Duyurumuz, İşverenin haklı fesih prosedürünü uyguladığı, işe iade davasında sebebin haksız ve fakat geçerli olduğu kabul edildiği durumda işçiden savunma alınmamış olunması gerekçesiyle işe iade kararı verilemeyeceğini içeren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.05.2018 tarihli, 2017/24792 E. ve 2018/9808 K. sayılı kararına ilişkindir.
Vatman (tramvay sürücüsü) olarak çalışan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi; ücretinin üzerinde birden fazla haciz bulunması, siyasi söylem ve fiiller ile işyerinde kutuplaşma yaratması, mesai sırasında sosyal medya kullanması, pek çok olay sebebiyle disiplin kuruluna sevk edilen işçi hakkında birden çok kez ihtar cezalarına hükmolunması, mazeretsiz şekilde işe gelmeyen işçinin disiplin kurulu kararı ile üç yevmiye kesme cezasına çarptırılması ve disiplin kurulu kararında açıkça "bir daha disiplin cezası alması halinde iş akdinin feshedileceğine" karar verilmesi, işçinin ısrarla bu kuralları ihlal etmesi, alınan tüm savunmalarında ihlallerini kabul etmesine rağmen bu ihlalleri tekrarlamaya devam etmesi sebebiyle haklı nedenle feshedilmiştir.
İşçi bu iddiaların gerçekleri yansıtmadığından bahisle feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iş akdinin feshinden önce davacı işçi hakkında yapılan icra takibi sayısının çokluğu, borç miktarlarının yüksek oluşu gözetildiğinde feshin işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi, işçinin disiplin kurulu kararından sonra da çalışmaya devam ettiği ve işçinin iş sözleşmesinin feshedilme nedeni olan eylemlerin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde sayılan haklı fesih nedenleri arasında bulunmadığı, işverenin geçerli fesih nedeni olabilecek eylemleri haklı fesih gerekçesi yapmasının mümkün olmadığı, 4857 sayılı Yasanın 19. maddesine uygun olarak iş akdinin feshedildiğinin kanıtlanması gerektiğini belirterek işveren tarafından gerçekleştirilen feshin geçersiz olduğunu tespit etmiş ve işçinin işe iadesine karar vermiştir.
4857 İş Kanunu’nun 19. maddesinde “Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışına veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25’inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Taraflarca temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında; bu kanun hükmünce, işçinin savunmasının alınması, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle iş sözleşmesinin feshi için bir şart olarak öngörülmüş ve salt işçinin savunmasının alınmamasının, fesih bildirimiyle birlikte veya fesihten sonra savunma istenmesinin ve keza ihbar önel süreleri içinde savunma alınmasının da feshin geçersiz olması sonucunu doğuracağını belirtilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işverenin haklı fesih prosedürünü işlettiği durumlar için, dosya içeriğine göre feshin geçerli nedene dayandığı işverenlikçe ispatlandığı takdirde, fesih nedeninin haklı olmayıp geçerli olduğu durumlarda salt savunma alınmamasının geçerliliği ortadan kaldırmayacağına yönünde hüküm tesis ederek Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını bozarak ortadan kaldırmıştır. Bu bağlamda; işveren tarafından haklı nedenle feshin yapıldığı durumlarda fesih sebebi, haklı neden ağırlığında olmamakla birlikte geçerli neden olarak kabul edilir ise işverenin işçiden savunma almamasının usulsüz fesih olmayacağı ve işe iade kararı verilemeyeceği anlaşılmaktadır.
İşbu yazı hakkında ek bilgi gerektiğinde bizlerle irtibata geçmenizi rica ederiz.
NAZALI HUKUK |