Ajanda

ZİLYETLİKLE KAZANMA ŞARTLARI GERÇEKLEŞEN TAŞINMAZIN SİT ALANI OLDUĞU GEREKÇESİYLE HAZİNE ADINA TESCİLİ NEDENİYLE MÜLKİYET HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

03.12.2019

 

Duyurumuz, 3 Aralık 2019 tarihli, 30967 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24.10.2019 tarihli, 2016/6320 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi kararına ilişkindir.

Söz konusu karara konu başvuru, zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleşen ancak arkeolojik sit alanı ilan edilen taşınmazın Hazine adına tescili nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvurucu, önceki zilyetlerinden köy senedi ile satın aldığı taşınmaz arazi üzerine ev inşa ederek kullanmaya başlamıştır. 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda düzenlenen Kadastro tutanağında; bahçe niteliğindeki tapusuz taşınmazın başvurucunun tasarrufunda olduğu, üzerinde başvurucu tarafından inşa edilen tek katlı kargir evin mevcut olduğu belirlemeleri yer almasına rağmen sit alanı içerisinde kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı gerekçesiyle taşınmaz Hazine adına tescil edilmiştir. Buna istinaden başvurucu olağan kanun yollarına başvurmuş; temyiz incelemesi sonucu nihai karar olarak “taşınmaz yaklaşık otuz yıl süre ile başvurucunun zilyetliğinde bulunuyorsa da ikinci derece doğal sit alanı içinde kaldığından zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı”na hükmedilmiştir.

Başvurucunun Anayasa Mahkemesi’ne mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunması sonucu Mahkeme başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiş ve esas yönünden incelemeye gitmiştir. İşbu inceleme sonucunda Mahkeme; kişinin halihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkının, kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun mülkiyet hakkı kavramı içinde değerlendirilemeyeceğini, ancak belli durumlarda ekonomik değer veya icrası mümkün olan bir alacağı elde etmeye yönelik meşru beklentinin mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabileceğini belirtmiştir. Bu bağlamda meşru beklentinin belli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteren yerleşik bir içtihata dayanan yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklenti olduğundan bahsedilmiştir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları çerçevesinde de meşru beklentinin kapsamı değerlendirilmiştir. Somut olaya ilişkin yapılan inceleme sonucu başvurucunun zilyetlikle kazanma koşullarına sahip olduğu taşınmazın niteliğinin idare tarafından değiştirilerek bu yolla kazanılmaya engel olacak şekilde sit alanı kapsamına alındığından bahisle kamu makamları tarafından başvurucunun mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu; başvurucunun taşınmazın mülkiyetini kazandığı kabul edilmesine karşın bu haktan yoksun bırakıldığı sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri kararlarının başvurucunun dayandığı olguları kapsayan; itirazlarını karşılar nitelikte uygun ve yeterli gerekçelere sahip olmadığı ve dolayısıyla mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin güvenceler yerine getirilmediği için başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğuna; açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Söz konusu karara aşağıdaki link aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/12/20191203-12.pdf

NAZALI HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz