan satıcıların tescil istemlerinin kabul edilmemesinin amaçlandığı, çiftçiden alınması sırasında bedelinden vergi tevkifatı yapılmamış tarım ürününün borsada tescil edilerek satılmasını önlemek isteyen bu düzenlemenin, VUK’un 11’inci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı düşmediği sonucuna varıldığı, ticaret borsalarının, tarım ürünü bedelinden kesilmeyen ve bunun sonucu olarak beyan dışı kalan ve ödenmeyen gelir (stopaj) vergisi ile bu vergiye ait gecikme faizi ve zammından satıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmalarında yasaya aykırı bir yön görülmediği, borsada tescilin; çiftçiden yapılan tarım ürünü alışları sırasında alıcılar tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla yapılması gereken vergi tevkifatının belgelenmesinden sonra gerçekleştirilmesi yükümlülüğü getirerek, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen ticaret borsası ve yöneticilerini asıl sorumlularla birlikte müteselsilen sorumlu tutan dava konusu düzenlemeyi tümüyle iptal eden kararın hukuka uygun görülmediği belirtilerek Danıştay Dördüncü Dairesinin anılan kararı bozulmuştur.

 

SONUÇ

Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkif edilerek vergi dairelerine ödenmesi gereken vergiden ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğu, yalnızca, vergi tevkifatının alıcılar tarafından yapıldığının belgelendirilmesini istemeden zirai ürün alım satımını tescil etmeleri durumunda olacaktır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun bir önceki bölümde yer verilen Kararında belirtildiği gibi “henüz beyanname verme süresi dolmamışken yapılan tescil sırasında, borsa ve yetkililerinin beyannamenin düzenlenmiş ve ilgili vergi dairesine verilmiş ya da tahakkukun yapılmış olmasını aramaları düşünülemeyeceğinden” tescil işlemi sırasında tevkif edildiği görülen verginin tescil işlemi sonrasında beyan edilmemesi veya beyan edilmiş olmasına rağmen ödenmemesi durumunda ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğu olmayacaktır.

164 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin ticaret borsalarının müteselsil sorumluluğunun düzenlendiği "Ticaret Borsalarında Tescil Ettirilerek Satın Alınan Zirai Ürün Bedellerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı ve Müteselsil Sorumluluk" başlığını taşıyan 4 üncü Bölümünün bu çerçevede uygulanması ve Tebliğ’in söz konusu dava sürecine konu edilmediği için değerlendirme dışı kalan ve 4’üncü bölümü ile çelişen “Gelir Vergisi Tevkifatının Yapılmayacağı Durumlar ve Müteselsil Sorumluluktan Kurtulma” başlıklı 10’uncu bölümünün ikinci fıkrasındaki; “Öte yandan, borsada tescil ettirilerek çiftçilerden satın alınan zirai ürün bedelleri üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatının beyan edilerek ödenmemesi halinde, bu vergi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve gecikme zammından çiftçiden ürünü satın alanla birlikte borsa ve yöneticileri de sorumludur.” hükmünün 4. bölüm ile uyumlaştırılması tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması bakımından uygun olacaktır.

 


[1] 01/06/2004 tarihli ve 25479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] 08/01/2005 tarihli ve 25694 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[3] Ölçülebilen, sayılabilen, tartılabilen ve emsali piyasada çokça bulunan mal.

[4] 06/01/1961 tarihli ve 10700 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[5] 19/02/1994 tarihli ve 21854 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[6] 13/07/1995 tarihli ve 22342 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[7] 10/01/1961 tarihli ve 10705 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[8] 15/09/1990 tarihli ve 20636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.