Duyurumuz, işçinin dava dilekçesinde ortaya koyduğu maddi vakıa ve talepler gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesi tarafından “taleple ve maddi vakıa ile bağlılık” ilkesine aykırı verilen hükmün Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından 20.03.2019 tarihli, 2019/2474 E. ve 2019/6293 K. sayılı kararıyla kanun yararına bozulmasına ilişkindir.
Davacı işçi, davalılardan Belediye’nin iş sahibi, diğer davalıların işi üstlenen olduğu eski sebze hali ve pazaryerinde Belediye’nin yaptırdığı meskende duvar ve kalıp ustası olarak çalışmıştır. İşçi, 2014 yılı içinde toplam 60 gün çalıştığını, bu durumun SGK kayıtları ile sabit olduğunu ve ücretini alamadığını iddia ederek alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Belediye, davacının işçisi olduğu şirket ile Belediye arasında herhangi bir sözleşme veya başka bir hukuki ilişki bulunmadığını, Belediye’nin yaptırdığı mesken inşaatının yüklenicisinin dava dışı bir şirket olduğunu, İş Kanunu anlamında işveren olmadığını, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre ihale makamı olduğunu, davacının dava konusu edilen mesken işinde çalıştığına dair kurumda hiçbir kayıt bulunmadığını ve davasını belirsiz alacak davası olarak açamayacağını zira işçilik ücret alacağının belirli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi işçinin, çalıştığını ispat yükümlülüğünün işçide, ücretinin ödendiğinin ispat yükümlülüğünün ise işverende olduğunu; davacı işçinin bu iddiasını tanık beyanlarıyla kanıtladığını belirtmiştir.
İlk derece mahkemesi, davalılardan Belediye her ne kadar ihale makamı olması hasebiyle sorumluluğunun olmadığını iddia etse de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 36. maddesine atıfta bulunarak kamu ihale makamı olan Belediye’nin işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etme yükümlülüğü olduğunu ve davacının Belediye’ye başvurmamış olmasının Belediye’nin sorumluluğunu kaldırmadığını belirtmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerin yanı sıra olayda, davacı işçinin 60 günlük temel ücretinin ödenmemiş olmasının tanık beyanlarıyla sabitlenmiş olması gerekçesiyle mahkemece davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı, davalılar arasındaki ilişkinin eksik incelemeye dayalı olarak belirlendiğini, belirsiz alacak davası açılıp açılamayacağının irdelenmediğini, davacı tarafından aynı taleplerle davalılardan Mimarlık Şirketine karşı açılan davada birleştirilme kararı verilmiş olmasına rağmen birleşen dava yönünden ayrı hüküm kurulmaksızın davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde kabulüne karar verildiğini ve dava dilekçesinde faiz talep edilmediği halde hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma gerekçelerini kabul etmiştir. Davacı işçinin belirsiz alacak davası açmasına karşın dava dilekçesinde faiz talep etmemesi ve yargılama sırasında da talepte bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin faize hükmetmesini Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 26’da düzenlenen “taleple bağlılık” ilkesine aykırı olduğu yönünde karar vermiştir.
Ek olarak Yüksek Mahkeme, dava dilekçesinde davacının çalışmasının SGK kayıtlarıyla sabit olduğunu açıklamasına karşın mahkemenin 32 günlük kayıtlara dayalı çalışma süresi yerine kayıt dışı dönemler de dahil olmak üzere toplam 60 günlük çalışma süresini esas alarak alacağa hükmetmesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 25’te düzenlenen “maddi vakıa ile bağlılık” kuralına aykırılık nedeniyle bozmayı gerektirdiği yönünde karar vermiştir.
Söz konusu Yargıtay Kararına aşağıdaki link aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/05/20190524-11.pdf
İşbu yazı hakkında ek bilgi gerektiğinde bizlerle irtibata geçmenizi rica ederiz.
NAZALI HUKUK |