Ajanda

YAŞLILIK AYLIĞI TALEBİNDE BULUNAN SİGORTALININ İŞTEN AYRILMASINA GEREK BULUNMADIĞINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

03.03.2021

 

Duyurumuz, 03/03/2021 tarihli ve 31412 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarihli ve E. 2019/104, K. 2021/3 sayılı iptal kararına ilişkindir. Karar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 62/1. maddesinde yer alan “…çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline hükmedilmiştir.

İtiraza konu hüküm, “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.” şeklinde olup Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nin önüne getirilmiş ve hükümde yer alan “…çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” ibaresinin iptali talep edilmiştir.

İptal talebinin gerekçesini; (i) yaşlılık aylığı talebinde bulunan sigortalının talepte bulunduğu sırada çalışmasına izin verilmemesinin sosyal hukuk devletinin amacıyla uyumlu olmayacağı, (ii) mevcut kuralın çalışma hak ve özgürlüğünü ihlal ettiği,  (iii) yapılan değişiklikle yaşlılık aylığı bağlananların sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle hem aylık almalarının hem de çalışmalarının mümkün olması ve bu durumda yaşlılık aylığı için işten ayrılma koşulunun aranmasının bir öneminin kalmaması, (iv) koşulları taşıyan sigortalıya mevzuat uyarınca tahsis talebinden itibaren üç ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumu (“SGK”) tarafından aylığın bağlanması gerekirken uygulamada bu sürenin çok daha uzun olması ve bu durumda kural uyarınca işten ayrılmış olan sigortalının aylık bağlanıncaya kadar hiçbir gelirinin olmaması nedenleriyle Anayasa’ya aykırılık teşkil etmesi oluşturmaktadır.

Anayasa Mahkemesi tarafından;

  • Yaşlılık aylığının sosyal güvenlik hakkı kapsamında olduğu ve aylık tahsis talebinde bulunan sigortalı için aranan aktif çalışma hayatını sona erdirme koşulunun söz konusu hakkı sınırladığı,
  • Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında tespit ettiği meşru amaç doğrultusunda düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu; bu ilkenin ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu,
  • Söz konusu işten ayrılma koşulunu öngörmek suretiyle sigortalılık statüsünde meydana gelen değişikliğin iş yeri ile SGK kayıtlarına sağlıklı olarak işlenmesi ve böylece sosyal güvenlik sisteminin düzenli işleyişinin amaçlanmasının anayasal açıdan meşru bir amaç teşkil ettiği,
  • Yapılan değişiklikle yaşlılık aylığı alanlara talep etmeleri ve kendilerinden sosyal güvenlik destek primi kesilmesi şartıyla hem yaşlılık aylığı alma hem de aktif çalışmaya başlama imkanı getirilmesi ve sigortalının çalıştığı işten ayrılmadan da pasif sigortalı statüsüne geçirilerek prim ödemelerinin buna göre düzenlenmesinin sosyal güvenlik sisteminin işleyişini olumsuz etkilemeyeceği, kanun koyucu tarafından yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunan sigortalının ya da SGK’nın tahsis talebinde bulunulduğunu işverene bildirmesi ve SGK ile işveren kayıtlarının buna göre düzenlenmesi şeklinde işten fiilen ayrılmayı gerektirmeyecek daha hafif nitelikteki tedbirlerin de öngörülebileceği hususları dikkate alındığında; yaşlılık aylığı talebi için işten ayrılma şartının aranmasının sosyal güvenlik sisteminin düzenli bir şekilde işleyişinin sağlanması amacına ulaşılması bakımından elverişli ve gerekli bir araç olmadığının söylenebileceği,
  • Hükümde öngörülen şart nedeniyle işten ayrılan işçinin yaşlılık aylığı talebiyle üç ay içinde SGK’ya başvurması gerektiği, bu durumun işçinin bu üç aylık dönemi herhangi bir gelir elde etmeksizin geçirmesine yol açtığı ve dolayısıyla işçinin bu süreçte ciddi mağduriyetler yaşadığı dikkate alındığında hükümdeki sınırlamanın sonuçları itibariyle orantısız olduğu,

yönünde hukuki değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Yapılan hukuki değerlendirmeler sonucunda, Anayasa Mahkemesi tarafından, itiraza konu hükümde yer alan “…çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” şeklindeki sınırlayıcı ibarenin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiştir. Öte yandan, yürürlüğün durdurulması talebi ise, koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. 

İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz:

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/03/20210303-12.pdf

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz