Makaleler

PATENTİN KISA TARİHİ VE MODERN PATENT KANUNU

27.02.2018

PATENTİN KISA TARİHİ VE MODERN PATENT KANUNU

 

Kübra DEDE

Ar-Ge ve Fikri Mülkiyet Uzman Yardımcısı

 

ÖZET

Patent ve beraberinde getirdiği hakların korunması için düzenlenen kanunlar geçmişten günümüze uzanan bir süreç içerisinde çeşitli aşamalardan geçerek güncel halini almıştır. Makalemizde patent kavramının tarihsel boyutu ele alınarak nasıl ortaya çıktığı, hangi aşamalardan geçtiği ve bugünkü anlayış ile beraber modern patent kanununun getirdikleri değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Patentin Tarihsel Gelişimi, Patent Mevzuatı, Modern Patent Kanunu, Sınai Mülkiyet Kanunu.

 

 

GİRİŞ

Patent, teknik çözümler ve endüstriyel işlevsel yenilikler olarak adlandırılan buluşlar için kanunda tanınan ve belirli bir süre boyunca buluş sahibine verilen koruma hakkı olarak adlandırılmaktadır. Patent hakkı; sanayiye uygulanabilir olması, teknik ve işlevsel yenilikler getirmesi yönüyle diğer sınai haklardan farklılık göstermektedir. Bir buluşa patent koruması verilebilmesi için dikkat edilmesi gereken temel kriterler vardır. Bunlar; dünya çapında yeni olması, tekniğin bilinen durumundan farklı olması ve sanayiye uygulanabilir olmasıdır.

Günümüzde patent korumasının temel amaçları kişileri buluş yapmaya teşvik edip yatırımları daha ilgi çekici hale getirerek elde edilen teknik çözümlerin sanayine uygulanmasını sağlamak, yeni ve yaratıcı fikirler ortaya çıkarmak ve kişiler arasındaki bilgi paylaşımının artmasını sağlamaktır. Bir çeşit kişisel mülk olan patent belgesi; patent sahibi tarafından satılabilmekte, ipotek edilebilmekte ve varislerine miras yolu ile kalabilmektedir. Bir buluşun patent ile korunma süresi tam olarak 20 yıldır ve bu süre içerisinde patent sahibi buluşunu istediği şekilde üretebilmekte ya da lisans vererek üretilmesine izin verebilmektedir.

 

I. PATENT KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞI

Patentin günümüze kadar nasıl ulaştığını inceleyecek olursak ilk patent tescili uygulamasının kesin olmamakla birlikte şu an İtalya sınırları içerisinde olan Eski Yunan Şehri Syboris’te ortaya çıktığı bilinmektedir. Buna göre; bir aşçı yeni ve lezzetli bir yemek yaptığında diğer bütün aşçıların aynı yemeği belirli bir süre boyunca yapmalarının yasaklandığı bilinmektedir. Bu da demek oluyor ki buluş sahibi yani o yemeği ilk defa yapan aşçı bu yemeğin kârından faydalanırken, diğer aşçılar faydalanamayacak ve aynı hakkı elde etmek için yeni yemekler deneyerek birbirleriyle yarışacaklardır. Bu sayede o ülkedeki yemek çeşitliliği yani diğer bir deyişle buluş sayısı artmış olacaktır.

 

II. PATENTİN DÜNYA MEVZUATINDAKİ YERİ

Buluşların korunmasına yönelik resmî belgelere göz gezdirildiğinde, uygulamaya konulmuş bilinen en eski mevzuat 1474 yılında Venedik’te düzenlenen Patent Kanunu’dur. Bu kanun ile yeni bir teknolojiyi bulan ve ithal eden kişilerin yeterli süre boyunca buluşu kullanma hakkı elde etmeleri sağlanmıştır. Venedik aynı zamanda Telif Hakkı Kanunu’nun geliştirilmesiyle de anılmaktadır.

Buluşlarla ilgili ikinci hukuki belge ise 1623 yılında düzenlenen “İngiliz Tekel Kanunu”dur[1]. Bu Kanun’a göre, söz konusu buluşun İngiltere’de daha önce yapılmamış olması ve devlete yönelik faydalarının bulunması gibi bazı koşulların olması gerekmekteydi. “İngiliz Tekel Kanunu” ile beraber patentin koruma süresi 14 yıl olarak sınırlandırılmış ve buluşun sadece belirli ülkede koruma hakkına sahip olması ilkesi de getirilmiştir. Yıllar geçtikçe, bu ilkeler sadece İngiltere tarafından değil diğer ülkeler tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzdeki modern patent kanunlarının temelini oluşturan “İngiliz Tekel Kanunu” uzun bir süre yürürlükte kalmıştır. İlerleyen zamanlarda ABD (Amerika Birleşik Devletleri) tarafından 1790 yılında “Amerikan Patent Kanunu” ortaya çıkmıştır. “Fransız Patent Kanunu” ise 1791 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun’la beraber incelemesiz patent belgesi verme ilkesi gündeme gelmiştir.

