Derya OĞUZER |
Melike ÖZYİĞİT |
Avukat |
Stj. Avukat |
ÖZET
Dava mercilerinin meşgul edilmesinin önüne geçilmesi için getirilmiş olan haksız çıkma zammının hukuka uygunluğu Anayasa Mahkemesi nezdinde iki defa konu edilmiş olan bir husustur. İşbu makale kapsamında Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde haksız çıkma zammı uygulamasının iptaline kadar geçirdiği süreç ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Haksız Çıkma Zammı, 6183 sayılı Kanun, Ödeme Emri, İtiraz, İptal Davası.
GİRİŞ
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (“6183 sayılı Kanun”)’un 58. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen “haksız çıkma zammı”, ödeme emrine karşı yapılan itirazda kısmen veya tamamen haksız çıkan amme borçlusundan, hakkındaki itirazın reddolunan miktardaki kamu alacağının %10 zamla tahsil edilmesi uygulamasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin 21.04.2022 tarih ve E.2021/19, K.2022/48 sayılı kararında da belirttiği üzere mezkûr mülga madde hükmü ile amme borçlularının, ödeme emrine karşı mesnetsiz davalar açarak yargı organlarını haksız yere meşgul etmelerinin ve kamu alacağının tahsilinin gecikmesine sebep olmalarının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Söz konusu düzenlemenin hak arama özgürlüğü perspektifinden değerlendirildiği Anayasa Mahkemesi (“AYM”)’nin 21.04.2022 tarih ve E.2021/19, K.2022/48 sayılı kararının incelenmesi, işbu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrası, Anayasa’nın bazı hükümlerine aykırılığı gerekçesiyle iptal talebiyle farklı tarihlerde AYM’nin önüne gelmiştir. İlk olarak, AYM 03.02.2011 tarih ve E.2009/83, K.2011/291 sayılı kararıyla düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetmiştir.
Bu karar sonrasında, Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca AYM’nin işin esasına girip reddettiği bir konuda gerekçeli kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra 10 yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası ile tekrar AYM’ye başvurulamaması sebebiyle başvuru yasağı süresinin 14.05.2021 tarihinde dolmasıyla birlikte Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi tarafından, söz konusu madde hükmü tekrar AYM nezdinde iptal davasına konu edilmiştir[1]. Bu defa AYM aynı madde hükmünü 18.05.2022 tarih ve E.2019/4408, K.2022/48 sayılı kararı ile Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir.
AYM, ilk gerekçeli kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından on yıl geçip aynı madde hükmünün Anayasa’nın 2, 13, 36, ve 125. maddelerine aykırılığı gerekçesiyle yapılan ikinci itiraz başvurusu üzerine 21.04.2022 tarih ve E.2021/19, K.2022/48 sayılı kararında mezkûr madde hükmünü farklı açılardan ele almıştır.
Yüksek Mahkeme başvuruda talep edilmemesine karşın ilgisi nedeniyle öncelikle Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı çerçevesinde haksız çıkma zammının Anayasa’ya aykırılığını incelemiştir. İtiraz konusu kuralda haksız çıkan amme borçlusundan amme alacağının %10 zamla tahsilinin kişilerin mülkiyet hakkına bir müdahale oluşturduğu sonucuna ulaşılarak Anayasa’nın 13. maddesi gereğince temel hak ve özgürlüklerin sınırlamasının kanunla yapılması, sınırlamanın kamu yararını sağlamaya yönelik olması ve bu sınırlamanın orantılı olması gerektiği belirtilip söz konusu şartların sağlanıp sağlanmadığı incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralda haksız çıkma zammının amme borçlularından ne zaman, neden ve hangi oranda alınacağı açık olduğundan “kanunilik” ilkesine aykırılığın söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Madde hükmüyle kamu borçlularının haksız yere dava açmalarının önlenerek kamu alacağının sürüncemede kalmasının engellenmesi sayesinde kamu yararına da hizmet edildiği sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte AYM kararına göre kamu alacaklarının sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla yapılan sınırlama; ödeme emrine karşı dava açılması kamu alacağının tahsili işlemlerini durdurmadığı için amme alacaklarının tahsilinde geciktirici veya zorlaştırıcı bir etki oluşturmamaktadır. İlk olarak, mezkûr kanun hükmüyle amaçlandığı şekilde ödeme emrine karşı dava açılmasının caydırılmasına yönelik mali külfetin kamu alacağının tahsilini hızlandırma amacını gerçekleştirdiği kanaatine varılamamış olup; haksız çıkma zammı söz konusu amacı sağlamak yönünden “elverişli” bulunmamıştır. İkinci olarak, kamu alacaklarının tahsilinin “hızlandırılması”nı sağladığı düşünülse bile bu amacı gerçekleştirmek için başvurulabilecek tek ve nihai yöntem değildir. Aksine cebri icranın ve tahsil işlemlerinin devam ettiği bir durumda dahi davacıyı bu şekilde ek bir maddi külfete maruz bırakıyor olması son derece ağır bir müdahale teşkil ettiğinden “gereklilik” ölçütü de söz konusu sınırlama kapsamında karşılanmamaktadır. Son olarak, bu zammın hesaplanmasında borcun aslı ve ferileri de göz önüne alınıp kamu alacağının aslına bakılarak değerlendirme yapıldığında; davacı tarafından hakkaniyete aykırı derecede yüksek bir tutar ödenmek durumunda kalındığı görülmektedir ve bu sebeple sınırlama “orantılılık” kriterini de karşılamamaktadır.
Nihayetinde, haksız çıkma zammının getirdiği sınırlama Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesinin üç alt ilkesi olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerini sağlamadığından ötürü her ne kadar kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik kanuni bir düzenleme olsa bile Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkını Anayasa’ya aykırı şekilde ihlâl etmektedir.
Nihai olarak, Anayasa Mahkemesi 21.04.2022 tarih ve E.2021/19, K.2022/48 sayılı kararında kamu borçlularının ödeme emrine karşı dava açmaları durumunda kamu alacağının tahsili işlemlerinin durmayarak alacağın tahsili açısından güçleştirici veya zorlaştırıcı etki oluşmadığını belirtmiştir. Bu nedenle haksız çıkma zammının, amaçlandığı üzere kamu alacaklarının haksız yere sürüncemede bırakılmasını önlemek bakımından elverişli olmadığı sonucuna varmıştır. Bunun yanı sıra itirazında haksız çıkan kamu borçlusunun borcunu %10 zamla ödemeye zorlanmasının mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale teşkil edip amme borçluları açısından da yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı ve caydırıcı bir etki doğurarak kişilerin hak arama özgürlüğüne müdahale ettiği gerekçesiyle haksız çıkma zammının iptaline karar vermiştir.
SONUÇ
Ödeme emrine karşı yapılan itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan amme borçlusunun, hakkındaki itirazın reddolunan miktardaki kamu alacağını %10 zamla ödemeye zorlanması durumunun kamu borçlularını dava açmak için ödedikleri harçlar ve diğer masrafların yanında ek bir külfet ile karşılaşma tehdidiyle karşı karşıya bıraktığı görülmektedir. Bu açıdan dava açmayı zorlaştıran ve mükellefler açısından yargı yoluna başvurmada caydırıcı etki yaratan haksız çıkma zammı, bu suretle kişilerin hak arama özgürlüğünü sınırlandırmaktadır. Buna ilaveten mezkûr madde hükmüyle bireylerin mülkiyet haklarına ölçüsüz bir müdahalede bulunulduğu açıktır. Bu sebeple 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 21.04.2022 tarih ve E.2021/19, K.2022/48 sayılı kararı, yerinde bir karar olarak değerlendirilebilir.
[1] ERGİN Numan Emre, “Ödeme Emrinde Haksız Çıkma Zammı İptal Edildi”, Erişim Tarihi:05.10.2022
https://www.dunya.com/kose-yazisi/odeme-emrine-itirazda-haksiz-cikma-zammi-iptal-edildi/666280
NAZALI VERGI & HUKUK