Rekabet Kurumu, Johnson&Johnson Sıh. Mal. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin (Johnson&Johnson) sahibi olduğu bazı ilaçların serbest eczane kanalına dağıtımında, dokuz ecza deposu ile çalışılması ve belirlenen depolar dışındaki depolarla iş yapılmaması uygulamasının yer aldığı “Beşeri İlaç Depo Satış Sözleşmesi”ne (Sözleşme) ilişkin muafiyet başvurusunu reddetti.
Başvuru konusunu, JOHNSON’ın sahibi olduğu beşeri ilaçlardan dördünün dokuz ecza deposu vasıtasıyla dağıtılması ve belirlenen depolar dışındaki depolarla iş yapılmaması uygulaması oluşturmaktadır. Sözleşme konusu dört ürünün de ciddi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar olduğu belirtilmiştir. Sözleşmede planlanan sistem ile birlikte, ilgili dört ürünün dağıtımında çalışılan ecza deposu sayısının 40’tan 9’a düşürülmesi öngörülmektedir. Diğer yandan Sözleşme tedarikçi sayısının doğrudan sınırlandırıldığı bir sistem öngörmektedir. Buna göre; ilgili depoların seçici dağıtım sistemi dışında kalan depolara ürün satamayacağı, tedarik edemeyeceği ya da takas edemeyeceği hükme bağlanmıştır ve ecza depoları ürünleri JOHNSON’dan veya sistem üyesi diğer depolardan alacağını taahhüt etmektedir.
Başvuruya konu olan uygulama; yeniden satıcıların sayısının doğrudan sınırlandırıldığı bir seçici dağıtım sistemi olarak kurgulanmıştır. Gerekçe olarak ise ilgili dört ürünün lüks ve pahalı ürünler olması ve bu sebeple paralel ihracat yoluyla yurt dışına satılması gösterilmiştir. Uygulama ile getirilmek istenen seçici dağıtım sisteminin beşeri ilaç piyasası için gerekli olmadığı, bu piyasada başvuru sahibince belirtilen özellikleri bakımından Sözleşme konusu ürünlere benzer çok sayıda ürünün bulunduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede, ecza depolarının satışlarına yönelik kısıtlamalar getirilmesinin, incelenen anlaşmayı grup muafiyeti kapsamı dışına çıkaracağı anlaşılmaktadır. Bu sebeple, Sözleşme’nin bireysel muafiyet değerlendirmesine tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.
Bireysel muafiyet değerlendirmesinde aranan ilk şart, malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanmasıdır. Sözleşme’nin esas amacı doğrultusunda, ilgili ürünlerin Türkiye’deki tedavilerde kullanılmak üzere ülke dışına çıkmasının önlenmesine hizmet edecektir. Bu bakımdan 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması noktasında bir katkı sağlayabileceği söylenebilecektir. Sözleşme’nin 7. maddesinde, seçici dağıtım sistemine göre kapalı bir sistem kurgusu öngörülmüştür. Ancak mevcut dosyada, başvuru konusu uygulamanın seçici dağıtım sistemi olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmektedir. Sözleşme’nin nihai olarak 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendini karşılamadığı kanaatine varılmıştır.
İkinci olarak, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi anlamında rekabeti sınırlayıcı etkileri olan bir anlaşmanın muafiyet alabilmesi için tüketicinin ekonomik gelişmeden yarar sağlaması ve ortaya çıkacak faydadan tüketicinin adil bir pay alması bir diğer koşuldur. Sözleşme’nin 7. maddesinde, ilgili depoların seçici dağıtım sistemi dışında kalan depolara ürün satamayacağı, tedarik edemeyeceği ya da takas edemeyeceğini hükme bağlanması karşısında eczanelerin Sözleşme konusu ilaçları sınırlı sayıdaki depodan temini zorunluluğu tüketicilerin ilaca ulaşmasında zorlaştırıcı ve/veya geciktirici bir olgu olarak değerlendirilebilecektir. Bu çerçevede Sözleşme’nin bütününe bakıldığında muafiyet başvurusuna konu uygulamadan tüketicinin yarar sağlaması koşulunun karşılanmadığı, dolayısıyla 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen koşulun sağlanmadığı kanaatine varılmıştır.
4054 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (c) bendinde yer alan “İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması” şeklindeki muafiyet kararı verilebilmesinde aranan bu olumsuz koşul gereğince, muafiyete konu anlaşma ilgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmasına neden olmamalı, başka bir deyişle sağlanan ekonomik gelişme veya fayda ile tüketicinin bundan yarar sağlaması, rekabetin ortadan kaldırılması ile ulaşılan sonuçlar olmamalıdır. Bazı ecza depolarının bu ürünleri portföyünde bulunduramayacak olmasının, ilgili pazardaki rekabet üzerindeki etkisinin oldukça sınırlı olabileceği söylenebilecektir. Bu hususlar dikkate alındığında, Sözleşme’nin 4054 sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen koşulu sağladığı değerlendirilmektedir.
4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen son koşul gereği, tüketicilere yansıtılan ekonomik gelişme ve iyileştirmenin elde edilmesinde rekabeti daha az sınırlayan bir yöntem mevcut ise anlaşmaya muafiyet tanınamayacaktır. 7. maddenin, Sözleşme’nin esas amacını aşacak şekilde geniş kapsamlı olarak düzenlendiği ve dağıtımda iyileşme ve tüketici faydası koşullarının sağlanması için zorunlu olandan daha kısıtlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilmektedir. Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında, bildirim konusu SÖZLEŞME bakımından 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen koşulu da karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu doğrultuda Kurul, Sözleşme’nin grup muafiyetinden yararlanamadığına ve Kanun’un 5. maddesinin birinci fıkrasındaki şartların tümünü karşılamaması nedeniyle, söz konusu Sözleşme’ye bireysel muafiyet tanınamayacağına karar vermiştir.
(Rekabet Kurulu kararı – 03.09.2020, 20-40/553-249)
NAZALI VERGI & HUKUK |