Dünyada patent konusunun önemi hızla yayılmaya devam ederken 1815 yılında Rusya’da, 1864 yılında incelemeli sistemi ile İtalya’da, yine aynı şekilde incelemeli patent sistemi ilkesine sahip olarak 1877 yılında Almanya’da ve 1885 yılında ise Japonya’da Patent Kanunu yürürlüğe girmiştir.

 

III. PATENTİN ÜLKEMİZDEKİ GELİŞİMİ VE MODERN PATENT KANUNUNA GEÇİŞ SÜRECİ

Ülkemiz patent konusunda girişimlerde bulunan öncü ülkelerden biridir. Patent ile ilgili gelişmeler Osmanlı Dönemi’nde 14. ve 15. yüzyıllardaki “Ahilik” sistemine kadar uzanmaktadır. O zamanlar “Ahilik” sisteminde esnaf birliği kurmak için öncelikle bir yenilik yaratılması, yeni bir ürün geliştirilmesi gerekmekteydi ve söz konusu yeni ürün için tekel hakkı verilmekteydi[2].

İlk resmi düzenlemeler ise 1871 yılında “Eşya-i Ticariyeye Mahsus Alamet-i Farika Nizamnamesi”ne yapılan ek ile başlamıştır[3]. Bu düzenlemeler 1888 yılında Alamet-i Farika Nizamnamesi’ne yapılan ikinci ek ve 1879 yılında çıkarılan “İhtira Beratı Kanunu” ile devam etmiştir[4]. İhtira Beratı Kanunu ülkemizde kullanılan patent sisteminin temelini oluşturmaktadır.

Cumhuriyet Dönemi’ne bakıldığında ilk gelişme 1930 yılında Türkiye’nin Paris Sözleşmesi’nin 1925 tarihli Lahey metnine katılmasıyla görülmektedir. Daha sonra 1931 yılında “Sınai Mülkiyet Gazetesi Hakkındaki Talimatname” Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girmiştir. Genel olarak 1994 yılına kadar “İhtira Beratı Kanunu” dışında patent ile ilgili bir kanun çıkmamış, mevcut kanun üzerinde değişiklikler yapılarak patent sistemi yürütülmeye devam edilmiştir.

1994 yılına gelindiğinde Türk Patent Enstitüsü kurulmuştur. Bununla beraber Türkiye’de patent ile ilgili çalışmalar arttırılmış 1994-1995 yılları arasında 544, 551, 554, 555, 556, 566 nolu Kanun Hükmünde Kararnameler; 95/7094 ve 94/5903 numaralı Kararnameler; 4128 ve 4115 numaralı Kanunlar çıkarılmıştır[5].

2003 yılında ise 544 sayılı KHK’nın güncellenmesi ve kanunlaştırılması amacıyla 5000 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Son olarak 22 Aralık 2016 tarihinde “6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu” yürürlüğe konularak getirilen birtakım yenilik ve değişikliklerle şu anki halini almıştır (5). İşbu Kanun ile birlikte marka, patent, faydalı model, endüstriyel tasarım ve coğrafi işaret metinleri tek bir yapı içerisinde düzenlenmiş; dönemin ihtiyaçları gözetilerek kanunun daha anlaşılır ve işlevsel olması sağlanmıştır.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile patent mevzuatında birtakım değişikler gündeme gelmiştir. Bunlardan bazıları şu şekildedir;

551 sayılı KHK’da geçen “Kanuni Tekel” maddesinin ilk fıkrası “Konusu tekel mevzuatına tabi olan bir buluş için patent verildiğinde, tekel sahibinin buluşu kullanabilmesi patent sahibinin iznine bağlıdır. Tekel sahibi iştigal ettiği sanayi alanında dikkate değer teknik bir ilerlemeyi sağlayabilecek buluşları, bunların kullanım hakkını elde ederek uygulamakla yükümlüdür” şeklindeyken, kanuni tekel kavramı yeni Kanun’un 88. maddesinde “Sermayesinin tamamı Devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüslerinin faaliyet alanına giren konularla ilgili bir buluş için patent verildiğinde, tekel sahibinin buluşu kullanabilmesi patent sahibinin iznine bağlıdır. Tekel sahibi iştigal ettiği sanayi alanında dikkate değer teknik bir ilerlemeyi sağlayabilecek buluşları, bunların kullanım hakkını elde ederek uygulamakla yükümlüdür.” olarak değiştirilmiştir. Bu madde daha açıklayıcı ve detaylı hale getirilmiştir. Bu maddenin devamında gelen 551 sayılı KHK’da geçen “Patent Başvurusunun Yayımlanmasının Etkileri” kısmı ise kaldırılmıştır.

 551 sayılı KHK’nın 54. maddesinde düzenlenen "Başvurunun Şekli Şartlara Uygunluk Açısından İncelenmesi" ile ilgili maddeye, 6769 sayılı Kanun’un 95. maddesi ile KHK’de 53. maddede hüküm altına alınan “başvurunun geri çevrilmesi” kaldırılarak 54. maddenin içine alınmış ve bu madde oldukça sadeleştirilmiştir. KHK’de “öngörülen süre” olarak verilen süreler madde içine “iki ay” gibi açıkça yazılarak kolay anlaşılır hale gelmiştir. 

Araştırma raporunun talep edilebileceği süre, itirazlara karşı cevap verilmesi için süre ve Bakanlar Kurulu yetkisine ilişkin yeni bilgiler eklenmiştir (6769 sayılı Kanun’un 96. maddesi). “Yetersizlik Nedeniyle Araştırma Raporunun Düzenlenememesi” kısmı tamamen kaldırılmış, bu husus 96. madde içinde incelenmiştir. KHK’da tamamen farklı başlıklar altında ayrı kısımlarda incelenen süreler ve ücretler (madde 72, madde 164, madde 173) ayrı bir başlık altına alınarak daha açık hale getirilmiştir (6769 sayılı Kanun’un 101. maddesi).

“Patent Başvuru Dosyalarının İncelenme Şartları” başlığı “Patent Başvurusu ve Patent Dosyalarının Üçüncü Kişilerce İncelenmesi” şeklinde değiştirilmiştir (6769 sayılı Kanun’un 102. maddesi). İçerik aynı kalmakla birlikte madde fıkralara bölünerek hüküm altına alınmıştır. KHK maddesinde yer alan 64/4 “yayınlanmadan önce reddedilen veya geri çekilen başvuru dosyası üçüncü kişiler tarafından incelenemez” içeriği Kanun’da bulunmamaktadır.

Yeni Kanun’la birlikte (6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu) incelemesiz patent kaldırılmış, tescil ve itiraz süreleri kısaltılarak patent tescil işlemlerinin hızlandırılmasına olanak sağlanmıştır. Bu sayede sürecin daha hızlı ilerlemesi amaçlanmıştır.

 

SONUÇ

Patent kavramı, bilim ve teknolojinin ayrılmaz bir parçası olarak geçmişten bu yana hızla gelişmeye devam etmektedir. İnsanoğlunun hayal gücünün sınırlarının olmaması ve her geçen gün hayallerine biraz daha yaklaşarak yeni buluşlar yapması patent kavramının hayatımızdaki önemini daha da belirginleştirmektedir. Ayrıca dünya genelindeki teknik bilgilerin çoğunun patent dokümanlarında bulunması araştırmacıların işlerini kolaylaştırmakta ve teknolojinin her zaman bir adım daha ileri gitmesini sağlamaktadır. Bu durum, yaşam var oldukça icatların hiç bitmeyeceği ve toplumların yaratıcı fikirlerle gelişmeye devam edeceği anlamına gelmektedir. Geliştirilen yeni fikirler doğrultusunda mucitlerimizin yaptığı icatlar döneme uygun olarak geliştirilmiş işlevsel kanunlar çerçevesinde korunmaya devam edecektir.

 


[1] “Beşinci Yılında Türk Patent Enstitüsü”, Türk Patent Enstitüsü, TPE Yayın No:21, Haziran 1999.

[2] “Tarihçe”, Türk Patent ve Marka Kurumu,

http://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/commonContent/History

[3] “Alamet-i Farika’dan Markaya”, Türk Patent Enstitüsü, TPE Yayın No:23, Ağustos 2009.

[4] “Tarihçe”, Türk Patent ve Marka Kurumu,

http://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/commonContent/History

[5] http://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/commonContent/TpeLaws