Ajanda

MATRAH AŞINDIRMA VE KÂR KAYDIRMANIN ENGELLENMESİNE YÖNELİK VERGİ ANLAŞMALARI İLE İLGİLİ ÖNLEMLERİN UYGULANMASINA İLİŞKİN ÇOK TARAFLI SÖZLEŞMENİN (MLI) ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ

26.06.2020

 

2013 yılında G20 ülkeleri ile OECD tarafından Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma Projesi (Base Erosion and Profit Shifting Project-BEPS) oluşturulmuştur. Proje kapsamında ortaya çıkan 15 eylemden 14’ünde ülkelerin uymayı taahhüt ettiği asgari standartlar ile birlikte tavsiye niteliğinde kararlar alınmıştır.

15. Eylem ise “Çok Taraflı Enstrüman” başlığını taşımaktadır ve bu kapsamda oluşturulan “Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırmanın Engellenmesine Yönelik Vergi Anlaşmaları ile İlgili Önlemlerin Uygulanmasına İlişkin Çok Taraflı Sözleşme” ile BEPS çıktılarının yürürlükte bulunan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarına (ÇVÖA) yansıtılması amaçlanmaktadır. Söz konusu Çok Taraflı Vergi Anlaşması 7 Haziran 2017’de 68 ülke tarafından imzalanmıştır. Türkiye’de de T.C. Anayasası’nın 90. maddesi uyarınca TBMM onayıyla yürürlüğe girecektir.

Çok Taraflı Vergi Anlaşması’nın yürürlük kazanması için ilgili kanun teklifi 3 Haziran 2020 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından onaylanmış ve Meclis Başkanlığı’na gönderilmiştir.

Anlaşmanın Amacı

Bu anlaşma ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının özüne dokunulmadan hazine gelirinin azalmasına neden olmayacak değişiklikler yapılacak ve söz konusu anlaşmalar uluslararası standartlara uyumlu hale getirilecektir.

Söz konusu anlaşma sonucu, ÇVÖA’larda bir dizi değişiklik olacak fakat metinler güncellenmeyecek değişiklikler Çok Taraflı Anlaşmaya bağlı olarak yapılacaktır. Bu anlaşmanın bir diğer özelliği ise bazı konularda ülkelere seçimlik haklar tanıması ve maddelerin kapsamına girecek ÇVÖA’ların bildirimlerle belirtilmesidir. Bunun dışında maddelerin tamamına veya bir kısmına ülkelerin çekince koyma hakkı bulunmaktadır.

Anlaşmada Düzenlenen Konular

Meclis Başkanlığı’na gönderilen taslak Çok Taraflı Vergi Anlaşmasında genel olarak, ihtilafların yaşandığı konularda uluslararası standartlar oluşturulması hedeflenmiştir. Buna istinaden, çifte mukim kuruluşlar, şeffaf kuruluşlar konusunda ve çifte vergilendirmenin önlenmesi yöntemleri konusunda düzenlemeler mevcuttur. Bunların yanında, anlaşmanın kötüye kullanılmasının önlenmesi, işyeri kavramının farklı maddelerde düzenlenmesi ve uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin düzenlemeler de bulunmaktadır.

Uyuşmazlıkların çözümü için karşılıklı anlaşma usulü ve tahkim mekanizmaları da sözleşme içinde yer almaktadır.

Türkiye’nin Yapmış Olduğu Bildirimler ve Koyduğu Çekinceler

Daha önce de bahsedildiği gibi, Çok Taraflı Anlaşma, bazı maddelerinde akit ülkelere seçimlik haklar tanımış ve ülkelerin bazı çekincelerinin bulunabileceği hüküm altına almıştır. Bu kapsamda Türkiye’nin anlaşmanın 28 ve 29. maddeleri uyarınca listelediği çekince ve bildirimler detaylandırılmaktadır:

 

Bildirimler

  • Sözleşmenin 2/1-a(ii) maddesinde, sözleşme tarafından kapsanması istenen anlaşmaların listelenmesi suretiyle bildirilmesi öngörülmüştür. Bu bağlamda Türkiye, imzalamış olduğu 94 Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının mezkûr sözleşme kapsamına alınmasını talep etmiştir.
  • Sözleşmenin 5. maddesinde, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Yöntemi olarak üç seçenek belirlenmiştir. Türkiye bu madde uyarınca C seçeneğini tercih ettiğini bildirmiştir. Bu seçeneğe göre, bir Akit ülke mukimi diğer ülkede vergilendirilebilecek bir gelire veya servete sahip olduğunda, ilk bahsedilen ülke, bu mukimin geliri veya serveti üzerinden alınan vergiden diğer ülkede ödenen verginin mahsubuna izin verir. Eğer bir Akit ülke mukimi tarafından elde edilen gelir veya servet bu ülkede vergiden istisna edilirse, vergi miktarı hesaplanırken istisna edilmiş olan gelir veya servet dikkate alınabilir. 

Aynı maddenin 7. fıkrasında ise, C seçeneğinin ÇVÖA’larda çifte vergilendirmeyi önleme amacıyla vergiden istisna etmesini öngören hükümlerin yerine uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, Türkiye aşağıdaki anlaşmalarda bulunan hükümlerin bu istisnayı içerdiği kanaatinde olduğunu bildirmiştir.

 

 

  • Sözleşmenin 6. maddesinde, ÇVÖA’ların başlangıç metninin tadilinde seçimlik bir hak tanımıştır. Türkiye 6. fıkraya göre, 3. fıkrada yer alan “Ekonomik ilişkilerini daha fazla geliştirmek ve vergi konularında iş birliğini artırmak isteğiyle” cümlesini anlaşmaların başlangıç metinlerine dahil etmiştir. Bu seçenek yalnızca o seçeneği uygulamayı seçen taraflar için uygulanacaktır.  Türkiye sadece Arjantin, Ruanda ve Venezuela anlaşmalarını halihazırda bu hükmü içerdiğinden kapsam dışı tutmuştur.
  • Sözleşmenin 9. maddesinde, kuruluşların değeri esas olarak gayrimenkul varlıklarından kaynaklanan hisselerinin veya menfaatlerin elden çıkarılmasından doğan sermaye değer artış kazançları ile ilgili seçimlik hak tanınmıştır. Türkiye, 8. fıkra uyarınca 4. fıkradaki seçeneği tercih etmiştir. Buna göre, kapsanan vergi anlaşmaları bakımından bir akit ülke mukiminin hisse veya benzer menfaatlerinin elden çıkarılmasından elde ettiği kazançlar, elden çıkarılma öncesinde 365 gün içinde herhangi bir zamanda hisse veya menfaatlerin %50’sinden fazlasının doğrudan veya dolaylı olarak diğer akit ülkede bulunan taşınmazlardan kaynaklanması halinde diğer akit ülkede vergilendirilebilir.

 

Aynı sözleşmenin 7. fıkrasında ise, 9. maddede belirtilen hükmün içerdiği anlaşmaların bildirilmesi kararlaştırılmıştır. Buna bağlı olarak Türkiye’nin bildirdiği anlaşmalar ve maddeleri aşağıdaki gibidir:

  • Sözleşmenin 12. maddesinde, komisyonculuk düzenlemeleri ve benzeri stratejiler yoluyla işyeri statüsünden yapay kaçınma hakkında düzenlemeler yapılmıştır. İlgili maddeye göre, ÇVÖA’ların “işyeri” tanımına bakılmaksızın bir kişi, vergi anlaşmasının bir akit ülkesinde teşebbüs hesabına hareket eder ve bunu yaparken sözleşme akdeder veya teşebbüs tarafından sözleşmelerin düzenli akdedilmesine yol açan asli rolü mutaden oynarsa, bu sözleşmeler,
  • Teşebbüs adına veya teşebbüsün malvarlığı mülkiyetinin devredilmesine veya
  • Teşebbüs tarafından hizmet tedarikine ilişkin ise

 

bu faaliyetler dolayısıyla söz konusu kişinin bir işyerine sahip olduğu kabul edilir.

Bunun yanında, bir akit ülkede diğer akit ülkenin teşebbüsü hesabına hareket eden bir kişi ilk ülkede bağımsız acente olarak iş yapar ise yukarıdaki hüküm uygulanmayacaktır. Ayrıca bir kişi yakın ilişkili olduğu bir veya birden fazla teşebbüs hesabına münhasıran hareket ederse bu kişi acente olarak değerlendirilmeyecektir.

Türkiye yukarıdaki iki durumu kapsayan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarını ve maddelerini ayrı listeler halinde Kanun Taslağına eklemiştir.

 

  • Sözleşmenin 13. maddesinde ise, belirli faaliyet istisnaları yoluyla işyeri statüsünden yapay kaçınmaya ilişkin imzacı ülkelere iki seçenek sunulmuştur. Türkiye A seçeneğini uygulamayı tercih etmiştir. Buna göre, ÇVÖA’ların “işyeri” tanımına bakılmaksızın aşağıdaki faaliyetlerin işyeri terimini kapsamadığı kabul edilir:
  • İşyeri oluşturmadığı kabul edilen faaliyet olarak anlaşmalarda özellikle sayılan faaliyetler,
  • İşe ilişkin sabit bir yerin teşebbüs için yalnızca yukarıda belirtilmeyen herhangi bir faaliyetin yürütülmesi amacıyla elde tutulması ancak bu tür bir faaliyetin işe ilişkin sabit yerdeki faaliyetin bütününü hazırlayıcı veya yardımcı nitelikte olan faaliyetler.

Türkiye, Kanun Tasarısında ek yapılan ÇVÖA’ların 5. maddenin A seçeneğindeki hükmü içerdiği kanaatindedir.

 

Çekinceler

  • Sözleşmenin 4. maddesinde Çifte Mukim Kuruluşlarla ilgili hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, gerçek kişi dışındaki bir kişinin ÇVÖA dolayısıyla birden fazla Akit ülke mukimi olması durumunda bu kişinin hangi Akit ülkenin mukimi sayılacağı; etkin yönetim yeri, kurulduğu veya bir başka şekilde oluşturulduğu yer ve diğer ilgili unsurlar göz önüne alınarak karşılıklı anlaşma yoluyla belirlenecektir. Akit ülkelerin böyle bir anlaşmaya varamaması durumunda bu kişi, diğer mutabık kalınan durumlar hariç olmak üzere ÇVÖA’larca öngörülen vergi indirimi veya muafiyete hak kazanamayacaktır.

Türkiye koyduğu çekince ile, 4. maddenin tamamını Kapsanan Vergileme Anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur.

  • Sözleşmenin 8. maddesinde, temettü devir işlemlerine ilişkin hükümler yer almaktadır. Bu madde uyarınca bir akit ülke mukimi şirket tarafından ödenen temettüleri vergiden muaf tutan veya vergilendirme oranını sınırlandıran hükümlerin, hisseleri elinde bulunduran veya kontrol eden bir şirket olması kaydıyla ve sahiplik şartları temettü ödeme gününü içeren 365 günlük bir süre boyunca karşılandığı takdirde uygulanması hüküm altına alınmıştır.

Türkiye aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca 8. maddenin tamamını Kapsanan Vergi Anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur.

  • Sözleşmenin 10. maddesinde, üçüncü ülkelerde bulunan işyerleri için kötüye kullanım karşıtı kurallar belirlenmiştir. Bu maddeye göre, ÇVÖA’ya taraf bir akit ülkenin teşebbüsü diğer akit ülkeden gelir elde ettiğinde söz konusu ülkenin geliri teşebbüsün üçüncü ülkede bulunan işyerine atfedilebilir bir gelir olarak değerlendirildiğinde ve bu gelir ilk akit ülkede vergiden istisna edildiğinde, kapsanan vergi anlaşmasının menfaatleri, üçüncü ülkedeki teşebbüs ilk ülkede olsaydı o gelir unsuru üzerinde uygulanacak olan verginin %60’ından düşük ise o gelir unsuruna uygulanmaz.

Türkiye aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca 10. maddenin tamamını Kapsanan Vergi Anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur.

  • Sözleşmenin 11. maddesinde, vergi anlaşmalarının bir tarafın kendi mukimlerini vergilendirme hakkını sınırlandırma amaçlı uygulaması düzenlenmiştir. Buna göre, ÇVÖA’ların bu madde içinde sayılan menfaatlere ilişkin durumlar hariç olmak üzere, bir akit ülkenin kendi mukimlerini vergilendirmesini etkilemeyeceği belirtilmiştir.

Türkiye aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca 11. maddenin tamamını Kapsanan Vergi Anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur.  

  • Sözleşmenin 14. maddesinde, belirli bir süre veya sürelerin aşılması halinde belirli proje veya faaliyetlerin bir işyeri oluşturacağı öngörülen ÇVÖA’ların hükümlerinde sürelerin aşılıp aşılmadığının tespiti amacıyla iki kriter belirlenmiş ve bu kriterlerin sağlanması halinde sürelerin toplam sürelere eklenmesi öngörülmüştür.

Türkiye aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca bu maddenin tamamını Kapsanan Vergi Anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur. 

  • Sözleşmenin 16. maddesinde uyuşmazlıkların çözümü için karşılıklı anlaşma usulüne ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre,

Bir kişi akit ülkelerin birinin veya her ikisinin işlemlerinin ÇVÖA hükümlerine uygun düşmeyen bir vergilemeye yol açtığı veya açacağı kanaatine vardığında, ülkelerin iç hukuklarında görülen çözüm yollarıyla bağlı kalmaksızın durumu ülkelerin yetkili makamlarına arz edebilir. Başvuru için anlaşma hükümlerine uygun düşmeyen eylemin ilk bildirimden itibaren üç yıl içinde yapılması gerekmektedir.

Başvuru yapılan yetkili makam itirazı haklı bulur ve bir çözüme ulaşamaz ise diğer akit ülkenin yetkili makamı ile karşılıklı anlaşma yoluyla sorunu çözmek için gayret eder. Türkiye Cumhuriyeti bu düzenleme uyarınca, Kanun Teklifinde maddeye ek liste olarak verilen anlaşmaların bu hükmü içerdiğini belirtmiştir.        

  • Sözleşmenin 17. maddesinde iki akit ülkede vergilendirilen kazancın vergilendirilmesinde ülkelerin gerekli düzeltmeleri yapmasını düzenlemektedir. Buna göre, düzenleme yapılırken iki ülkenin yetkili makamları ÇVÖA’ların diğer hükümlerini de göz önünde bulundurarak ve gerektiğinde birbirlerine danışarak düzeltme yapar.

Türkiye 17. maddenin tamamını 2. fıkradaki hükmü halihazırda içermekte olan vergi anlaşmalarına uygulamama hakkını saklı tutmuştur.

 

Sonuç

3 Haziran 2020 tarihinde komisyonda onaylanarak Meclis’e sunulan Çok Taraflı Sözleşme, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının metnine dokunmadan hazine gelirinin azalmasına neden olmayacak değişiklikler yapmakta ve anlaşmaları uluslararası standartlara uyumlu hale getirmektedir.

Toplam 39 maddeden oluşan sözleşmede Türkiye’nin çekince koyduğu maddeler ve yaptığı bildirimler ve gönderdiği listeler sözleşme ekinde detaylı olarak bulunmaktadır. Yapılan düzenlemelerin ve çekincelerin ÇVÖA’lar özelinde ayrıca incelenip etkilerinin detaylı olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Söz konusu Kanun Teklifinin tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz