Ajanda

İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN AHLAKİ DURUM GEREKÇE GÖSTERİLEREK FESHEDİLMESİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU KARARI

09.12.2020

 

Duyurumuz, 09/12/2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 30/09/2020 karar tarihli ve 2017/14907 başvuru numaralı bireysel başvuru kararına ilişkindir. Başvuru, özel bir şirket bünyesinde çalışan başvurucunun ahlaki durum gerekçe gösterilerek iş akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. 

I. Uyuşmazlığın Bireysel Başvuru Öncesinde Geçtiği Aşamalar

Başvurucu’nun çalıştığı özel şirketi telefon ile arayan bir kişi, Başvurucu’nun terör örgütüne mensup olduğu ve işverene yönelik iş yerinde bombalı eylem suretinde sabotajda bulunacağı yönünde ihbarda bulunmuştur. Bunun üzerine, işveren; Başvurucu’nun bir şirket çalışanı ile ilişkisi olduğu, bu çalışanın eşinin durumu öğrendiği ve şirket çağrı merkezini arayarak söz konusu ihbarda bulunduğunun ilişkisi olduğu iddia edilen çalışanın savunmasından ve yapılan iç araştırmadan anlaşıldığı, ihbar nedeniyle İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün şirkette inceleme yaptığı, bu durumun şirkette üretim kaybı ve korkuya neden olduğu ve anılan durumlara Başvurucu’nun başka bir çalışan ile olan ilişkisinin neden olduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun (“Kanun”) 25/II bendi uyarınca Başvurucu’nun iş akdini haklı nedenle feshetmiştir.

Başvurucu, işveren aleyhine ilk derece mahkemesinde işe iade davası açmıştır. Dava devam ederken savcılık tarafından yapılan soruşturmada, ihbarı yapanın Başvurucu’nun ilişkisi olduğu iddia edilen çalışanın eşi olmadığı, ihbarı yapan kişinin şirkette çalışmadığı ancak bu kişinin eşinin şirkette çalıştığı ortaya çıkmış ve ihbarı yapan kişi hakkında iftira ve suç uydurma suçlarından dava açılmıştır.

İlk derece mahkemesi tarafından kurulan kararda; işveren tarafından ispat külfetinin yerine getirilemediği, fesih bildiriminde dayanılan sebeplerin kanıtlanamadığı, üretimin durduğuna ilişkin kanıt sunulamadığı, tanıkların Başvurucu ile diğer çalışan arasındaki ilişkinin iş ilişkisi dışına çıkmadığını belirttiği ve sunulan kayıtlarda da aksinin ispatlanamadığı, Başvurucu’nun savunmasının alınmadığı gerekçeleriyle feshin geçersizliği ile Başvurucu’nun işe iadesine karar verilmiştir.

Karar işveren tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay tarafından Kanun’un 25/II bendine dayalı fesihlerde işçinin savunmasının alınmasına gerek olmadığı, diğer çalışanın soruşturma kapsamında alınan savunmasında Başvurucu ile ilişkisi olduğunu ikrar ettiği ve bu durumun haklı fesih ağırlığında olmasa da işin yürütümünü bozucu nitelikte olduğu, iş yerinde olumsuzluğa yol açtığı ve iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından beklenemeyeceği gerekçeleriyle feshin geçerli nedene dayandığının kabulü ve davanın reddine kesin olarak  karar verilmiştir. Akabinde Başvurucu tarafından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmıştır.

II. Başvurucu’nun Anayasa Aykırılık İddiası

Başvurucu, iş yerindeki diğer çalışanla bir ilişkisi olmadığının ve yapılan ihbarın işi kesintiye uğratmadığının yargılama sürecinde kanıtlandığını ancak Yargıtay’ın ilişkisi olduğu iddia edilen çalışana ait olduğu beyan edilen ancak dosyaya aslı sunulmayan el yazılı bir belgeye dayanarak ve belgenin doğruluğunu araştırmadan karar verdiğini, ihbarı yapanın kendisi ve ilişkisi olduğu iddia edilen çalışan dışında 3.bir kişi olduğunun anlaşıldığını, işçiler arasında iş arkadaşlığı dışında farklı bir ilişki yaşanmasının özel hayat kapsamında olup işin işleyişini etkilemediği sürece fesih nedeni olamayacağını belirterek özel hayata saygı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

III. Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi

Mahkeme, Başvurucu’nun başvurusunu, adil yargılanma hakkını özel hayata saygı hakkının usul güvenceleri içerisinde değerlendirmek suretiyle, özel hayata saygı hakkı çerçevesinde incelemiştir.

Anayasa Mahkemesi, esas yönünden yapmış olduğu incelemede;

  • Özel hayata saygı hakkının iş yeri sınırları dahilinde de korunduğu ve sadece işçinin iş yerinde çalışan başka bir işçi ile ilişki yaşamasının bir fesih nedeni olamayacağı, fesih nedeni olabilmesi için ilişkinin varlığı ve işin yürütümüne olumsuz etkileri ile iş akdinin sürdürülmesinin beklenemeyeceğinin işveren tarafından tam olarak ortaya konulması gerektiği ve derece mahkemeleri bakımından da bu ilişkinin iş yeri kapasitesi, işçinin görevi, sicili, ilişkiyi kimin alenileştirdiğine bakılarak feshin işverenin meşru amacına göre orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi ve çatışan çıkarlar arasında bir denge kurulması gerektiği,
  • Ceza soruşturması sonucu ihbarı yapanın Başvurucu’nun ilişkisi olduğu iddia edilen çalışanın eşi olmadığı ve ihbarın var olduğu iddia edilen ilişki ile ilgisi bulunmadığı gibi, ihbar nedeniyle polisin şirkete gelerek inceleme yaptığı ve bu sırada işin durduğu, zarara uğrandığı iddialarını destekleyen belge sunulmadığı, mahkemenin bu konuda araştırma yapmadığı ve tanıkların iş yerindeki olumsuzluk iddiası hakkında beyanlarını almadığı, zarara uğranmış olsa bile bu durumun Başvurucu’nun kusurundan kaynaklanmadığının sabit olduğu ve var olduğu iddia edilen ilişkinin iş yerinde olumsuzluğa yol açtığının işveren tarafından kanıtlanamadığı,
  • İşverenin, Başvurucu’nun ilişkisi olduğunu iddia ettiği çalışandan savunmasını alarak bu savunmayı yargılamada delil olarak sunmasına rağmen, iddia edilen ilişkinin tarafı olan Başvurucu’nun savunması alınmayarak tek taraflı beyan üzerine iş akdinin feshedildiği ve yargılama aşamasına dek Başvurucu’ya savunmasını sunma imkanının işverence tanınmadığı, derece mahkemesi tarafından çalışanın tanıklığına başvurulmadığı gibi sunulan savunmanın doğruluğunun da araştırılmadığı,
  • İşveren tarafından Başvurucu’nun başka bir işçi ile ilişkisi olduğu, bu ilişkinin Başvurucu tarafından alenileştirildiği ve ilişkinin sözleşmenin devamının işverenden beklenemeyeceği derecede iş yerinde olumsuzluklara sebep olduğunun kanıtlanamadığı ve iddia edilen ilişkinin varlığına ve iş yerine yansımalarına ilişkin yeterli bir araştırma yapılarak somut bir gerekçe ortaya konulamadığı,
  • Feshin işverenin amacına uygun ve orantılı olup olmadığı gözetilmek suretiyle işveren ile çalışanın çıkarları arasında adil denge kuracak özenli bir yargılama yapılmadığı,

gerekçeleriyle, Başvurucu’nun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Söz konusu Karar’a aşağıdaki link aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/12/20201209-6.pdf

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulama