Makaleler

YENİ TİCARET KANUNU SONRASINDA TİCARET VE VERGİ HUKUKUNDA TİCARİ KAZANCIN MAHİYETİ-II

Ersin NAZALI 30.07.2016

 Ofisimizin Yönetici Ortağı Av.Ersin Nazalı tarafından hazırlanan “Yeni Ticaret Kanunu Sonrasında Ticaret ve Vergi Hukukunda Ticari Kazancın Mahiyeti-II” adlı makale Yaklaşım Dergisi’nin Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.

c- Ticari Faaliyette Devamlılık Unsuru

Ticari faaliyetin asıl unsurlarından biri, faaliyetin devamlı olarak yapılmasıdır. Her ne kadar, GVK’nın 37. maddesinde bu konuda açıklık yoksa da GVK’nın 82. maddesinde “arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya ticari muamelelere tavassuttan” elde edilen gelir unsurunun, sair kazanç ve irat (arızi kazanç) sayılmış olması, GVK’nın 37. maddesine göre, ticari kazancın kaynağını teşkil edecek ticari faaliyetlerin devamlı şekilde, mutad faaliyet olarak yapılması gerektiğini göstermektedir.

Bir ticari muamelenin devamlı bir faaliyet çerçevesi içinde mi yoksa arızi olarak mı yapıldığını tespit etmek, her zaman kolay olmayabilir. Zirai ve arızi ticari muamelelerin tanımı ne TTK’da ne de GVK’da yapılmıştır.

Genel planda, önemli olan devamlılık kasıt ve niyetidir. Normal olarak tacirler tarafından yapılabilecek nitelikteki muameleler, devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığında ticari faaliyet, aksi halde, arızi ticari muamele var sayılır. İlgilinin, kasıt ve niyetine bağlı subjektif nitelikteki bir ölçünün objektif belirtisi ise, ticari organizasyonun mevcudiyetidir. Muamele ticari bir organizasyon içinde yapıldığında, devamlılık kasıt ve niyeti ile aksi halde arızi olarak yapıldığı kabul edilmek gerekir.

Sonuç olarak vergi hukukunda göre ticari organizasyonun varlığı iki şekilde anlaşılabilir: Sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle ticari organizasyon belirli şekilde kurulmuş olur. Bu takdirde, bu organizasyon içinde, bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir muamele yapılmış olsa, ticari faaliyetin varlığı kabul edilir.

Ticari organizasyon, şekli ve belirli unsurları ile görünmez. Organizasyon fiilen doğmuş olur. Bu durumda, esas alınan ölçü, muamelenin çokluğunun birden fazla oluşudur. Yargı organlarınca da benimsenmiş olduğu üzere, normal olarak tacirler tarafından yapılan türdeki muamelelerin, bir takvim yılı içinde veya daha uzun bir zaman biriminde, birden fazla olarak yapılması, faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını göstermesi, dolayısıyla ticari sayılması için yeterlidir.

Makalenin tamamına ulaşmak için lütfen tıklayınız...