Sirküler

GÜMRÜK VERGİ VE CEZALARINDA ZAMANAŞIMI UYGULAMALARI

02.05.2016

4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca “gümrük vergileri” deyimi, “ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü”; ifade etmektedir. KDV Kanunu, ÖTV Kanunu ve gümrük idareleri tarafından tahsil edilen diğer tüm vergi, resim, harç, fon ve yükümlülüklere ilişkin mevzuatlar incelendiğinde, gümrük idareleri tarafından ithalat ve ihracat aşamalarında tahsil edilen tüm vergi ve diğer yükümlülükler de Gümrük Kanunu’ndaki usul ve esaslara tabiidir.

Bu itibarla, Gümrük Uzlaşma Yönetmeliği’nin Ek-1’inde Gümrük Vergileri olarak sıralanan Gümrük Vergisi, İlave Gümrük Vergisi, Tek ve Maktu Vergi, Dampinge Karşı Vergi, Sübvansiyona Karşı Telafi Edici Vergi, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Ek Mali Yükümlülük, Toplu Konut Fonu, Tütün Fonu, Ek Fon, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu, Çevre Katkı Payı, İhracat Telafi Edici Vergi, TRT Bandrol Ücreti ve gümrük idareleri tarafından tahsil edilen diğer tüm vergiler gerek zamanaşımı uygulamaları açısından gerekse diğer uygulama esasları bakımından Gümrük Kanunu’ndaki usul ve esaslara bağlı olmaktadır.

Öte yandan Gümrük Kanunu’nun 234 , 235 , 236 , 237 , 238 , 239 ve 241. maddelerinde idari para cezaları sıralanmaktadır. Keza dış ticaret işlemleri ile ilgili ve dolayısıyla Gümrük Kanunu’ndaki esaslara da tabi olan 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu’nun 4. maddesi, KDV Kanunu’nun 51. maddesi ve ÖTV Kanunu’nun 16. maddesinde de para cezaları bulunmaktadır.

GÜMRÜK VERGİ VE CEZALARINDA ZAMANAŞIMI UYGULAMALARI

Gümrük vergileri tahakkukundan hemen sonra yükümlüye tebliğ edilmektedir. Hatta gümrük vergileri, yükümlünün beyanına göre tespit edilen vergiler olduğundan birkaç istisnai durum hariç olmak üzere verginin tarh, tahakkuk ve tebliği aynı zamanda olmaktadır. Şöyle ki, mükellefin gümrük idaresine eşyanın menşei ve tarifesini bildirmesi ile tarh oranları belirlenmekte, yapılan muayene sonucunda tahakkuk kesinleşmektedir. Yükümlü tarafından gümrük beyannamesinde gösterilen vergi tutarı ile gümrük idaresince hesaplanan vergi tutarının eşit olması halinde, gümrük idarelerinin eşyayı teslim etmesi, gümrük vergilerinin yükümlüye tebliği yerine geçer.

Daha sonra tespit edilen veya ilk anda yapılamayan vergi tahakkukları için Gümrük Kanunu’nun 197. maddesi 2. fıkrası “Yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya hemen tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligat, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılır. Şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılması zaman aşımını durdurur.” hükmüne amirdir.

Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, gümrük vergilerinin tahakkuk süresi üç yıldır. Yapılan bir denetleme veya kontrol sonucunda tespit edilen bir durumla ilgili olarak gümrük idareleri o günün tarihinden üç yıl geriye giderek aynı durumdaki diğer beyannameler üzerinde de tahakkuk gerçekleştirebilir. Gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihe ilişkin düzenlemeler Gümrük Kanunu’nun 181 ila 195 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Gümrük yükümlülüğünün doğmasında esas kural, beyannamenin tescil tarihinde yükümlülüğün doğması şeklindedir. Ancak kimi ekonomik etkili gümrük rejimi uygulamaları ve özel durumlarda gümrük yükümlülüğü başka bir tarihte de doğabilir. Bu durumlarda gümrük idaresinin ayrıca tebliğ yapması esastır.

197. maddenin incelenmesinde dava açılmasının zaman aşımını durdurduğunun hüküm altına alındığı görülmektedir. Ayrıca 197. maddenin 4. fıkrasında da “Gümrük vergileri alacakları, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zaman aşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla, bu alacaklar Türk Ceza Kanunu’ndaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır. Öte yandan konu, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ya da ceza hükmü içeren diğer kanunlar uyarınca mahkemeye intikal etmişse, bu Kanunlardaki süreler ceza tebliğ, tahakkuk ve tahsili için esas alınmaktadır.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamındaki kaçakçılık suçları incelendiğinde, işlenen fiile göre verilecek cezaların üst limitlerinin 6 yıla kadar çıktığı ve bu fillerin nitelikli hallerinde ise cezaların 2 katına kadar artırıldığı görülmektedir.

5327 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun dava zamanaşımını düzenleyen 66. maddesinde dava zamanaşımı, beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl olarak düzenlenmiştir.

Dolayısıyla söz konusu suçlarla ilgili olarak bir ceza davası başlatıldığında yukarıda da ifade edildiği gibi bu cezai kovuşturmalara sebep olan alacaklar ilgili kovuşturmaya ilişkin dava zamanaşımı süresi içinde tahsil edilecektir. Bu tahsil süresi de fiile göre 8 yıl veya 15 yıl olacaktır. Eğer yargılama sonucu bir cezaya hükmedilmiş ise söz konusu cezalar için öngörülen 10 veya 20 yıllık ceza zamanaşımı süreleri tahsil süresi haline gelecektir.

Öte yandan Gümrük Kanunu’nun 232. maddesi “gümrük vergileri ile bir likte alınması gereken para cezaları bu vergiler ile aynı zamanda karara bağlanarak tebliğ edilir ve aynı zamanda ödenir.” hükmündedir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi ise, “Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır.”

düzenlemesini getirerek tüm idari cezaları kapsamına almaktadır. Bu itibarla, Gümrük Kanunu’ndaki idari cezalar için de Kabahatler Kanunu’ndaki usul hükümleri uygulanacaktır. oruşturma zamanaşımı süresi;

a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,

yıl olarak belirlenmiştir. Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi ise sekiz yıldır.

Bu itibarla, Gümrük Kanunu’ndaki para cezalarında nispi oranlı bir ceza söz konusu ise 8 yıl, maktu cezalarda ise tutarına göre yukarıdaki şekilde belirlenen zamanaşımının geçerli olacağını söylemek mümkündür.

Maktu idari para cezaları, cezanın kanun madde metninde sabit bir miktar olarak belirlenmiş olması durumunu ifade etmektedir. Nispi para cezaları ise hâkimin ya da yetkili idari makamın bir takdir hakkı olmaksızın, eyleme konu fiilin veya meydana gelen zararın belli bir oranı ya da katı olarak hesap edilmesini ifade etmektedir.

Tıpkı gümrük vergileri gibi gümrük vergileri ile birlikte alınması gereken para cezala rının da ödeme süresi 15 gündür. İdari ceza kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi çerçevesinde itiraz edilmezse, idareye yapılan itirazın reddi kararına karşı süresi içerisinde idari yargıya başvurulmazsa veya mahkeme kararına karşı süresi içerisinde bir üst mahkemeye konu taşınmazsa idari ceza kararı kesinleşecektir.

GÜMRÜKLENMİŞ DEĞER KAVRAMI VE İDARİ PARA CEZALARINDA ETKİSİ

Gümrük Kanunu’nda tanımlar içerisinde yer verilen “gümrüklenmiş değer” ifadesi, idari para cezaları açısından önem taşımaktadır. Ayrıca aynı tanıma, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda da yer verildiği görülmektedir. Buna göre, “gümrüklenmiş değer” deyimi, “Uluslararası Kıymet Sözleşmesine göre belirlenecek; ithal eşyası için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük vergileri toplamını, ihraç eşyası için FOB kıymeti ile gümrük vergileri toplamını” ifade etmektedir.

Gümrük Kanunu’nda “Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar” başlığı altında yer alan 235, 236 ve 238. maddelerde ceza miktarının belirlenmesinde gümrüklenmiş değer kavramı kullanılmaktadır. Örneğin, Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, eşyanın ithalinin genel düzenleyici işlemlerle yasaklanmış olması halinde eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra gümrüklenmiş değerin dört katı kadar idari para cezası verileceği, belirtilmekte,(c) bendinde ise “Eşyanın ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olduğu halde uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi değilmiş veya belge alınmış gibi beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Takip eden maddelerde de antrepo rejiminin veya dâhilde işleme rejiminin ihlal edilmesi durumlarında da gümrüklenmiş değere bağlı idari para cezaları ön görülmektedir.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda ise “gümrüklenmiş değer” ifadesi etkin pişmanlık durumunda ve kaim değerin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bu Kanun çerçevesinde belirlenen adli para cezalarının hesabında ise “gümrüklenmiş değer” kavramı belirleyici bir kıstas değildir. Bu da bazı durumlarda Gümrük Kanunu çerçevesinde belirlenen idari para cezalarının, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu çerçevesinde belirlenen adli para cezalarından daha yüksek meblağlara ulaşmasına yol açmaktadır.

Diğer idari para cezalarının dışında, “gümrüklenmiş değer” kavramı esas alınmak suretiyle hesaplanan idari para cezalarında, bu kavram dolayısıyla cezaların ekonomik boyutunun ciddi anlamda arttığı ve bazı durumlarda bu cezalara maruz kalan yükümlülerin ekonomik olarak altından kalkamayacakları bir yükle karşı karşıya kaldıkları görülmektedir.

SONUÇ

Gümrük vergileri için idari veya adli bir dava söz konusu olması halinde tahakkuk zamanaşımı davanın sonuçlanmasına kadar durmaktadır. Bu süre içerisinde tahsilat işlemleri yapılabilecektir. Ancak davanın sonuçlanmasından sonra zamanaşımı süresi kaldığı yerden devam edecektir.

Öte yandan tahsil zamanaşımı ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre belirlenmektedir. 6183 sayılı Kanunu’nun 12.maddesi “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki za manaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” şeklindedir.

Geçmiş dönemlerde Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yer alan bazı fiillerin, Gümrük Kanunu kapsamına alınarak Kabahatler Kanunu çerçevesinde usul esaslarına tabi hale gelmesi, gümrük vergi ve cezalarının takip usullerini göreceli olarak daha karmaşık hale getirmiştir. Zamanaşımı uygulamalarında yeknesaklığın sağlanması için idari düzenleyici tedbirler alınmış olmasına rağmen, konunun karmaşıklığına binaen, uygulamada bazı farklılıklara halen rastlanılabilmektedir.

Vergi Dünyası Mayıs sayısında yayınlanan "Gümrük Vergi ve Cezalarında Zamanaşımı Uygulamaları" adlı makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

KAYNAKÇA - 04.11.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu - 07.10.2009 tarihli Gümrük Kanunu’na bağlı Gümrük Yönetmeliği - 21.03.2007 tarihli 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu - 30.05.2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatlar Kanunu - 12.10.2004 tarihli 5327 sayılı Türk Ceza Kanunu - Nevzat Bozkurt, Zamanaşımına Uğramış Gümrük Vergilerine Para Cezası Uygulanabilir mi, Mali Çözüm, 106. Sayı, Temmuz-Ağustos 2011, s. 181-190, http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/106malicozum/10%20nevzat%20bozkurt.pdf - Ali Büyükgüral, Yılmaz Türk, Gümrük Kanunu’na Göre Tatbik Edilen Para Cezalarında Zamanaşımı Sorunu, Gümrük ve Ticaret Dergisi, 6. Sayı, Kasım 2015,s. 74-86