REKABET KURUMU TÜRKİYE HIZLI TÜKETİM MALLARI PERAKENDECİLİĞİ SEKTÖR İNCELEMESİ NİHAİ RAPORU’NU YAYINLADI
17.04.2023
Rekabet Kurumu 05.02.2021 tarihinde , Ön Raporu’nu paylaştığı Hızlı Tüketim Malları (HTM) Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu’nu yayınlamıştır.
Kurum tarafından yürütülen sektör incelemesi kapsamında yapılan nihai tespit ve değerlendirmeler ile ulaşmış olduğu bazı sonuçlar;
- Türkiye’de HTM perakendeciliği pazarında organize kanalın payının geleneksel kanalın payını geçtiği ve organize kanalın gelişimini sürdürdüğü,
- Sektörde internet temelli satış kanallarının rekabetçi yapıyı etkilediği ve bu etkilerin gelecekte de artabileceğinin öngörüldüğü,
- Sınırları kesin olarak belirlenmiş bir ilgili ürün pazarı ve ilgili coğrafi pazar tespit edilmesinden ziyade Kurulun olay bazında değerlendirme yapmasının daha sağlıklı ve etkili olacağı,
- Sektörde yaşanan yoğunlaşmanın yavaş ilerleyen ve fark edilmeyen devralmalar yoluyla değil, yeni mağaza açılışları ile gerçekleştiği bu itibarla, perakende sektörüne özel olarak birleşme ve devralma bildirim eşiklerinin düşürülmesine gerek olmadığı,
- Tedarikçilerin ve tüketicilerin çıkarlarının birbirleri ile bağlantılı olarak alıcı gücünden etkilendiği, alıcı gücünden elde edilen avantajların yalnızca süpermarketler lehine kullanılmasının tedarikçilerin ve tüketicilerin aleyhine olduğu
şeklindedir. Kurumun, hızlı tüketim malları perakende sektörüne yönelik düzenleme önerilerinin en başında alıcı gücünün kötüye kullanılmasının engellenmesi amacıyla Haksız Ticari Uygulamalar Direktifinde yer alan hükümlere benzer düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiği yer almaktadır.
Bu çerçevede haksız ticari uygulamalara ilişkin olarak Rapor’da;
- Bozulabilir tarımsal ürünler ve gıda ürünleri bakımından 30 günü aşan ödeme vadelerinin,
- Diğer tarımsal ürünler ve gıda ürünleri bakımından 60 günü aşan ödeme vadelerinin,
- Bozulabilir gıdalarda kısa sürede yapılan iptal bildirimlerinin,
- Alıcının tek taraflı sözleşme değişikliklerinin,
- İşlemle ilgili olmayan ödeme taleplerinin,
- Kayıp ve bozuk mal riskinin tedarikçiye transferinin,
- Tedarikçinin talebine rağmen alıcı tarafından tedarik sözleşmesine yazılı onay verilmemesinin,
- Ticari sırların alıcı tarafından kötüye kullanılmasının,
- Alıcı tarafından yapılan ticari misillemelerin,
- Tüketici şikâyetlerinin incelenmesi maliyetinin tedarikçiye aktarılmasının
yasaklanması gerektiği kanaatine yer verilmektedir.
Diğer yandan;
- Satılmayan ürünlerin iadesinin,
- Listeleme, raf ve stok bedellerini tedarikçinin ödemesinin,
- Promosyon için tedarikçinin ödeme yapmasının,
- Pazarlama için tedarikçinin ödeme yapmasının,
- Reklam için tedarikçinin ödeme yapmasının,
- Alıcının tedarikçinin ürünlerini satmak için kullanılan alanlara yerleştirilmesi için tedarikçiden personel ücreti almasının ise yasaklanmasına veya bu hususlarda perakendecilerce ücret talep edilebilmesinin
ancak taraflar arasında yapılan sözleşmelerde konuya ilişkin açık bir düzenleme bulunması durumunda söz konusu olabileceğine yönelik düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğundan bahsedilmektedir.
Kurum HTM Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu’nda özetle;
- Tedarikçiler tarafından sıkça gündeme getirilen ve perakendecilerce tek taraflı bir kararla uygulanan ve sektörde “fark faturası” olarak bilinen uygulamaların yasaklanması veya düzenlemesine yönelik hükümlerin haksız ticari uygulamalar kapsamında ele alınabileceği,
- Zincir marketlerin yeni mağaza açılış izinlerinin nüfus kriterine bağlanmasının rekabet karşıtı bazı etkilerinin olabileceği, bu nedenle söz konusu düzenlemenin hayata geçmemesinin yerinde olacağı,
- İndirimli olacağının duyurulduğu (geleneksel medya, sosyal medya veya sair duyuru ve reklamlarla) süre boyunca ürünün mağazada bulunmasının ve bu süre boyunca ürünün duyurulan indirimli fiyattan satılmasının sağlanması gerektiği,
- Tedarikçilerin tek bir zincir market için özel gramajlı ürün üretmesine yönelik olarak yapılan anlaşmaların engellenmesi gerektiği,
- Özel markalı ürün imalatçıları ile perakendeciler arasındaki olası rekabete hassas bilgi paylaşımlarının sınırlandırılması veya tamamen engellenmesi için literatürde Çin Seddi uygulaması olarak geçen ve teşebbüslerin ilgili satın alma birimleri arasındaki iletişim kanallarının ayrıştırılması uygulamasına ihtiyaç olup olmadığını değerlendirmiş ve söz konusu endişenin, teşebbüslerin ilgili satın alma birimleri arasındaki iletişim kanallarının baştan ayrıştırılmasından ziyade, olay bazlı değerlendirilmesinin daha sağlıklı sonuçlara ulaştıracağı
tespit ve kanaatlerine yer verilmiştir.
(Rekabet Kurumu – 30.03.2023)
NAZALI VERGI & HUKUK
info@nazali.com
Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz